Burning Scene | episode 24
Park Chaeyoung:
Jisoo unnie ile birlikte önümüzdeki tavukları yerken ikimizdende çıt çıkmıyordu. İki aç insanın bir araya gelmesi böyleydi işte, yemekten birbirimizi görmüyorduk.
Jisoo unnie arkasına yaslandığında bana baktı ve "Fazla kaçırdık sanki?" dedi gülerek. Omuz silktikten sonra "Tavuktan bahsediyoruz?" dedim söylediğini sorgulatmak adına. Kendine gelmiş gibi "Haklısın az bile yedik!" deyip tabağında kalan birkaç eti daha yedi.
Tabaklarımızdaki etleri bitirdikten sonra mekandan ayrıldık. Jisoo unnie arabaya oturduktan sonra elini karnının üzerine koydu ve "Şaka bir yana gerçekten biraz fazla yedik ha Chaeyoung?" diye konuştu. Çantamı yanıma bırakırken "Belki birazcık." dedim. Jisoo unnie şöfere doğru "Beni şirkete, Chaeyoung'u eve bırakır mısınız lütfen." dedi. Hemen atıldım ve "Bende şirkete gideceğim." dedim.
Araba şirketin önünde durduğunda indik ve girişteki asansöre bindik. Jisoo unnie vokal çalışmak için vokal koçunun yanına giderken bende hem yediklerimi eritmek hem de biraz çalışmak adına pratik odasına ilerledim. Çantamı kenarıyla bıraktıktan sonra bilgisayardan 16 Shots şarkısını açtım ve pratik yapmaya başladım.
──❁──
Kan ter içerisinde yere oturdum ve tişörtümün yakasını açıp içime nefesimi üflemeye başladım. Kapıdan ses gelince başımı kaldırdım ve gelene baktım. Jisoo unnie kapıyı kapattıktan sonda "Çok yorulmadıysan benimle birlikte de dans eder misin diye sordu. Başımı sallayıp ayağa kalktıktan sonra üzerimdeki tişörtü çıkardım ve sporcu büstiyerim ile kaldım. Jisoo unnie şarkıyı başlattığında hızlıca yanıma geldi ve dansa başladık.
Saatler sonra yorgun argın pratik odasından çıktığımızda karşımızda Yang Başkan vardı. Eğilerek selam verdiğimizde bizi görmezden geldi ve yoluna devam etti.
Yurda vardığımızda sadece Jennie unnie vardı, anlaşılan Lisa spora gitmişti. Bizi yorgun gören Jennie unnie sıcak bir duş almamızı daha sonra mutfağa gelip onun hazırladığı yemekleri yememizi söyledi. Sıcak bir duşun ardından uykum gelsede mutfağa ilerledim. Benden sonra ıslak saçları ile mutfağa giren Jisoo unnie masaya oturduğunda birlikte yemek yedik.
Ertesi gün;
Uyku sersemi bir halde dergi çekimi için hazırlanmaya gelmiştim. Menajerim kolumdaki çantayı aldıktan sonra arkadaki koltuklardan birine oturdu. Makyaj masasına oturduktan sonra kendimi makyözün ellerine bıraktım.
Telefonum çaldığında menajerim bana uzattı. Kim olduğuna bakmadan açtım. "Efendim?"
"Günaydın. Uyandırmadım umarım güzelim?"
Jungkook'un sesini duyduğumda yüzümde oluşan gülümseme günün ilk gülümsemesiydi.
RS: Hayır, şu an bir çekim için hazırlanıyorum.
JK: Ah, bende müsaitsen seni görmek istediğimi söyleyecektim.
RS: Üzgünüm, ancak akşam müsaitim.
JK: Pekala, akşam seni görmeye gelirim.
RS: Tamam o zaman.
JK: Seni seviyorum.
Kalabalıkta olduğumuz için kısaca "Bende." dedim ve telefonu kapattım.
──❁──
Jungkook siyah arabadan indiğinde gülümsedim ve ona doğru adımladım. Kollarını açtığında kollarının arasına girdim ve başımı göğsüne yasladım. Jungkook saçlarımın üstünü öptüğünde gülümsedim.
Bu sefer yurdun önünde değilde Han nehrinin en ıssız köşesinde buluşmuştuk. Burayı gerçekten seviyordum.
Jungkook kolunu omzuma attıktan sonra ilerideki banka doğru ilerlememizi sağladı.
Banka oturduğumuzda ise başım omzundaydı ve Jungkook sarı saçlarım ile oynuyordu. İçimde garip ama güzel bir his vardı. İlk defa dışarıda buluşmuştuk ve şu an kimseden saklamamız gereken bir ilişkimiz varmış gibi hissetmiyordum. Bu güzeldi.
"Han nehrini çok severim. Şimdi ise yanımda aşık olduğum kadın var ve ben en sevdiğim yerdeyim. Sanırım şu an dünyanın en mutlu insanı olmaya adayım."
Söylediği şey içimi ısıttığında ona karşılık verdim.
"Bende han nehrini çok severim. Şimdi ise yanımda aşık olduğum erkek var ve ne tesadüf bende sevdiğim yerdeyim. Dünyanın en mutlu insanı olmak konusunda iyi bir rakibin var Jeon." Gülümsemesi kulağıma geldiğinde "Yenilmek istediğim bir karşılaşma... Garip." dedi. İçten içe eriyordum resmen.
Saatlerce sohbet ettikten sonra yurtlarımıza geri döndük. Benim için gerçekten özel olan bir gecenin ardından gözlerimi mutlulukla yumdum.
...Kolumdan dürtüldüğümde zorlukla gözlerimi açtım ve elinde telefonu ile endişeyle bana bakan Jisoo unnie'ye baktım. "Chaeyoung, buna bakman gerek."
Gözlerimi ovuşturduktan sonra Jisoo unnie'nin telefonunu aldım ve yazılanları okudum.
"BIGHIT'İN PARLAYAN STAR GRUBU BTS'TEN JEON JUNGKOOK YG'NİN BAŞARILI KIZ GRUBU BLACKPINK'TEN ROSÉ İLE!"
"BTS'İN GOLDEN MAKNAESİ VE ANA VOKALİ JEON JUNGKOOK YG ŞİRKETİNİN POPÜLER KIZ GRUBU BLACKPINK'TEN ROSÉ İLE BİRLİKTE GÖRÜNTÜLENDİ!"
"MAKNAELERİN AŞKI BİRLİKTE YAKALANMALARINA SEBEP OLDU!"
"SBS'NİN BURNING SCENE SAHNESİNDEN SONRA ALEVLENEN AŞK: ROSEKOOK!"
Dispacht, Naver, Koreboo... bir sürü magazin sitesinin attığı başlıklar tedirginlikle ellerimin titremesine sebep oldu.
İşte şimdi bitmiştik.
🔥
Bir sonraki bölüm final 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burning Scene ✦ rosékook
FanfictionBu his bir sır gibiydi; herkese söylemek isteyeceğiniz kadar etkili, kimseye söyleyemeyeceğiniz kadar özel. rosékook hayran kurgu • #chaeyoung 3 #rosie 3 #scene 1 #loveship 4