Jaebum :
Dahyun'la birlikte uçaktan indik.
Valizlerimizi almak için alt kata iniyorduk.
O sırada yine onu gördük...
Jimin'i...
Bu aptal, peşimizi kolay bırakmayacaktı anlaşılan.
Ağzının kenarları yara olmuştu. Kurumuş kanlar, dudağının çevresinde bir kabuk oluşturmuştu.
Sert vurduğum için kendimi bir kez daha tebrik ettim.
Sonra Jimin, Dahyun'a yaklaşırken ben onu elimle geri ittirdim. "Bas git Jimin. Zorla mı kendini dövdüreceksin ?" Dedim.
"Gerekirse onun için dövülürüm" dedi Dahyun'a bakarken.
Kendime hakim olamıyordum.
Her an ona vurabilirdim.
Ama benden önce Dahyun harekete geçti.
Jimin'e bir tokat attı.
"Kes artık şunu aptal. Seni sevmiyorum anla artık" dedi ve sonra Jimin'in bacağına sert bir tekme attı.
Evet...
Bana eskiden de söylemişti, dövüş sanatları öğrendiğini.
Ve oldukça da iyiydi.
Jimin acı içinde gülerken, bana baktı "Ahmak, nasıl bir kızla sevgili olduğunun farkında mısın ? Önce beni terk eder, sana gelir. Sonra seni terk eder, başkasına gider. Tam bir..." diyecekken, Jimin'e bir yumruk daha geçirdim. Bu sefer gözüne denk gelmişti.
"Sakın !" Diye gürledim.
O sırada yanımda duran, Dahyun'un ağladığını fark ettim.
Üzgündü, çünkü Jimin'in ne diyeceğini tahmin edebiliyordu.
Ona sarıldım.
"Yok öyle bir şey. İnanmıyorum ben. Ağlama Tofu'm" dedim.
"Tofum ha ?" Dedi Jimin.
Sinirlerim git gide artıyordu.
"Bana bak salak herif. Dahyun'u daha fazla üzmemek için bir şey yapmıyorum. Ama yettin artık. Defol !" Deyip bu sefer bir yumruk daha attıktan sonra yanından uzaklaştım. Yanımda Dahyun'da vardı tabii.
Bunların hiçbiri medyaya yansıyamazdı. Çünkü kamera olan bir yerde değildik.
Şanslıydım.Valizleri almaya gidince...
Biz daha Jyp'ye gitmeden neler yaşandı be...
diye düşünürken, valizlerin geldiğini gördüm. İkimizinkini de alıp yürümeye başladım. O sırada Dahyun kendi valizini almaya çalışıp, "Ben taşırım" dedi.
Ama izin vermedim.
"Gerek yok. Benim için ağır değil." Dedim.
Sonra da devamını getirdim.
"Daha PD'nimize gitmeden neler yaşandı ya." Dedim.
"Gerçekten öyle oldu. Bi de şimdi PD'nim neler söyleyecek onu düşünüyorum. İyice gerildim. Kesin çok kötü olacak"
"Hayır, hiç kötü olmayacak. Gerekirse seni uzak bir ülkeye götürürüm. Orada yaşarız" deyip güldüm.
"Olur" dedi ve o da güldü. Sonra eliyle 'Çak' işareti yaptı.
Eline vurdum.
Çok tatlı görünüyorduk.
Ama neden her şey bize aksi yönde gelişiyordu ?
Sadece bunu bilmek isterdim...
Biraz daha yürüdükten sonra çıkış kapısına vardık.
Dahyun'la beraber dışarı çıktık ve bizi bekleyen şoförü gördük.
Arabaya binerken, Dahyun'a "Şöförün yanında dikkatli olalım. Bu adam her şeyi Jyp'ye anlatıyor. Ah pardon, Pd'nimize" deyip güldüm.
Dahyun da tamam anlamında başını salladı ve arabaya doğru ilerledi.
Ben de arkasından geliyordum.
Valizleri bagaja yerleştirdikleri sonra, şoför yerine oturdu.
Ben, Dahyun'la birlikte arkaya binmiştim.
O sırada şoför ise birilerine mesaj atmaktaydı.
Dahyun'a baktım.
Dışarıyı seyrediyordu.
Sonra sessizce bana bakıp, ellerimi tuttu.
Seni çok seviyorum diye fısıldadım ona.
Bende seni çok seviyorum diye karşılık verdi.
"Yolculuğumuz biraz uzun, 3 saat sürecek" dedi şoför.
O sırada Dahyun bacağıma yatıp, uyumaya başlamıştı bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DABUM ~❤️
Fanfiction"Korkma sen, ben senin şövalyen olurum prenses" dedim. Güldü. "Şövalyem mi ?" "Evet, emrinizdeyim majesteleri" dedim ve önünde eğildim. Jaebum & Dahyun Dahyun & Jaebum DABUM ~❤️ Tüm hakları Jaebum ve Dahyun'un aşkında saklıdır...