❝ 14 ❞

4.4K 262 211
                                    

Burning Scene | episode 14

Park Chaeyoung:

Yatağımda bir sağa bir sola dönüp duruyordum ve kafayı sıyırmak üzereydim. Jungkook'a bir açıklama yapmak istiyordum fakat beni dinlemeyeceğini düşündüğümden korkuyordum. Ne gibi bir açıklamayı kabul ederdi ki, açıkça kaçmıştım ve onu istemediğimi düşünmüştü.

Yataktan doğrulduktan sonra ellerimi saçlarımın arasına soktum ve başımı ovuşturdum. Sadece o an gerilmiştim ve bilinçsizce ondan uzaklaşmıştım.

Yatağımdan çıktıktan sonra  odamdan çıktım ve mutfağa ilerledim. Bir bardak su içtikten sonra kalçamı tezgaha yasladım ve öylece durdum. En kısa sürede onunla konuşup yanlış anladığını söylemek istiyordum, fakat içimde olan bundan sonra seni umursamayacak hissi geri durmama sebep oluyordu.

Mutfaktan çıktığım sırada Lisa ve Jennie unnie'nin odalarının olduğu koridordan bir ses geldi. Birkaç adım ilerledikten sonra durdum ve etrafı dinledim. Bir ses daha geldiğinde bunun bir hıçkırık sesi olduğunu farkettim. Ne zaman gelmişlerdi? Kızlardan biri ağlıyor muydu? Hayır hayır...

Yutkunduktan sonra kalbimin üzerine düşen ağırlıkla birlikte koridorda ilerledim. Lisa'nın odasına yaklaştığımda sesin Jennie unnie'nin odasından geldiğini fark ettim. Adımlarımı hızlandırdıktan sonra sessiz olmaya özen göstererek hafifçe kapıyı tıkladım ve içeri girdim. Jennie unnie telaşla başına kadar çektiği örtünün içinden çıktı ve  bana baktı. Gözleri ve yanakları ıslaklıkla birlikte parlıyordu.

Boğazımda bir yumru oluştuğunda yutkundum. Kapıyı kapadıktan sonra Jennie unnie'nin yatağına yaklaştım. Jennie unnie bana çaktırmamaya çalışarak gözlerini siliyordu, fakat ben göreceğimi görmüştüm.

"Unnie?" diye seslendiğimde sesim titremişti. Jennie unnie'nin gözleri tekrar parlamaya başladığında gözlerimin dolduğunu hissettim. Neden ağlıyordu, neye üzülmüştü?

Jennie unnie sessizce boğazını temizledikten sonra "Unnie'n iyi Chaeng, uyumaya git." dedi. Yutkunduktan sonra "Neden ağlıyorsun?" diye sordum. Dudak kenarları aşağı doğru bükülürken yutkundu ve kendini toparlayıp "Ağlamıyordum, daha fazla uykun dağılmadan gitsen iyi olur." dedi. Yatağa biraz daha yaklaştıktan sonra "Unnie neyin var anlat lütfen." dedim. Derin bir nefes aldıktan sonra başını yastığa koydu ve "Rosie, neden bizim de insan olduğumuzun farkında değiller?" dedi.

Sesi öyle yaralı çıkmıştı ki kapanan yaralarım kanadı. Yıllarca bana ablalık yapıp, pes etmeden bugünlere gelen o güçlü kadın ilk defa böyle yorgun görünüyordu. Ben onu defalarca kez pratik sonrası ya da konser sonrası görmüştüm, fakat hiçbirinden sonra böyle yorgun konuşmamıştı, hiç böyle yorgun bakmamıştı.

Gözyaşlarım sessizce gözlerimden dökülürken "Unnie..." dedim fakat devamı gelmedi. Ne diyecektim ki?

Elinin tersiyle hızla göz yaşlarını sildikten sonra yatağında biraz daha geri kaydı ve yatak örtüsünü açıp yatmamı bekledi. Çekinmeden hemen yanına sokulduktan sonra Jennie unnie üzerimi örttü. İki kolu ile boynumu sardı bende onun beline sarıldım. Sanki ağlayıp üzülen o değilde benmişim gibi beni koynuna saklamıştı ve saçlarımı okşuyordu.

Sen kalbi kocaman birisin Jendeukie.

Alnıma bir ıslaklık geldiğinde hâlâ ağlıyor olduğunu anladım. Nefesim köprücük kemiklerine vururken "Ağlama unnie, bizden nefret eden insanların için bu yazık olur." dedim. Dudaklarından bir hıçkırık kaçtığında gözyaşlarım hızlanmaya başladı. "Ağlamamı durduramıyorum, sende ağlıyorsun zaten. Madem duramıyoruz birlikte ağlayalım." dedi ve daha sıkı sarıldı.

Burning Scene ✦ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin