❝ 5 ❞

4.6K 295 35
                                    

Burning Scene | episode 5

Park Chaeyoung:

Yorgunlukla üyelerle birlikte kameranın karşısına geçtik. Lisa gülümserken elimi Lisa'nın beline sardım ve çenemi omzuna koydum.

Sabah şirkette yakında yayımlanacak 'Playing With Fire' ve 'Stay' şarkılar için birkaç çalışma yaptıktan sonra röportaj yapacağımız radyo kanalına gelmiştik. Güzel bir röportajın sonunda resim çekiliyorduk.

Dışarıdaki çığlık sesleri kulağıma ulaştıkça heyecanlanıyordum. Gerçekten bugün kendimi çok halsiz hissediyordum ve eğer bu yorgunluğumu Blink'lere yansıtırsam benim için endişelenmelerinden korkuyordum.

Radyodaki görevlileri selamladıktan sonra stüdyodan çıktık. Çığlık sesleri artık kulağıma daha net geliyordu. Birkaç adım sonra tüm kalabalığı görmüştüm ve bizi gören herkes heyecanla bağırmaya ve tezahürat yapmaya başladı.

Etrafımızda korumalar ve menajerlerimizle yavaşça ilerlemeye başladık.

"Lisa! Lisa seni seviyorum!"

"Ah ben Blink'im, sizi seviyorum BLACKPINK!"

"Jisoo nasıl bu kadar güzel olursun! Sen bir güzellik tanrıçası mısın?"

"Chaeyoung... Chaeyoung! Tanrım! bir manken gibi..."

"Jennie! Jennie merhaba!"

"Lütfen kamerama gülümser misiniz?"

"Chaeyoung, albümümü imzalar mısın lütfen? Chaeyoung lütfen."

"Lütfen yakın zamanda bize yeni şarkılar verin BLACKPINK!"

"Lisa bu mektup senin için al lütfen."

"Jennie bu peluş kediyi senin için aldım sana çok benziy- Ah ayağıma bastın dikkat etsene biraz!"

"Rosé seni seviyorum, fighting!"

Hepsine gülümsemeye çalıştım, fakat bir yandan da düşmemek için önüne bakmaya çalışıyordum. Omzuma çarpıp düşen peluşu görünce Lisa'yı durması için hafifçe dürttüm ve yere eğilip peluş sincaba uzandım. Bu sırada biri parmağıma bastığında sincabı diğer elimle tuttum ve doğruldum. Derim biraz soyulmuştu. Biri gözüme doğru mektup uzatınca elinden aldım ve uzatan kişiye gülümsedim.

Tanrım, nasıl bu kadar kısa sürede bizi böyle sevebiliyorlardı?

Uzatılan birkaç oyuncağı ve mektubu tutarken elime sığmadıklarında birkaçını menajerime uzattım. Kapıdan çıkacağımız sırada kısa bir süreliğine beklememiz gerekti. Sanırım dışarıda bir kargaşa olmuştu.

Lütfen bizim yüzümüzden kimse bir sorun yaşamamış olsun...

Lisa, Jisoo unnie'nin yanına ilerlediğinde ne yaptığına baktım. Saçı çantasının koluna takılmıştı ve canı yanabilirdi. Lisa Jisoo unnie'ye yardım ederken Jennie elindeki birkaç mektubu düşürdü. İkimizde hızla yere eğildik ve mektupları toplamaya başladık. İkimizde aynı mektuba uzanınca Jennie unnie yanlışlıkla elimi tutmuştu. Gülerek birbirimize baktık ve aynı anda aynı ritmi söyledik.

"Dudduruttu dudduruttu"

Ayağa kalktıktan sonra Jennie unnie yanıma yaklaştı ve kulağıma doğru "Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum Chaeng. Nasıl olurda bizi böyle güzel sevebilirler?" Gülümsedim ve Jennie unnie'nin koluna sarılıp "Sevilmeyecek gibi değilsin Jendeukie." dedim. Sessizce kahkaha atarken eliyle dudaklarının üstünü örttü. "Aw Chaeyang..." dedi.

Lisa, Jisoo unnie'nin koluna girdikten sonra dışarı çıktık ve arabaya bindik. Yurda vardığımızda hepimiz odalarımıza dağılmıştık. Telefonumun alarmını kurduktan sonra üzerimdeki tişörtü çıkartıp yere bıraktım ve atletle yatak örtümün içine girdim.

(*Chaeng/ Jennie Chaeyoung'u temsilen güneş olarak gördüğü için korece olarak 'Güneş' ve Chaeyoung'ın isimlerini birleştirip sesleniyormuş.)

──❁──

Alarm ile yavaşça gözlerimi araladım ve esnedim. Birkaç gerinme hareketinden sonra yataktan çıktım ve elimi yüzümü yıkadım. Hızlıca üstümü değiştirdikten sonra yurttan ayrıldım.

Saat 05:18 PM'di.

SBS binasına girdikten sonra her zamanki odaya ilerledim. Hyuk oppa dışında herkes içerideydi. Hyuk oppa da geldikten sonra çalışmalara başladık.

İki saatlik çalışmanın ardından Jungkook ve ben dışında herkes dağılmıştı. Hyuk oppa beklememizi söyledikten sonra çalışma odasından çıkmıştı.

"Çok az bir zaman kaldı performans için bizimde artık çalışmalara başlamamız gerekiyor, ne zaman verecekler şu şarkıyı merak ediyorum doğrusu."

Jungkook'a döndüm, "Evet, haklısın. Zaten bir ödül töreni için fazlasıyla görevimiz var neden hâlâ şarkıyı vermediler anlamıyorum. Ne zaman çalışacağız biz bunu düşünmüyorlar mı?"

Jungkook dediklerimin ardından kafasını salladı. Her ne kadar bu görev için sevinmiş olsak da aynı zamanda stres de olmuştuk.

Jungkook ayağa kalkıp gitarların olduğu yerden bir gitar aldı ve yanıma gelip kucağıma bıraktı. Ne oldu şimdi? Anlamaya çalışıyordum, bir gitara bir Jungkook'a baktığında gülümsedi ve "Hadi yine birlikte şarkı söyleyelim, ne dersin?" diye sordu.

Gitarı kavradım ve güzelce tuttum, "Aynı şarkıyı mı söyleyeceğiz?" Kısa bir süre içerisinde düşündü ve "Gelmeden önce bir şarkı dinliyordum, onu söyleyelim mi?" "Hangi şarkıyı?" diye yanıtladım.

Telefonunu çıkardıktan sonra ekrandaki şarkıya baktım.

Jung Seung Hwan - If It Is You

Bu şarkıyı biliyorum ve çok seviyordum. İnsanın içine dokunan bir şarkıydı. Hevesle gitarın tellerine dokundum ve birlikte şarkıyı söylemeye başladık.

🔥

Burning Scene ✦ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin