Pişmanlık

599 31 18
                                    

Jungkook gittikten sonra hızlıca merdivenleri çıktım ve odama girdim. Beni havalı ve özelliklede yakışıklı(!) gösterecek giysiler giymeliyim.

Rahat hareket etmek için siyah bir pantolon ve siyah bir tişört giydim.
Şimdi Jeon gelene kadar karnımı doyurmalıyım.

Merdivenlerden geri indim ve mutfağa girdim. Buzdolabını açtım ve karşıma sadece 2-3 paket ramen çıktı.
Yapacak başka bir şey yok. Anca bunu yerim zaten..

Hızlıca hazırladım rameni ve kısa süre içinde bitirdim.
Kapı çaldı. Gelen Jungkooktu.

"Hadi hazırsan in aşağı. Arabanın yanında bekliyorum seni."

"Tamam."

Hemen lavaboya girip dişlerimi fırçaladım. Yüzüme hafif pudra sürdüm. Bir de nemlendirici. Şimdi hazırım.

Kapıya gittim ve ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Malum 7. katta oturuyorum asansör olmadığı için inmek değilde, çıkmak zorluyor insanı. Öff aman hiç keyfim yok. Sabah yaşanan olaylar keyfimi aldı, kaçtı.

Bence çok fazla abarttı Jungkook. O benden 'yatak arkadaşı' olmamı istediğinde bile ben bu kadar tepki vermemiştim. Sadece minik bir öpücük ya.

Aman neyse artık bunları düşünmek yerine akşamı düşünmem lazım.

Jungkook'un arabasının yanına gittim ve bindim. Ben biner binmez gaza bastı ve hızlıca onların malikanesine sürdü. Kısa bir süre sonra vardık. Hemen kapıyı açtım ve demir kapıya yürüdüm. Jeon arkamdan geliyordu.

Hava fazla aydınlık değil. Bulutlar griye bürünmüş. Kesin yağmur yağacak. Ilk günden böyle olması üzücü ama malesef yapacak bir şey yok. O değilde içerisi geçen sefer çok karanlıktı. Ama korkmamıştım çünkü Jungkook beni kucağına almıştı.

Acaba içerisi o gün ki gibi karanlık mıdır? Eğer öyleyse kesinlikle aşağı inemem. Demir kapıyı yavaş yavaş açtım ve önümü zifiri karanlık kapladı. Ben buradan kesinlikle inmem. Biraz bakıştık karanlıkla. Daha sonra Jungkookdan yardım istemek geldi aklıma. Belki yardım ederdi. Tanrım ne kadar zekiyim.

Arkama döndüm Jungkook yoktu. Önüme baktım yoktu. Sağıma baktım yok, soluma baktım yok.. sıçtık.

Ne yapıcam şimdi. Telefonumu çıkardım ve Jungkook'u aradım. Telefon 3. çalışta açıldı.

"Jungkook nerdesin?"

"Aşağıdayım Jimin. Başka nerede olabilirim. Seni bekliyoruz haydi gel."

Benim bu karanlıkta aşağı ineceğimi mi düşünmüştü? Ya da unutmuş olabilir mi? Veya şaka yapıyor.

"Jung-"

"Ya farkında mısın bilmiyorum ama biz karanlıkta iş yapıyoruz. Işimiz karanlık bizim. Sen bizim yanımızda ne yapacaksın? Bu gidişle sadece ayağımıza dolanırsın. Kendine çekidüzen ver artık. Sıkıyosun insanı. Şimdi hızlıca aşağı gel. Bekletilmeyi sevmeyiz haberin olsun."
*dıt dıt dıt*

Haklı fakat bunu nasıl yapabilirim ki?

Aslında şöyle bir düşündüm de ben böyle yapmaya devam edersem onlara yardım etmek yerine zarar veririm, batırırım onları. Jungkook çok haklı. En iyisi artık korkularımla başa çıkmaya çalışmalıyım. Yani en azından denemeliyim. Denemeden ne olacağına karar verilmez değil mi?

Telefonumun flaşını açtım ve önüme tuttum. Demir kapıdan içeri girdim ve kapattım. Şimdi zifiri karanlık ve ben varım. Flaş bir işe yaramıyor.
LANET!

Are you with me? ~Jikook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin