Bölüm 13

47 11 2
                                    

Dahyun :
Sabah 10'a kurduğum alarm zırıl zırıl çalmaya başlayınca, istemeden de olsa uyandım.
Kalkıp yüzümü yıkadım ve valizimi toplamaya başladım.
O sırada Jihyo yanıma geldi.
Artık onun söyleyeceği hiçbir şeyi duymak istemiyordum.
Kıyafetlerimi tek tek çıkarıp, katlayıp, valizime yerleştirirken o da yanıma oturdu.
"Dahyun" dedi.
İstemeden de olsa cevap verdim. Sonuçta onunla aynı gruptaydım. Ve o benden büyüktü.
Azıcık sesim çıkacak şekilde "Efendim ?" Dedim.
Onun suratına bile bakmıyordum. Hala kıyafet katlarken bir yandan da onun ne diyeceğini düşünüyordum.
"Dahyun yapma böyle. Özür dilerim" dedi.
Jihyo kolay kolay özür dilemezdi.
Şaşırmıştım.
Ama hayır...
"Neyse" dedim. Sonra da valizime koymak üzere, bakım malzemelerimi almaya kalkarken Jihyo bana sarıldı.

Ah bu kız yok mu, kendini affettirmek için elinden geleni yapıyordu.

"Dahyun yaa. Özür dilerim işte. Yanlıştı ve kabaydı biliyorum." Dedi.
"Tamam Jihyo. Önemli değil. Seni affediyorum" dedim bir yandan kıkırdarken.

Sonra da "Valizimi toplayacağım. Size söylemeyi unuttum. Bu öğleden sonra gidiyorum."
"Yaa üzüldüm."
"Vedalaşmayı sevmiyorum. Sen diğer üyelere söylersin"
"Ama... Sen söyle."
"Peki tamam" dedikten sonra kızların yanlarına gidip,
"Kızlar ben bugün öğleden sonra gidiyorum. Sizi çok seviyorum. Kendinize iyi bakın" dedim.
Tabii o sırada herkes bana sarılmaya ve beni öpmeye çalışıyordu.
Güldüm.
Onlar,
"Yaa Tofu !!"
"Dubu'muz gidiyor !!"
"Unnie yaa"
gibi şeyler söylerlerken ben ise onlar tarafından ezilerek can çekişiyordum.
Güldüm.
Sonra herkes mutfağa bir şeyler yemeğe gitti.
Ben de o sırada yukarı çıkıp, üstüme güzel bir şeyler giydim.
Sonuçta Jaebum ile uçağa binecektim öyle değil mi ?
Kısa swearshirt'im ve altımda lacivert kot pantolonum ile çok şık göründüğümü düşünüyordum.
Saçlarımı güzelce toplayıp, kocaman valizim, elimde çantam ve başımda da bir şapkayla alt kata indim. Kızlarla son kez sarılıp evden dışarı çıktım.

Saate baktım.
Çoktan 12:30 olmuştu bile.
Aslında tam vaktindeydi çünkü Jaebum ve diğer üyelerin kaldığı ev 35 dakikalık mesafedeydi.
Arabaya binmemem gerektiği için yürümeye başladım. Elimde valizimle biraz tuhaf görünüyordum sanırım.
Sonra birden hatırladım ve üzerinde tatlı bir ayıcık ağzı olan maskemi ağzıma doğru geçirdim.

Yarım saat sonra...

Kapıyı çalmamla, Jackson'ın kapıyı açması bir oldu.
Bana bakıp "Ooo Dahyun, bu ne güzellik" dedi.
Sonra Jaebum arkadan geldi ve sırtına sert bir darbe attı.
Ama gülüyordu.
"Jackson, kimin sevgilisine iltifat ettiğinin farkında mısın ?"
Utanmıştım.
Çünkü sevgilim demişti.

"Hyung özür dilerim" dedi ve elleriyle onu affetmesini isteyen bir işaret yaptı.
Ama dalga geçtiği her halinden belki oluyordu.

"Yaa Jaebum, yapma böyle Jackson'a" dedim.
Ben Jackson'ı savunurken Jackson kahkaha atıyor, Jaebum ise surat asıyordu.
"Peki öyle olsun. Hatta siz beraber gidin. Ben rahatsız etmeyeyim" dedi alınmış bir tonla.
Ben de o anın verdiği sevimlilikle ona sarıldım ve "Hayır, ben seninle gideceğim." Dedim.
Memnun ama kırılmış bir ifadeyle bana baktı.
Ben ona sarılırken öbür üyeler dışarı çıkmıştı bile.
Jaebum saatine baktı.
"Oo geç kalıyoruz hadi çıkalım" dedi. Üyelerle vedalaşırken hepsi çok tatlı görünüyordu.
Sonra birlikte onun arabasına bindik. Ben de onun yanına, ön koltuğa oturdum.
Yavaşça ilerlerken bana baktı.
"Çok güzel olmuşsun Dubu." Dedi.
Güldüm.
"Sen de çok yakışıklı olmuşsun" dedim.
O da güldü.
Böyle birbirimize güldük.
Sonra havalimanına geldik.
Birlikte bütün işlemleri tamamladıktan sonra, bekleme salonuna geçtik.
Otururken bolca fotoğraf ve video çektik.
Çok eğlenmiştim.
Sonra uçağın geldiğini belirten ses yükseldi.
Ve biz birlikte uçağa bindik...

DABUM ~❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin