İmay: How many times do I have to tell you*
Daha kaç kere söylemem gerekİmay: Even when you're crying you're beautiful too*
Ağladığında bile güzel olduğunuİmay: Ege inanamıyorum, sensin!
Ege: Bu şarkıyı beraber söylemiştik, okulun önünde:)
İmay: Müzik hocası sağ olsun!
Ege: Ama çok iyi olmuştu, kabul et.
İmay: Hiç inkar etmedim ki?:)
İmay: Ee ne zaman buluşuyoruz?
Ege: 1 saat sonra Dream Cafe'de?
İmay: Bana uyar.
Ege: Bir şarkıda orada söyler miyiz?
İmay: Gitarımı da getiriyorum!
Ege: Bende:)
İmay: O zaman görüşürüz!
Ege: Görüşürüz!
1.5 saat sonra
Gitarımı kenara bırakıp beklemeye başladım.
Ege olduğuna inanamıyordum! Ege'nin beni sevdiğine inanamıyordum!
11. sınıfta müzik klubünde gerçekten iyi arkadaş olmuştuk, sonra 12. sınıfta ayrıldı ve bir daha da gelmedi. Başka bir okula gitti demişlerdi, bende ulaşamamıştım.
İçeriye siyah gözlük, aynı renk bere ve siyah gitar çantası ile giren kişinin Ege olduğu apaçık ortadaydı.
Heyecanlanmıştım, ne yalan söyleyeyim bir dönem ondan hoşlanmadım desem yalan olur.
Beni fark etmesi için elimi kaldırıp salladım, buraya gelirken heyecanım kat kat artıyordu.
Masaya oturup gözlüğünü çıkardı ve benim gibi gitarını kenara bıraktı.
"Ege?"
"İmay?"
Aynı anda konuşmamızla gülümserken konuşmaya devam etmesi için elimi salladım.
"Hediyeni beğendin mi?"
Çantamdan çıkarıp sallarken cevap verdim.
"Bayıldım, gerçekten nasıl buldun? İnanamıyorum sana!"
"Önce siparişlerimizi verelim, her şeyi anlatacağım sana."
Eliyle garsonu çağırırken menüye bakmaya başlamıştım.
"İmay ben bir kurabiye ve kahve alacağım, sen?"
"Bende aynısından alayım."
Siparişleri verdikten sonra beklerken kafasındaki bere dikkatimi çekmişti, içerisi çok sıcaktı neden çıkarmıyordu ki?
"Ege, bereni neden çıkarmıyorsun?"
Ani bir tedirginlikle eli beresine gitti.
"Ha o şey, üşüyorum da." gülümserken başımı 'tamam' anlamında salladım.
"Ee anlat bakalım, her şeyi!"
Genel bir düzenleme yaptıktan sonra boğazını temizledi.
"Nereden başlayacağımı bilmiyorum, o yüzden 12. sınıftan başlıyorum direkt?"
"Dinliyorum, fark etmez."
"12. sınıfta aslında başka bir okula gitmemiştim, okulu bırakmıştım. Kanser olmuştum, lösemi. Tabii bunu daha bilmiyorum ama bir gariplik vardı işte, bu yüzden babam daha iyi bir tedavi için Fransa'ya gitmemi istedi.Zaten sürekli gidip geliyordu, bende birkaç kez gitmiştim. Hedieyeni de orada aldım, neyse. Babamla Fransa'ya gittik. Genel bir tarama falan yapıldı sonra işte lösemi olduğum ortaya çıktı, ama ileri bir seviyedeydi. Yine de bir umut tedaviye başladım. Hastanede kalmaya başladım, gerçekten çok yorucu bir dönemdi. Annem ve babam o dönem sürekli kavga ediyordu, bu beni daha da geriyordu. Tedavi biraz uzun sürdü sonucunda maalesef bir ilerleme kaydedemedim. Çünkü umudum yoktu, onlarda anlamıştı iyileşemeyeceğimi ama bunu bana söylemediler. Ögrendiğimde geri Türkiye'ye döndüm. Bir ay önce.Aklım sürekli doktorun bana söylediklerindeydi 'Umut etmekten vaz geçme!'. Sen geldin sonra aklıma işte, sen bana yardım edebilirdin, hâlâ da edebilirsin. Yani en azından öyle umuyorum İmay. Ama 2 ay içinde bu nasıl olacak, işte onu bilmiyorum."
Elimi tuttu, kaşlarım çatılırken ona bakmaya devam ettim. Bir şey söylemem gerekiyordu ama buz kesmiş gibiydim.
"Bana yardım eder misin, İmay?"
Gerçekten,edebilecek miydim?
🐾
Bu biraz erken oldu ama olsun sjwuw7siw.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine de Sever Misin Beni? | Texting
Cerita Pendek*TAMAMLANDI 053**...: Ölecek olsam da, 053**...: Yine sever misin beni? '110219 '13102019