Burning Scene ✦ rosékook

❝ 22 ❞

Burning Scene | episode 22

Jeon Jungkook:

"Başkan Bang, ilişkime karışma hakkınız olmadığı halde arkamdan iş çevirdiniz. Şimdi bunu telafi etmenizi yani; YG şirketini bu ilişkiyi gizlemek konusunda ikna etmenizi öneriyorum." dedim.

Normalde Başkan Bang ile böyle konuşmazdım, fakat şimdi tepkimin farkında olması gerekiyordu.

"Jungkook, nasıl? Kızın yasağı varmış, biz bu kadarına karışamayız." dedi. Gülümsedikten sonra "Benimle alakalı karışma hakkınız olmayan şeylere benden habersiz karıştınız ama? Bunu halledin lütfen. İyi günler." dedim ve Başkan Bang'ın odasından çıktım.

Merdivenlerden inerken elimi arka cebima atıp telefonumu çıkardım.

Chaeng ♡

Halledildi güzellik

Ciddi misin? Bu kadar çabuk mu?

Sevgilinden beklendiği gibi

Bilirsin hızlıyımdır :)

Jungkook ㅋㅋㅋ

ㅋㅋㅋㅋ

Sanırım bir ödülü hak ettin

Ödül!? Chaeyoung'dan...

Beni heyecanlandırıyorsun ㅋㅋ

i know :))

Pekala, ne zaman görüşelim?

Bir saat sonra yurda gel

Sakın kimseye görünme!

Tamam

♡

♡

Pekala, sanırım bir saat dayanabilirdim.

──❁──

Çantamdan şapkamı çıkardıktan sonra çantamı koltuğa bıraktım. Saçlarımı geriye yatırıp şapkamı taktıktan sonra arabadan indim. Birkaç dakika yürüdükten sonra adımlarımı hızlandırıp bahçe kapısından içeri girdikten sonra yavaş adımlarla yurda ilerledim.

Dış kapıyı çalıp beklediğimde Chaeyoung kapıyı açtı ve şapşal bakışlarla yüzümü inceledi. Onun üzerinde hâlâ pijama mı vardı? Şortlu pijamaları... Bacakları... pekala.

"Bir saat geçti mi?" Şaşkınlıkla sormasının üzerine omuz silktim ve "Hayır, erken gelmek istedim." dedim. Dudaklarını ısırdıktan sonra kenarı çekildi ve içeri girmemi bekledi. "Sen içeride otur ben hemen üzerimi değiştireyim." dedi ve kapının aksi yönünde adımladı. Şapkamı çıkardığım anda "Ay yemeği unuttum!" diyerek yanımdan geçti ve koşarak mutfağa girdi. Onun bu haline gülerken salona ilerledim.

Koltuğa oturup etrafı süzerken mutfaktan gelen sesler üzerine ayağa kalktım. Kendi kendine mi konuşuyordu o?

Mutfağa girdiğim sırada hem hızlıca ingilizce bir şeyler söylüyor hemde tenceredeki yemeği büyük bir tabağa koyuyordu.