" GÖĞÜS KAFESİ "

10 5 0
                                    

Yağmur tanelerinin yüzüne tokat gibi çarptığı gecelerde dili olmayan sokaklarda montun şapkasını kapatıp yol boyu düşünerek yürümek..En anlamlı en özgüvenli dakikalar olsa gerek. Yaptıklarını sorgularken insanın , kendiyle yüzleşmesi. Çarpan her yağmur tanesine karışan gözyaşları. Büyük sorumluluk olsa gerek insanın kendiyle yüzleşmesi. Başkasından dinlediği kendini bir de kendi gerçekliğiyle kendine anlatmak. Yaşanılan geçmiş , gelecek kaygısı , aile , para , aşk vesaire. Yolun nereye gittiğinden bi'haber olsa bile inadına düşünmek. Düşündükçe bitmeyen yol , artan hız , yağan yağmur. Delirir mi insan düşündükçe ? Hayır , aksine akıllanır . Eğer gerçekten düşünüyorsa. Çünkü insan düşündüğü sürece insandır , düşündüğü sürece mantıklıdır. Bazen hangisinden başlayacağını bilmese de düşünür. Düşünceler birbirine karışır , çorba olur. Bazı zaman da işin içinden çıkamaz olur. Sırtını duvara yaslayıp , dizlerini karnına çekip derin nefes aldıktan sonra bir "of" çektikten sonra rahatlar belki biraz. Çoğu için bu da bir çözüm değildir. Ama rahatlatıcı etkisi olduğu söylenebilir. Ne kadar kalabalıkta belli etmese de insan aslının ne olduğunu , saklayamadı tek kişi kendisidir. İnsan kendine döker aslında kendini. Toplayan da kendidir. Aklı ermeye başlayan bir çocuğun oyuncaklarını dağıtıp oynadıktan sonra tekrar oyuncak sepetine toplaması gibi. İnsanın oyuncak sepeti de göğüs kafesidir. Orası daralmaya , sıkılmaya başlayınca nefes alırken , o zaman döker işte sepetten insan derdini , düşüncesini. Ama çocuktan bi farkı vardır. Çocuk oynadığı oyuncakların hepsini atar sepete. Ama insan , hafiflettiği , çözüm bulduğu dertlerini orada bırakır. Tekrar koymaz göğüs kafesine. Peki ya siz kimsiniz ? Oyuncakların hepsini tekrar sepete koyan mı yoksa hafiflettiğini oracıkta bırakan mı ?

KENDİ KALEMİMDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin