0:8 / ÖLÜME İNAT

350 144 33
                                    

Tek istediğim emeğime karşılık⭐a basmanız. Bunu çok görmeyin lütfen 🙏

..

..

Aradan yaklaşık bir hafta geçmişti. Hayatım rutin bir şekilde normal geçiyordu. Olağan bir şey yoktu. Alp hoca o günden sonra resmen benden kaçar olmuştu. Sebebini tam olarak anlayamamıştım henüz. Kitabı çoktan bitirmiştim. Çok da duygulanmıştım sonunda . Quasimodo'nun o çingene kızının yanında ölümü beklemesi... Ne bileyim çok dokunmuştu bana. Bu nasıl bir aşktı? Nasıl bir bağlılıktı böyle. Onun yanında ölüm... Sevdiğinin yanında ... İnsan böyle kitaplar, hikayeler, romanlar okudukça aşka inanası geliyor. Düşünüyor, aşkın gerçekten var olup olmadığını. Var mı acaba? Gerçekten sevdiği insanın peşinden ölüme gidecek aşıklar var mı? Hem de onun ,sevdiğinin yanında ölebilecek kadar cesur olanlar var mı?..

Yatağımdan kalktım ve okul için hazırlandım. Alt kata indim. Bu gün evde annemler yoktu. Erkenden işe gideceklerdi. Yani evde kahvaltımı tek başıma yapacaktım. Ben de tek başıma kahvaltı yapmayı sevmediğimden evde kahvaltı yapmamaya karar verdim . Çıkışa yöneldiğim zaman evdeki görevlilerden biri

"Sera hanım kahvaltı hazır. Buyrun isterseniz?"

Dedi.

"Teşekkür ederim. Ama bu sabah kahvaltı yapmayacağım. İyi günler sizlere. "

Dedim.

"Peki Sera hanım. Size de iyi günler ."

Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Korumalar kapıda bekliyorlardı. Beni görünce kafasıyla selam verdiler. Ben de arabaya yöneldim. Şoför ve iki koruma da arabada yerlerini almışlardı. Kısa bir süre sonra okula varmıştık. Arabanın kapısını açtım ve aşağı indim.

"Sera hanım, kendinize dikkat edin lütfen. İyi günler."

Dedi korumalardan biri. Gülümsedim ve,

"Tabi ki. Teşekkür ederim endişeniz için. Size de iyi günler."

Dedim ve okulun yolunu tuttum.

_×_×_×_×_×_×_×

Sınıfın kapısından girmemle duvarla bir bütün olmuştum. Birisi kolumdan tutup hızlıca beni içeri çekti ve sırtım duvara gelecek şekilde olmamı sağladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu da neyin nesiydi böyle?

Beni çeken kişiye baktım. Ben bu kızı tanımıyordum ama galiba o beni tanıyordu. Yani bu şekilde davrandığına göre beni ya tanıyordu ya da birine benzetmişti. Bizim sınıftan olmadığını da biliyordum. Bu kızın derdi neydi ki?..

"Bana bak küçük ayağımın altına dolanmaya başladın! Sinirlerimi bozuyorsun artık! Daha okula geleli ne kadar oldu hem! Bana ait olandan uzak dur! Duydun mu beni!?"

Ben yine ne yapmıştım? Ona ait olan kimdi ve ben kimden uzak duracaktım?

"Ne-neyden bahsettiğini anlamadım. Beni biriyle karıştırmış olmalısın. İnan neyden bahsettiğini bilmiyorum."

İlk başta her zamanki gibi kekelemiştim. Ama daha sonra tek solukta bu cümleyi kurmuştum.

Kız kuşkuyla bakıyordu bana. Ben ise boşça bakıyordum ona . Gerçekten olayın neyle ilgili olduğunu anlamamıştım. Bir beyazın ,siyahı anlamadığı gibiydik biz. Ben siyahtım o beyaz. Siyahım diye yadırganıyordum beyaz tarafından. Renkliydim onların deyişiyle. Tenim renkliydi. Oysa ben doğduğumda da siyahtım,hastayken de siyahtım,güneşe çıktığımda da siyahtım, ölürken de siyah olarak öleceğim. Oysa onlar doğduğunda sarıydı,hastayken yeşildi yüzü, güneşe çıktığında kırmızı, ölürken de bem beyaz... Şimdi söyleyin bana kim renkliydi? Kim haklıydı ? Doğruyu söylemek zor mu? Doğru değil mi bunlar? Ama susuyorum. Kendimin SUSKUNuyum ben. Kendi kendimi ölüme sürüklüyorum...

SMERALDO +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin