Yakışıklı

1.7K 58 49
                                    

Ben park jimin. 18 yaşındayım. Ailem Amerikada ama ben Busandayım. Neden burdayım.. neden olmayayım?
Yine saçmalıyorum,evet sorry.
Açıkmıştım. Mutfağa gittim. Dolabı açtım ve BUM. Yiyecek birşey yok. Tanrım beni neden sınıyorsun? En iyisi gidip ramen falan alayım.

Kapının önündeki ayakkabılarımı giydim ve evime biraz uzak olan bakkalın yolunu tuttum. Markete girmek için elektirik lambaları kesilmiş bir sokaktan geçmem lazımdı. Karanlıktan çok korkarım. Evde ışıkları kapattığımda odaya ışık hızıyla gider ve yatağa zıplarım. Yoksa ayaklarımı yerler. Biraz tuhaf bir durum ama ne yapayım. Küçüklüğümden beri böyleyim.

Yavaş yavaş karanlık sokağa yaklaşıyordum. Tanrım çok korkunç. Burada bazen içmiş insanlar da oluyor. Çünkü sokağın tam ortasında gay bar var. Aslında bende girebilirim içeri. Ama köşelerde yiyişen erkekler ve yüksek sesli müziklerden nefret ediyorum. Evet gayim fakat sevmiyorum böyle ortamları. Neyse kurcalamayın ehuehu.

Sokağa adımı atar atmaz ıslık sesleri gelmeye başladı. Takmadım ve daha hızlı yürümeye başladım. Ama insanların iğrenç sözleri miğdemi kaldırıyordu. Hangi şahıs az sallada gözlerimiz bayram etsin der.. iğrenç. Koşmaya başladım o anda ıslık sesleri daha çok yükseldi. Cidden ağlamak istiyorum.

Tam yolun ortasında birisi kolumu tuttu ve beni kendine çekti. Tam çığlık atacaktım ki elini ağzıma kapattı. Evet şimdi korkudan altıma sıçacaktım. Gözümden benden bağımsız yaşlar akmaya başladı ahaha halimi sikim. O anda adam beni kendine döndürdü ve üstünde olan kabanı çıkarıp bana giydirdi. Neden ki?

"Milletin götüne bakmasını istemiyorsan uzun giymelisin ufaklık."
Sesi.. ÇOK GÜZEL AMAN TANRIM. Ve bikere benim üstümdeki kısa değildi ki! Normal bildiğimiz tişört işte. Daha ne giyebilirim? Hem bu havada önümdeki yakışıklının kaban giymesi çok tuhaf. Hava 15 derece. Delirmiş olmalı.

"Kimsin?"
"Bir insan."
"Şaka yapıyosun oha!"
Yüzünde hiç bir duygu yoktu. Ve boş gözlerle bana bakıyordu. Korkmadım değil.
"Neden öyle bakıyosun?"
"Nasıl bakıyorum?"
"Korkunç."
Biraz durdu ve sonra..
"BÖ!"
Bir anda bağırmasıyla yerimden zıplamıştım. Bu adam benim kalbimi çıkarmak istiyor sanırım! Derin derin nefes alıp verirken birden yüzümü tutup yukarı kaldırdı. Gülüyordu. Amaa küçük bir sırıtışla. Bu adam neden böyle ya? Soru sorarcasına suratına baktım.

Cevap vermeyip sadece yüzüme bakıyordu. Sonra bir anda elini yüzümden çekti ve bütün mimiklerini yok etti. Yeniden yüzünde duygu bulamıyordum. Geri çekildi biraz.

"Gecenin bu saati nereye gidiyordun?"
"Sadece markete gitmek istemiştim."
"Neden?"
"Sence?"
"Ilk önce ben sordum soruyu. Şimdi cevap ver."
"Sen kimsinde ben sana cevap vereyim?"
"Ben jungkook. Jeon jung-"
O anda karnımdan büyük bir guruldama çıktı. Rezillik!! Çok cringe! Ah tanrım yerin dibine girmek istiyorum.

"Anladım. Karnın acıkmış herhalde."
Sadece küçük bir baş sallamasıyla onayladım dediğini. Ve bir anda itti beni yanından. Öyle bir hızla itmişti ki sokağın ortasına göt üstü yapıştım. Hayvan! Onun olduğu yere baktığımda yerinde yoktu. Nereye gitmişti ki? Kabanıda bende. Karşıma birdaha çıkar mi ki yakış- şey jungkook?

Sonra bir anda sesini duydum. Çığlık atmıştı ama tiz bir çığlık değil gür bir çığlık. Sonra bağırışını duydum. Kendimi hemen yoldan kaldırdım ve sesin geldiği yere doğru yürüdüm. Deminden beni çektiği yerdeki duvarın arkasından geliyordu ses. Oraya nasıl atladı bu çocuk?

Kenara doğru kafamı çevirdiğimde sağlam bir tabure gördüm. Demek ki burdan çıkmıştı. O anda jungkook yeniden bağırdı. Düşüncelerimden ayrıldım ve taburenin üstüne çıktım. Ama boyum kısa olduğu için tabure fazla bir işe yaramamıştı. Parmak uçlarıma doğru yükseldim. Jungkook'un kafasını görüyordum. Sonra elindeki telefonla bir oraya bir buraya gidip durdu ve en sonunda durup

Are you with me? ~Jikook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin