Bölüm 21

40 8 4
                                    

Dahyun :

Artık, yine değişecekti hayatım...
Ve korkuyordum...
Kız elimde ne demekti ?
Sen de mi sevmedin beni Jaebum ?

Gözlerimden, yanaklarıma süzülen birkaç damla yaşı durdurmaya çalışarak merdivenlerden iniyordum...
Tabii durmadı o damlalar, ayrı mesele...
O sırada aklıma geldi ve üst kattaki valizimi kapatıp, sürükleyerek alt kata indim.

"Nereye gidiyorsun Dahyun ? Daha oyunumuz bitmedi" dedi, koltukta Jimin oturuyordu ve küstah bir şekilde bana bakıyordu.

İyi de ben Jaebum'un sesini duyduğuma emindim...

"Ama... Jaebum ?" Diye sordum...

"Jaebum, minik bir depoya taşındı... Şimdilik adamlarımla kalacak." Dedi.

Sanırım onu kaçırtmıştı...

"İyi de sen... Onun sesi... Nasıl ?" Diye kesik cümlelerle kendimi ifade etmeye çalıştım.

"Dahyun, henüz çok küçüksün. Sanal alemde ne kadar iyi olduğumu hatırlamıyor musun ?
Benim masum meleğim" dedi.

"Ben senin değilim, anlasana Jimin. Ben seni Sevmiyorum. Sen beni aldattın. Madem Jaebum yok. Yüzleş o zaman bu gerçekle... Sen beni sevmedin..." dedim bir yandan yere bakarken...

"Hayır noona. Ben seni çok sevdim."

"Noonan değilim ben senin Jimin !" Diye bağırdım.

Sesim sokaktan bile duyulabilirdi sanırım...
Ama Jimin dediklerime aldırmıyordu bile...
"Bana eskiden Oppa derdin. Ne ara Jimin oldum ? Sen beni hala seviyorsun. Ama dayanamıyorsun... Beni görünce acı çekiyorsun... Nefesin daralıyor... Biliyorum..." dedi.

Hiçbir şey demedim.
Bana yaklaştı...
Yaklaştı...
Yaklaştı...

Bende geri geri giderken en sonunda duvara varmıştım. Jimin beni duvarla arasına alıp, iyice yaklaştı.
"Seni seviyorum Tofu'm" dedi.
"Ben seni sevmiyorum ama." Diye bağırdım ve ellerimle onu göğsüne vurup, onu geriye ittirdim.
Jaebum burada olsaydı, korurdu beni...

Tıpkı bir şövalye gibi korurdu beni...
Kılıcının ve zırhının altında...
Ama yoktu...
Bu alçak, kaçırtmıştı onu...

"Jaebum'u rahat bırak lütfen. Ne istersen yaparım. Yeter ki ona bir şey yapma." Dedim.

"Ne istersem mi ?" Dedi.
Pislik adam...

"Evet" dedim ama hiç istemeyerek...
Sadece Jaebum'un kurtulmasını istiyordum.
Ve onun için her şeyi yapmaya razıydım.

"O zaman önce seni Jaebum'a götüreyim" dedi, bir planı vardı, bu açıkça belli oluyordu.

"Hadi." Dedim ve kapıyı işaret ettim.
O kapıya yaklaşırken, ben evin anahtarlarını yavaşça cebime attım.

Beni görmemişti...

Bileğimi acıtarak tuttu ve beni bahçedeki arabaya bindirdi.

Bağıramıyordım...
Yardım çağıramıyordum...
Yapsaydım, her şey, herkese duyulurdu.

Jimin beni arabaya bindirdikten sonra kapıları kilitledi.

Hızlıca arabayı sürmeye başladı.
Sadece bir plan yapmalıydım...
Ama adeta beynim durmuştu...
Jaebum'dan başka bir şey düşünemiyordum...

Böyle düşüncelere kapılırken, 1 saat kadar sonra, dev bir deponun önüne geldik.
Kullanılmayan, duvarları çürümüş, eski bir depoydu...

Jimin gıcırdayan kapıyı bir kere tıklattıktan sonra, siyah giyinmiş adamlardan biri kapıyı açtı.

Jimin bu iş için bayağı bir adam tutmuş...
diye düşünürken, içerde ağzı, elleri ve ayakları bağlı olan, sandalyede oturan Jaebum'u gördüm...

Koşup, ona sarılmak, kurtarmak istiyordum...
Ama Jimin elimi bırakmıyordu...
Gözüyle bir kaç adama beni işaret etti ve adamlar gelip beni tutmaya başladı...
O sırada Jimin ellerini birbirine sürtüyor ve "Eveet" diyordu.

"Şimdi başlıyoruz..."

DABUM ~❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin