The Land Of Angels 》

214 10 22
                                    

Gördüklerimle aniden yerimden kalktığımda yatağımda olduğumu farkettim. Derin bir nefes alıp bıraktım.

Hepsi saçma bir rüyadan ibaretti.
Büyükannem Mona'ya bakmak için yatağımdan kalkıp adımlarımı onun odasına yönlendirip sessizce kapıyı açtım.

"Erken gelmemeliydi. O daha 17 yaşında ve bunu henüz kaldırabileceğini düşünmüyorum. Alex ona biraz daha zaman tanı."

"Onu almak zorundayım. Kasaba tehlikeli bir hal aldı Mona."

Babannem Mona'nın yatağına boylu boyunca uzanmış olan 40'lı yaşlarda olan adama baktım.

"Uyandığında götürmek zorundayım."

Bu adam kimden bahsediyordu?
Kimi götürecekti? Mona ile ne ilgisi vardı? Benden mi bahsediyorlardı?

Mona'nın bağırmasıyla olduğum yerden irkildim.
"Tek düşündüğün Zelene. Onun kurtulması öyle değil mi?"

Rüyamda gördüğüm kızın ismini söylediğinde ürperdiğimi hissettim. Lütfen! Lütfen gerçekten rüya olsun.
Mona'nın bağırması üzerine adam hala sakinliği koruyordu ve yine gayet sakin bir şekilde yanıt verdi.

"Saçmalama Mona. Zayn bize ait. Tanrı aşkına sen onun büyükannesi falan değilsin. Kendini bu oyuna fazla kaptırmış görünüyorsun. Ona bağlanmaman konusunda seni uyardığımı hatırlıyorum."

Söyledikleri hiçbirşeyi sindiremiyordum ve bir an bayılacağımı düşündüm. Mona benim büyükannemdi. Ailemden hayatta kalan tek akrabamdı. Bu saçmalıktan ibaretti. Başımın dönmesiyle elimi kapıya dayayıp derin nefesler almaya çalıştım.
Hala, hala rüya görüyordum. Tek mantıklı açıklaması bu olabilirdi.

"Ve bende onu korumam gerektiğini söylediğini hatırlıyorum Alex. Yaşlı bir bunak gibi gözüküyor olabilirim ama Zayn konusunda hiçbirşeyi unutmam."

Adam sinirle yerinden kalkıp Mona'nın önünde durduğunda kararan gözlerimle onlara bakmaya çalışıyordum. Kalbim olması gerektiğinden daha hızlı atıyordu.

"Onu bize vermek zorundasın. Malikler bundan hoşlanmaz Mona. Dediğim gibi Zayn bize ait. Baştan beri ait olduğu yere geri dönecek. Normal bir hayat yaşaması için savaşın içinde büyümemesi için sana verildi. O artık 17 yaşında bir delikanlı. Kendi gezegenini görmeye hakkı var ve buna hiçbir kan bağı bulunmadığı halde babaannesi sandığı yıllarca gezegenimizde fahişelik yapmış bir kadın engel olamaz." dolu gözlerini bana dikerken adam bundan memnun olmuş bir şekilde başını salladı.

"Sen kimsin de onunla böyle konuşabiliyorsun?" Dediğimde adam keyifle sırıttı.

"S-sen duydun mu ?" Mona'nın söylediği şeyle gözlerimi devirdim.
Neden kendini bu psikolojik sorunları olan adama karşı savunmuyordu? O bunu çok iyi yapardı.

"Sana tanımadığın insanlara yardım etme demiştim. Yoldan geçen her deliyi eve almak zorunda mısın?" Deyip bağırdığımda Mona'nın ağladığını gördüm.

O kızın ismini söylemesi de umrumda değildi.
Bu saçma sapan şeyin doğru olduğunu nedensiz bir şekilde kabullenmiştim ve bu beni delirtiyordu.
Neden gözlerine baktığımda bu adama kendimi yakın hissetmiştim?

"Çık git buradan!" Adamın yüzüne doğru bağırdığımda içimde bir yerlerde garip bir yanma hissettim.

"Sana söylemiştim değil mi ? Ölüm tarihini aklından çıkarmaman gerekiyordu. B-bu şekilde ölmemeliydi." Dediğinde dudaklarımdan sıcak bir sıvının aktığını hissettim.

Elime bulaşan kana baktığımda herşeyin yavaş yavaş gözlerimin önünden geçtiğini gördüm.
Yere yığıldığımda herşey gözümün önündeydi.

Sign Of The Times ||ZaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin