Karanlığa Doğru..

264 10 3
                                    

Yavaşça ilerliyorduk. Araba fazla soğuk, üşüyorum.

"Jungkook..üşüyorum. Şu klimayı açta ısınalım."

"Havanın kaç derece olduğundan haberin var mı acaba?"

"Bu umrumda değil. Sadece üşüyorum. Isıt beni~" kafasını yoldan ayırdı ve bir kaç saniye suratıma baktı Jungkook.

"Emin misin?"

"Emin değilim Jiminim hahaha" Kook suratıma 'şaka mısın' der gibi baktı ve hızlıca önüne döndü. Komikti bence.

"Gülsene be!" Cevap vermedi.

"Jungkook?" Yine vermedi.

"Jeon?" Tık yok.

"Öküzüm?" At sesi çıkardı. Evet bildiğimiz ata benzer tuhaf bir ses çıkardı.

"Iyice hoseok hyung'a benzedin he. Kişneseydin bari." O anda gecenin karanlığına kişnedi Jungkook. Ben de kahkaha atmaya başladım.

Deli gibi gülüyordum ve en son Jungkook da dayanamayıp bana katıldı. Etrafımızdan geçen arabalar içeri bakıp halimize göz deviriyorlardı. Utanmaya başladım.

Boynumdan yanaklarıma kadar kızardım. Jungkook arabayı durdurdu. Gelmiştik evimize. Tanrım şimdide terliyorum.

"Jimin sen neden kızardın? Ateşin mi çıktı? Iyi misin?" Jungkook'un endişeli haline küçük bir sırıtma bıraktım ve kafamı tişörtümün içine soktum.

Yaptığım şeye Jungkook seslice güldü ve tişörtü aşağı çekmeye çalıştı. Yüzümdeki kumaş parçasını iyice kollarımla sardım ve kafamı bacaklarımın arasına soktum. Yaptığım şeye Jungkook gür bir bağırma ile cevap verdi.

"Ananısikim! Jimin, kafan mı koptu!?" Kafamı bacaklarımın arasından kaldırdım ve tişörtü gözlerim gözükene kadar indirdim. 'Ne alaka mk' diyerek baktım kook'a. Gelen tepki ise gülmekten tepinmemi sağladı.

"Lan kafanı sikine kadar soktun. Ödüm bokuma karıştı sana bir şey oldu diye!" Artık ağlıyordum gülmekten. Manyak bu çocuk.

"Bir aralar dans ediyordum ve bu yüzden de fazla esnek bir yapım var."

"Woww! Hala dans ediyor musun?" Dudaklarımı büzerek üzgünce kafa salladım.

"Bir aralar fazla boşlamıştım dans pratiklerimi ve bu yüzden de karografilerde çok fazla hata yapmıştım. Eğitmenim bana fazla bağırmıştı. Tokat atmasından korkuyordum ve korktuğumda başıma gelmişti..."

Jungkook gözlerini kocaman açarak suratıma bakmaya başladı.

"Vurdu mu?" Hafifçe kafamı salladım. Jungkook'un ettiği kısık küfürleri duyuyordum.

"Ama önemli değil artık. Ondan sonra ayrılmıştım zaten oradan. En az bir sene geçmiştir bu olayın üstünden. Boşver..."

Jungkook üzgün bir ifadeyle suratıma baktı ve arabanın kapısını açarak benim olduğum tarafa geldi. Kapımı açtı ve içeri eğildi. Tam ağzımı açacakken ellerini bacaklarıma atması ile küçük çaplı bir çığlık attım.

Yavaşça bedenimi kavradı ve kendi bedenine yapıştırdı.

"Jungkook ne yapıyorsun? Indir beni." Kook ayağıyla arabanın kapağını kapattı ve yüzüme doğru eğilerek yanağıma küçük küçük öpücükler kondurdu.

"Bir şey yaptığım yok, bebeğim. Merak etme."

O anda arkamızdan gelen büyük kahkahalarla yerimizde zıpladık. Kook kendi bedeni ile birlikte benim minik bedenimi sesin kaynağına doğru çevirdi. Hyunglarım...

"Ş-şimdiden gerdeğe giriyorsunuz demek. Yanlış z-zamanda geldik, k-kusurumuz bakmayın. Gidiyoruz b-biz hahahaq." Suga hyung'un söylediklerine göz devirdim ve bedenimi aşağı indirmesi için Jungkook'un kolunu cimcikledim.

Yaptığım şeye inledi Jungkook ve gözlerini açarak suratıma baktı.

"Jimin, bize göstermeden çocuğa mı dokunuyon? Napıyon!? ahhaha" Jungkook yavaşça beni aşağı indirdi ve elini belime atarak hyunglarıma arkamı dönmemi sağladı.

"Jungkook dayanamıyor biladerlerim. En iyisi gidelim biz." Hepsi tekrar tekrar kahkaha attı ve en son tek tek özür diledi. Hyunglarım tuhaf... ama tatlı.

"Namjoon hyung, farkında mısın bilmiyorum ama Jimine anlatmam gereken bir şey var. Bu bizim açımızdan önemli bir şey. Hepiniz biliyor olmalısınız anlatacağım şeyi. Saçma sapan kelimeler söyleyip benim.canımı.sıkmayın!"

Jungkook'un bastıra bastıra söylediği bir kaç cümle sonra hyunglarım sadece bize el salladı ve hızlıca caddeden uzaklaştı.

"Bu hallerini sevmiyorum değil ama abartıyorlar bazen. Kaş göz işareti yapıyorum, gülmekten farkına bile varmıyorlar. Aslında sinirlendiğimi görseler direk kaçarlar. Kaç kere buralarda koşuşturdum onları."

Suratına şaşkınca baktım Jungkook'un. Tepkime güldü ve burnumun üstüne minik bir öpücük kondurdu.

"Psikopat Jeon."

"Hemde nasıl..." sırıtarak eve girdik ve üstümüze değiştirip salona indik. Zaman konuşma zamanı!

***
Bölüm sonu!

Sadece kısa ve saçma bir geçiş bölümü...

Jikook'la kalın!

Are you with me? ~Jikook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin