0:6

403 153 51
                                    

Bu bölüm tüm SUSKUNLARIMA ...
KEYİFLİ OKUMALAR 🐧🐧🐧❤❤❤

Özlemek acı veriyor, gelmeyeceğini bile bile özlemek insanı küle çeviriyor. Ve hatta küllerini rüzgarla öyle bir şiddetle savuruyor ki, tek bir zerresine rastlamana dahi izin vermiyor...
            G. P.      

DÜZENLENDİ!🕯

Umutsuz çırpınışlar sarmışsa ruhumu, tos pembe rüyamdan ayrılmışsam aniden, kalbimin en kuytu köşeleri yine karanlık kalmış demektir. Kimsenin girmesine izin veremiyorum. Nedenini ben bile bilmiyorum. Sadece izin veremiyorum.

Sonbaharda savrulan bir yaprak olmaktan yoruldum. Ansızın yağan yağmur olmak yoruyor beni. Ne zaman, nereye yağacağımı kestiremiyorum. Çünkü benim yağabileceğim bir kıta parçam yok. Sadece okyanusun ortasında sebepsizce dümen çeviriyorum o kadar. Issız yerler keşfetmek isterken, yine kimsenin bulamadığı bir yer bulamadım zihnimden başka. Ömür dediğin ne ki? Bir varmışsın, bir anda yok olmuşsun...

O kapı çekmişti beni tüm benliğiyle. Geçtim içinden. Farkında değildim. Sarhoş gibi bir haldeydim. Yalnızdım. Bilmiyordum neler olacağını.

Şaşkınlıkla bakmaya başladım etrafa. Yangın merdivenine benziyordu burası. Benzemekten çok yangın merdiveniydi. Eskimişti etraf. Çok tozluydu ve örümcek ağları vardı yer yer. Gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. Geriye sadece aptal iç çekişlerim kalmıştı. Ona da şükür. Salya sümük ağladıktan sonra sadece iç çekişler, kızarmış gözler ve bir de domatese dönmüş yanaklarımla bir palyaçodan farkım olmadığının ben de farkındayım.

  

Usul usul çıktım merdivenleri. Üst kata çıkmak istiyordum. Belki bir çatısı vardır ve kimse beni fark etmeden kendime gelmeyi başarabilirdim orada. Bu açıdan bakarsam eğer burası benim için kutsal bir mabedden farksızdı.

Dalgın dalgın çıkmaya başladım katları. Bir ses duyduğumda irkildim. Katı bir sesti bu. Sertti. Bir aslanın avıyla arasındaki bir iletişimden farksızdı. Aslanın avına olan son ikazından farksızdı belki de.

  
  "Ne işin var senin burada?"

 Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Bir an da değil şu an ne diyeceğimi gerçekten bilmiyordum.

"Şe- şey..."

  

Kekelemiştim. Zaten olması gerektiği gibi değil mi? Yine kaçıyordu mahkumlar hapishaneden. Firar ediyordu artık, dayanamıyorlardı bu kadar baskıya. Tek tek akıyordu gözlerimden yaralı damlalar. Bencilliklerle harmanlanmış damlalar tutunamıyordu artık dallarına.

Tam, tekrar geri dönmüş gitmeye hazırlanırken bu sefer yumuşakça dokundu sözleri ruhuma.

"Gitme..."

Bir an duraksadı.

"Ne oldu? Neden ağlıyorsun? "

Kırık ve buruk sözcüklerdi benim için bunlar. Arkamı döndüm ve merdivenin son basamağına, Alp Hocanın yanına oturdum. Bakmak istemiyordum ona. Ağlamak istiyordum ama onun yanında yapamazdım. Yapmak istemiyordum.

"Özür dilerim."

Derin bir nefes aldı ve bıraktı.

"Sana, öyle kaba bir şekilde burda ne aradığını sorduğum için. Kırdım seni. Ama inan bu okul benim kırdığımdan daha çok kıracak seni, yıpratacak..."

SMERALDO +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin