The facts will emerge 》

107 8 14
                                    

Öpücüğüm derinleşirken belli bir süre karşılık vermemesi beni çıldırtmış bu yüzden dudağını kanatmıştım.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca karşılık vermeye başlamıştı.
Kanının tadını alabiliyordum.
Tüm urzuvlarım daha fazlası için çıldırıyordu.
Elimi siyah elbisesinin içine sokup kalçasını sıktığımda inledi.

Omuzlarımdan tutup güçlü bir şekilde geriye ittirdiğinde iki adım geriye gitmek zorunda kaldım.
Şaşkınca ona bakarken dolu gözlerini kırpıştırdıktan sonra dudağında ki kanı elinin tersiyle silmeye çalışıyordu.
"S-senden nefret ediyorum."

Yaşları yanaklarından süzülmeye başladığında neyi yanlış yaptığımı sorguluyordum.
İstediği bu değil miydi?
"B-bilerek yaptın." deyip daha çok ağlamaya başladığında söylediklerini algılayamıyordum.

Bağırdığında irkildim.
"Tanrının beni izlediğini bildiğin için yaptın."
Beni itip terastan koşarcasına çıktığında olayın şokunu üzerimden atmaya çalışıyordum.

"İstediğin bu değil miydi?"arkasından bağırmamın bir faydası olmadığını biliyordum.
Ağlaması canımı acıtmıştı.
Kalbim deli gibi atarken aklım hiç olmadığı kadar karışıktı.

Bu kızda çözemediğim bir şeyler vardı.
Bir yanım çözmemi isterken diğer yanım ona yaklaşmamın sonumun olacağını haykırıyordu.
Çift taraflı duygulardan bıkmıştım.
Önceden kararsız biri değildim oysaki.

Üzerimdeki takımı hızlı bir şekilde çıkarıp kendime bir eşofman altı çıkarıp onu giydim.
Bedenimi yatağa attığımda sadece uyumak istediğimi farketmiştim.
Davet umrumda değildi ve öyle de yaptım.

___________________
Yüzümü yakan sıcak ile gözlerimi kırpıştırdım.
Güneş çoktan doğmuştu ve ışınları uykuya devam etmeme engel oluyordu.
Gözlerimi tekrar kapatmamda işe yaramamıştı ve yataktan doğrulup kendimi terasa attım.

Kahkaha atan meleklere yüzümü çevirmemle hepsinin gökyüzünde süzüldüğünü gördüm.
O kadar güzel görünüyorlardı ki. Sanırım fikrim değişmişti o kanatları almak istiyordum.
Ağzımın açık kaldığına emindim.

Peki hepsi neden bu kadar güzeldi?
Yalan söylemiyorum burada hiç çirkin birine rastlamamamıştım.
Ama en güzeli kesinlikle Zelene'ydi.
Onu ilk gördüğüm gün aklıma geldiğinde gülümsemeden edemedim.
Daha sonra onun nasıl biri olduğu hatırlayınca düşüncelerime lanet ettim.
Buradakiler güzel olabilirdi. Ama hepsinin aklında mühürletmekten başka hiçbir şey yoktu.

Melekleri çok farklı hayal ederdim.
Sadece iyilik için yaratıldıklarını..
Duyguları olduğunu , aşık olabileceklerini, birinden nefret edebileceklerini hiç tahmin etmezdim.
Atan bir kalpleri olduğunu bile tahmin edemezdim.
Fakat hepsinin yanından geçtiğimde hızlı atan kalp seslerini duyabiliyordum.
İnsanlardan tek üstün yanları belkide uçabiliyor olmalarıydı.
Hatta Zelene bana insanların meleklerden daha zeki ve kurnaz olduğunu söylemişti. Melekler büyük kötülükler yapamazmış.
Onlara göre en büyük kötülük mühürlenmediğin birine aşık olmak.
Bir nevi eşleşmediğin.
Tamamiyle sana ters birine aşık olursan lanetlenirsin.
Kanatların sonsuza kadar siyaha döner ve kalbinde kötülük hakim olur.

Kapım tıklandığında girmesi için bağırdım ve odaya geri döndüm.
Amcam odaya girdiğinde üzerimde hiçbir şey olmamasına kızacağını düşünmüştüm fakat pek aldırış etmemişti.

"Eğer Liam'ı gerçekten özlüyorsan bugün dünyayı ziyaret edebilirsin." Dediğinde ağzım şaşkınlıkla aralanırken ciddi olup olmadığını sorguluyordum.
"Ciddiyim ama bir şartım var. Seninle beraber iki meleğin gelmesi gerekiyor. Louis ve Niall oldukça uygun. Tabikide sen de istersen gelecekler. İstemezsen kendi seçtiğin iki meleği götürebilirsin. Ben tüm gün taht odasında alimlerle birlikte olacağım. Gününü güzel geçir." Dediğinde heyecanla fısıldadım.
"Teşekkür ederim."

Sign Of The Times ||ZaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin