22

323 23 18
                                    

Ege: İmay ben geldim.

Ege: Neredesin?

Aman ne güzel! Ben bu valizle nasıl gidecektim?

İmay: Geliyorum.

İmay: Sadece ufak bir aksilik çıktı birazdan orada olurum ama.

Mesaj attıktan sonra aklıma telefonda taksi numarası olduğu geldi. Onu bulmak için galerimde gezinmeye başladım.

"İmay?"

Başımı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Arda?

Siyah bir Mercedes'in içinden bana bakıyordu. Kaldırımda oturan bana.

"Arda? Efendim?"

Camdan sarkan ona baktım dikkatlice. Güldü, onu görmeyeli ne uzun zaman olmuştu. Çok değişmişti. Teni hafif bronzlaşmıştı, kumral saçlarının rengi açılmıştı. Sanırım tatile gitmişti.

"Bir sorun var sanırım? Ne oldu?"

Başımı yukarıya kaldırıp evi işaret ettim, "Kızlarla tartıştık. Evden ayrıldım."

"Bir yere gideceksen bırakabilirim?"

Evet, Arda. Ege ile buluşmaya gidiyorum. Beni bıraksan ne iyi olur!

Hayır, bunu kesinlikle isteyemezdim.

"Hayır. Yani evet ama taksi çağırdım. Teşekkürler."

Başını onaylar gibi salladı, "Pekâlâ, bir dakika."

Arabanın penceresini kapattıktan sonra araba hareket etmeye başladı.

Ah, tamam. Arabayı park edecekti.

Karşıya park ettikten sonra arabının içinden çıktı ve yanıma geldi.

Ne yalan söyleyeyim, arabadan indikten sonra onu biraz fazla süzmüştüm. Üzerinde beyaz bir gömlek, altında ise siyah bir pantolon vardı. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıyırmıştı. Ayrıca lisede normal bir gençken şimdi kas çalışmış olması onu ayrıca iri gösteriyordu.

Yanıma gelip oturduktan sonra, dikkatlice etrafa baktı.

"Taksi çağırmadın değil mi?"

"Hayır." hâlâ beni iyi tanıyordu.

"Fakat tam çağırıyordum!" dedim sevinçle. Sanki bu yaptığım şu an ki durumu kurtaracak gibi.

Yeniden kısa bir süreli bir sessizliğin ardından tekrar bana döndü. "Ege ile buluşacaksın, kızlarla kavga ettin. Gururundan dolayı bir anlık parlama ile topladın her şeyi çıktın. Şimdi de böyle kaldın. Haksız mıyım?"

Evet, her şeyi bilmesi bazen sinir bozucu olabiliyordu. Yinede gülmeye başlamıştım. Sinirim iyiden iyiye bozulmuştu anlaşılan.

"Her zamanki gibi!"

"Her zamanki gibi!"

İkimizde aynı anda aynı şeyi söyleyince daha çok gülmeye başladık. Bu da sokaktan geçen birkaç kişinin ilgi odağı olmamızı sağlamıştı.

Bu lise yıllarıyla ilgili aramızda bir şakaydı. Anonimdi, benim hakkımda gerçekten fazlaca şey biliyordu. Ben de ona, ben fark etmese bile sürekli her zamanki gibi demişim. O bana bunu söyledikten sonra bunu hatırlayıp gülerdik.

Gülmemiz durduğunda ortamda yine bir sessizlik oluştu. Fakat bu sefer geren bir sessizlik hakimdi.

"Seninle ilgili hiçbir şeyi unutmadım ben, sen bekle dediğin için liseden sonra sana ulaşana kadar bekledim. Seni tesadüf gördüğümde artık bir engel yok demiştim. Var. Ege vardı. O yıllar sen bilmesende seni sevdiğini biliyordum, senin ona karşı bir zamanlar bir şey hissettiğini de. Ben geldikten sonra beni seviyordun değil mi gerçekten? Bekle dediğinde gerçek miydi hislerin? Sevmiş miydin beni İmay?"

Evet, böyle bir konuşma geleceğini biliyordum. Doğruydu işte. Hukuk istiyordum, o zamanlar çok çalışmam lazımdı. Gerçekten sevmiştim onu, tüm benliğimle bekle demiştim ama onun beni bulamadığı gibi bende bulamadım onu. Kaybettik birbirimizi. Belki de yeterince çabalamadık, çabalamak istemedik.

Benden bir cevap istercesine uzunca baktı yüzüme. Gergindim, gerildiğimi fark edince tekrar önüne döndü.

"Sevdim, Arda. Gerçek hislerimle yaptım ne yaptıysam. Bende seni bulmaya çalıştım, olmadı. Bel-"

"Belki de unutmuştur beni? Bunu dedin değil mi kendine. Bende, kaç kez dedim inan bilmiyorum. Bir ara sadece lise hevesidir dedim. Seninde aynısını dediğini biliyorum. Duygularımı kaç hafta, kaç ay sorguladım inan fikrim yok. Sonunda bir karara vardım, İmay."

Bu sefer merakla ben baktım ona uzunca. Gülümseyerek bana döndü, "Gerçek İmay. Hepsi gerçek, hâlâ gerçek. Seninki de gerçekti biliyorum. Şimdi onu seviyorsun İmay. Bunu da biliyorum. Lisede değiliz, o yüzden şu an senin kalbine girmek için çabalamak istemem, bu bir yarış değil sonuçta. Ayrıca yetişkin insanlar olduk ama..."

"Benim hep burada olduğumu bil, olur mu? Bekleyeceğim. Eğer hâlâ istemezsen, yine kalacağım. Fakat bu sefer arkadaşın olarak. Her hâlükârda hayatında olacağım, seninde öyle olmanı istiyorum."

"Arda, olmaz böyle. Bekleyemezsin. Üzgünüm."

Gülümseyerek ayağa kalktı.

Sonra ise elini bana uzattı kalkmam için, "Ben ne olduğunun farkındayım, sakin ol. Bu benim kararım. Ve hissettiğin duygular için özür dileme. Sonuçta buna engel olamazsın."

Elini tutup ayağa kalktığımda buruk bir gülümsemeyle cevap verdim, "Hayır, sadece üzülmeni istemem. Şu an kendimi bir şerefsiz gibi hissediyorum."

"İmay, senin gibi bende hislerime engel olamam. Lütfen kendini suçlama. Bu konuyu kapatalım olur mu?"

"Şimdi seni götürelim, hadi."

Bu teklifi kabul etmem gerekiyordu. Çünkü uçağa üç saatim vardı!

Valizi bagaja koyup arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırmadan önce bana döndü.

"İlk önce bana söz ver, İmay İnci. Ben her zaman hayatında olacağım."

Gülerek tek elini bana uzattı anlaşma yapar gibi. Aynı şekilde ona cevap verdim, "Söz veriyorum Arda Güler! Hep hayatımda olacağına ayrıca hayatında olacağıma bütün benliğimle söz veriyorum."

Bir anlık gözlerinin ışıldadığına yemin edebilirdim.

Uzattığı elini sıktıktan sonra telefonunu bana doğru uzattı. "Numaranı vererek başlayabilirsin. Senin hakkındaki bilgilerimi tazelemem gerek. Eski de olsa bir anonimiz sonuçta!"

O arabayı çalıştırırken ikimizde gülmeye başladık. Ona söz verdiğim için değil sadece. Arda, gerçekten kaybedilmemesi gereken bir insandı.

🍞

Al iştee. Arda'ya üzüldük şimdi, o ne olacak?:/

Yine de Sever Misin Beni? | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin