Darkness and Tranquility》

71 3 1
                                    

te amo adlı hikayeme bakabilirsiniz.

Zelene Styles

Gözlerimi açtığımda iki yanımda bir ağırlık hissetmemle hızla oturur pozisyona geldim. Ellerime baktım ve yüzüme dokundum. Heyecanla üzerimde hiçbir şey olmamasını umursamayarak aynanın karşısına geçtim.

İki yanımdan süzülen siyah kanatlara baktığımda... onlara baktığımda...kusacakmışım gibi hissettim. Hızla yere düştüğümde ağzımı elimle kapatıp banyoya koştum.
Bedenimde ki tüm kanı boşaltıyordum sanki. Yaklaşık yirmi dakika boyunca aralıksız kan kusmuştum. Aynaya tekrar baktığımda kanatlarım tekrar bembeyaz olmuştu fakat artık içimde o huzur parçası dolanmıyordu. İçimde olan tek şey öfkeymiş gibi hissettim bir an.

Yere düştüğümde ise asıl olması gereken oldu.
Ağladım. Hemde kalbim yerinden çıkacakmış gibi olana dek.

Çünkü kaybettim.

Zayn

"Bu işe yarayacak mı peki?" Gözyaşları yanaklarımdan süzülüp giderken yatağında acı içerisinde olan sevgilime baktım.
Kâbus gördüğü çok belliydi. Kaşlarını çatmış ve sanki biriyle tartışıyor gibi bir izlenim yaratıyordu.

Âlim Jack başını yavaşça salladığında acıyan bir ifade ile suratıma baktı.
"Bunu yapmak zorunda değilsin."
Neredeyse ağlayacaktı.
Bu sefer ben başımı delirmiş gibi salladım.
"O acı çekmeyecekse yapacağım."

"Z-Zayn" bu sefer yalvarır gibi bakmıştı. "Sana ihtiyacımız var. Bu evrenin sana ihtiyacı var. Kral doğru düzgün sarayda bile kalmıyor. Eğer seni zaptedebilseydi-"

"Bunu bilmeyecek, Ona söylemeyeceksin." Dediğimde kaşlarını çattı ve bakışlarını Zelene'ye sabitledi.
"Söylemezsem senden nefret etmeyecek mi? Onu yüzüstü bırakıp gittiğini düşünecek. Kaçtığını... onun için kalmadığını-"

"Yeter!" Acıyla haykırdığımda başımı ellerimin arasına aldım.
"Peki bunu yapmazsam onun başına gelecekleri benden daha iyi biliyorsun. İlk bir haftadan sonra artık kanatlarını kontrol edemeyecek, duygularını da. Buradakiler onu belki de bir hayvan gibi kafese tıkıp Tanrı'nın huzuruna gönderecek. Sonra ne olacak biliyor musun? Onu bir kez daha gördüğüm zaman...beni sevmiyor olacak. Benden nefret edecek belkide öldürecek."

Hızlıca gözyaşlarımı sildiğimde oyuncağını gelen misafir çocuğuna vermek zorunda kalan küçük bir çocuk gibi göründüğüme emindim.

"Fakat ben gidersem, o nefes alacak. Yaşayacak... çok güzel bebekleri olacak. O cehennemde çürüyüp gittiğimde bile onu severek öleceğim ama o beni bir müddet sonra unutacak."
Gözlerimi Zelene'ye çevirdiğimde gülümsedim.
"Bu evrende ondan daha güzel kimse yok. Onun tamda istediği gibi onun kadar güzel bebekleri olacak."

Yanına yaklaşıp alnına bir öpücük kondurduktan sonra yüzünün hepsini öptüm. Kiraza çalan dudaklarını, göz kapaklarını, elmacık kemiklerini, çenesini... kokusunu hiç çekmediğim gibi içime çektim. Bakışlarımı onun güzel yüzünden çekmeden bir kez daha konuştum.
"Haberi olmayacak." Üzerine basa basa söylediğim şeyden sonra Alim Jack derin bir nefes çekti.
"Söylemeyeceğim için senin karanlık kalbin onun için atsa dahi onun kalbi bir müddet sonra senden nefret edecek." Dediğinde sabrımın sınırlarını zorluyordu.
"Daha kaç defa söyleyeceğim sana? Bilmeyecek diyorum. Eğer bilirse...-" düşünmek dahi istemiyordum. Peşimden gelecekti. Adım kadar emindim. Nefret etmesine razıydım.

Âlime bir yemin ettirdikten sonra gözlerimde ki kızarıklığı umursamadan odadan çıktım. Louis ve Niall arkamdan gelirken ayaklarım beni taşımıyormuş gibi hissettim. Fakat zorlukla odaya girip yatağının üzerine oturdum.
Louis içeri hızla girip kapıyı kapattığında bakışlarım istemeyerek ona kaydı.

"Duydum." Dediğinde kahkaha atmak istedim fakat buna ne gücüm vardı ne de moralim.
"Biliyorum." Dediğimde Louis utançla başını eğdi. Kim olduğumu bazen unutuyordu. Hoş bu geceden sonra hatırlamasına gerek yoktu.

Aklından geçen şeyi okumaya çalıştığımda sadece "hayır" diyebilmiştim.
"Ama zayn-"

"Lou! Birinin daha hayatını mahvetmek istemiyorum. Aklından çıkar. "
Zayn bunu söylemişti. Fakat liam oradayken boğazına yapışmamak için birinin onu tutması gerektiğini biliyordu.

Bu konuşmayı yapmış olabilirdi. Fakat Louis'nin ilk defa dinlemeyip bu gece onunla geleceğini biliyordu. Çünkü farkında olmayabilirdi ama onun kanı sadece simsiyah akıyordu.

Ama Zelene değil. Oraya ait değildi ve hiçbir zaman olmayacaktı.

Zelene sabaha karşı uyandığında artık kan kusmadığını fark etti. Hızlıca odasından çıkıp kimseye görünmeden Zayn'in odasına girdiğinde yatağının hiç bozulmamış olduğunu farketti.

Bir şeyler vardı. Zelene'nin kalp atışları normal olamazdı. Gilbert önünde durup ona bir not uzatıp kapıdan çıktığında Zelene gidene kadar onu izledi ve sarı kâğıda yazılmış notu elleri titreyerek açtı.

Korkuyordu. Zayn neden ona bir not göndermişti ki?

"Ne söyleyebileceğim hakkında bir fikrim yok ancak baştan beri ait olduğumu hissettigim yere kardeşimin yanına gidiyorum. Biz zıttık fakat senin kaçırdığın çok şey vardı. Tuhaf olan sen değil bendim. Liam'ı gördükten sonra gideceğimi biliyordum ama seninle eğlenmek istedim. Sana karşı hiçbir şey hissetmedim. İstediğimi aldım ve gidiyorum. Umarım bir daha görüşmeyiz. Bunun için dua et. Çünkü tekrar görüşürsek sana yapabileceklerimi o küçük aklının ucundan dahi geçiremezsin."

Zayn

Zayn bu yazıyı yazarak Zelene'yi yaşattığını düşünüyordu. Ona yeni bir hayat verdiğini...
Fakat onu tamda o gün orada öldürüldüğünün farkında değildi.

_____________

_____________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zayn ait olduğu yere dönüyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zayn ait olduğu yere dönüyor.

Sizce Zelene Land of Angels'a mı yoksa Darkness'a mı ait?

Sign Of The Times ||ZaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin