Bölüm 11: Issız Orman

49 7 2
                                    


Mirana'nın mavi gözlerine bakakaldım Mirana uzun ve anlamsız şekilde bana bakıyordu ve göz kapakları yavaş yavaş kapanır oldu. Warlock elini Mirana'nın başına koyup:

-Korkma, uyuyor.

-Ona ne oldu?

-Barlock'u yenmek istiyorsan tek başına yapamazsın, sen güçlüsün ama o yeterince değil. Birbirinizin eksiklerini kapatmanız gerek. Bu yüzden ben ona ekstra şeyler verdim. Hadi sen de git uyu. Erken kalkacaksınız.

Grim geldi ve Mirana'yı kucağına alıp yatağına doğru götürürken ben de onların peşine takıldım. Mirana'nın tam karşı odasındaydım. İçimde huzursuzlukla girdim yatağa, başımı yastığa koydum ve gözlerimi yavaşça kapattım. Ne zaman gözlerimi kapatsam kızımın güzel yüzünü görürdüm ama bugün Mirana'nın masmavi gözlerini görüyordum. Beni çok şaşırtmıştı bu durum. Mirana'ya ne olacak? Adapte olabilecek mi? Her gücün bir sorumluluğu ve getirinin bir götürüsü vardır. Bu ondan ne çalacaktı? Neden İnvoker ve Warlock bunları yapıyordu? Neden karşılıksız bir şeyler yapıyolar? Uyumaya çalışırken kapı yavaş yavaş açıldı oda karanlık olduğu için gireni göremiyordum ama koku çok keskin ve tanıdıktı. Avucumu açıp efsunumun avucumda parlamasını sağladım, elimin içindeki ateş sayesinde az çok gireni görebiliyordum, onu daha net görmek için ateşin daha parlak yanmasını sağladım ve avucumu ona doğru uzattım o sırada yatakta doğruldum sırtımı yatak başına yasladım. Giren küçük bir kıza benziyordu... Bu, bu Anna! Benim kızım! İmkansız! Ama bu kadar imkansız şeyle karşılaştım belki Warlock onu diriltmenin bir yolunu buldu... Hızla ayağa kalkıp diz çöktüm, avucumdaki ateşini söndürdüm ve ona sımsıkı sarıldım. Yıllar önce kullandığım parfümü sıkmış. Ona sarılırken fark ettim üstü ıslaktı.

-Çok karanlık burası, değil mi anne?

Gözlerimden sevinç yaşları akıyordu, sesim hafif titrekti:

-Hemen ışığı açıyorum, kızım.

Işığı açtım Anna'nın sırtı bana dönüktü dizüstü çöküp ona arkasından sımsıkı sarıldım:

-Hepsi geçti bebeğim, artık annen burada. Seni asla bırakmayacak. Özür dilerim.

Anna vücuduyla beraber çok hızlı bir şekilde bana döndü, rengi ölü vücudu gibi bembeyaz ve morarmıştı ve gözleri yoktu, sadece beyazı görünüyordu. Göğsünde o gün aldığı kılıç darbesi vardı. Ellerime baktım ellerim tamamen kan ile kaplıydı

-Beni bıraktın! Ölmeme izin verdin! Beni öldürenin yerini bile bilmiyorsun! Benim öldüğüm gibi acı çekerek öleceksin!

Beni omuzlarımdan tutup silkelemeye başladı. 

-Geber! Geber! Geber! Geban! Geyan! Guyan! Elizabeth uyan!

Gözlerimi aniden açtım ve derin bir nefes aldım. Mirana omuzlarımdan tutmuş beni silkeliyordu.

-Tamam iyiyim!

-Kabus mu? Anna'yı mı gördün?

Yataktan çıktım, gün doğmuştu:

-Hadi şu eğitime başlayalım da bir an önce bitirip gidelim.

-Pekala. Ben aşağıda seni bekliyor olacağım. Üstünü giyinip gelirsin.

Mirana odadan çıktı. Giysilerim yıkanmış yatağın yanındaki komodinin üstünde duruyordu. Yüzümü yıkadım, üstümü değiştirdim, kılıcımı alıp aşağı indim. Warlock ve Mirana kahvaltı ediyordu. Warlock arkası bana dönük şekilde hafif bağırır şekilde:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin