19/ KORKMA

110 19 26
                                    

Acılara ev sahipliği yapan ruhlar          kalbini bir hiçe kurban edermiş...

      G.P.                 

1:9 / KORKMA

Acılar vardır ya etrafta, hani böyle en çok acıtan anılarla doludur her taraf. Kalbinde kırıklar öyle bir yer edinmiştir ki, sağlam kalan tek bir küçük yer dahi yoktur. Kelebekler üç gün ömrü olduğunu bilir mi bilmem ama yine de o kadar kısacık zamanı yaşamaktansa intihar etmeyi tercih ederler. Benim kelebeklerim de intihar etmeyi seçmişti bir zamanlar, çiçekler solmuş, renkler çürük birer hal almıştı. Yaşamak için tek bir sebebi yoktu ki benim dünyamın kelebeklerinin. Sonra bir baktım ki intihar etmek isteyen kelebeklerimin içinde bahar gelmiş, renkler canlanmış, çiçekler tomurcuklanmıştı. Her yer cıvıl cıvıl olmuştu. İçimde çürüyen tohumlar bir yağmurla birlikte yeşermeye başlamıştı. Sebebi Gece'ydi, Gece'den ibaretti. Gecemi gündüzüme bağlayan an, bir deniz kenarında esen meltemde gizliydi.

Geçen gecenin sonunda Gece beni evime bırakmıştı. Güzel bir akşam geçirmiştik. Gece ile birlikte eğleniyordum. Okulda aynı sıralarda oturuyorduk. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki bir büyülü dünyada yaşıyordum adeta. Bu kadar mükemmel olamazdı normalde her şey ama o kadar güzel ve de gerçekti olan bitenler. Ben Gece ile birlikteydim, sevgili sayılırdık. Ona henüz bir cevap vermemiştim. Sebebi korkularım dışında bir de utancımdı aslında. Onunla birlikte olmayı o kadar çok istiyordum ki aynı zamanda korkuyordum da. Korkum daha ağır basıyordu sanırım. Ben de kaçmayı seçiyordum ondan, her şeyden.

Kıyafetlerimi giydim ve annemlerin yanına, alt kata indim. Onlar kahvaltıya başlamışlardı bile. İşleri yoğundu biliyorum. Bu yüzden de onlara daha hassas yaklaşıyordum. Bir de o kadar işin gücün arasında benimle uğraşmalarını istemiyordum. Bu kadar zaman benimle birlikte acılarıma ortak olmuşlardı ve onlar da benim kadar yara almıştı. Benimki hem fiziksel hem de ruhsal yaralarken onlarınki sadece ruhsal bir yaraydı. Her şekilde hepimiz yaralı bir varlık olarak yaşıyorduk. Hepsi benim yüzümdendi. Onların acı çekmesinin sebebi benken benim acı çekmemin sebebi... Bazı şeyleri hatırlamak çok yoruyor gerçekten. Fazlasıyla yoruyor.

İçimde büyüyen umut kırıntıları her tarafı istila altına almıştı. Bir şehrin kuşatma altına alınması gibiydi benim içimdeki istilalar da. Büyük bir devrim yaşanacağı aşikardı ama iyi yönde mi kötü yönde mi olacaktı bu devrim bilmiyordum. Kalbime söz geçirmek istemiyordum. Onca yıl, onca zaman kalbime sahip çıkmak için uğraş verdim belki ama şimdi bunu yapmak benim için imkansızdan bile öteydi. Bu yürek acılara dayanır biliyorum ama tekrar kırılmaya dayanamaz. Kalpte kemik yok evet ama en çok kırıklar da yine kalpte değil mi? Yine en çok yarayı alan kalpten başkası değil. Kalbim yaralara da kırıklara da alışık ama daha fazlasını kaldırmaya ne gücüm ne de inancım var işte.

En zor şey kalple mücadele biliyorum. Kanayan yaralarım geçer mi ki? Bu kadar zaman çare olmadı bana, yaralarımı sarmadı. Benim şifacım o, ondan başkası bana deva değil. Üzüntülerim beni kuşatsa da, savunmasız kılsa da mücadelem tek kişilik. Kendi kendime mücadele veriyorum, belki de bir hiç için. Tekrar ve daha derinden kırılacak kalbim belki ama ben yine de, bir kez de olsa onu yaşamak, onda hayat bulmak istiyorum. İçimde tarifi meçhul olan duygular kol geziniyor ve ben o duygulara bir anlam, bir soyutluk kazandırmak istiyorum.

Ürpertiler beni esir almışken, kalbime fitne tohumları ekmeye meyilli iken ben onda nefessiz kalmaya bile muhtacım.  Bu muhtaçlık, aciz ve yarım kalmış ruhumun esiri. Esaretten kurtulmaya ne gücüm ne de dermanım var. Ben ona prangalarla vuruldum, bağlandım. Kalbim ondan başkasına mühürlü. Benim kilidim de anahtarım da o. Gece...

SMERALDO +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin