•••♡•••《7. Bölüm》•••♡•••

186 51 34
                                    

Çiviyle çakılmış olduğum noktadan zorlukla adım atabildim ve Eren'in kapısının önünde durdum. Elim kapının koluna gidip geliyordu. Gerçekle yüzleşecek olmak beni korkutuyordu. Derin bir nefes alıp kapının kolunu aşağı indirdim fakat kapı açılmıyordu. Tekrar denedim. Ve bir daha... Kapı kilitliydi. Bu beni daha çok endişelendirmişti ve kapıyı vurarak Eren'e seslendim.

" Eren, kapıyı açar mısın? Oturup güzelce konuşalım."

" Git buradan. Yalancısınız siz, yalancı!"

Hıçkırıklarının arasında söylediği cümlelerinin içinde büyük bir hayal kırıklığı barındırıyordu sesi.

" Eren lütfen..."

Sesim sonuna doğru çıkmayıp boğazımda bir yerde takılı kalmıştı. Konuşamamıştım onun hıçkırıklarını işitince.
Hemen Berkay' a haber vermeliydim durumu diye düşünerek  hızlıca evden çıkıp aşağı indim ve pastaneye daldım aceleyle.
Serhat berbat durumdaki halimi görünce endişelenip " Seda Abla, iyi misin, ne oldu?" diyerek yanıma geldi.

" Berkay... Berkay nerede?"

" Mutfakta. "

Serhat Damla' ya Berkay' ı çağırması için başıyla mutfağı işaret etti.

"Kötü bir şey mi oldu, korkutuyorsun beni."

" Eren..."

Cümlemi tamamlayamadan Berkay beliriverdi yanımda.

" Seda ne oldu? Eren' e bir şey mi oldu?"

" Eren... Eren her şeyi öğrenmiş. Kendini odaya kilitleyip yalancısınız diye bağırıyor. "

Berkay' ın yüzünde büyük deprem olmuşçasına bir yıkım oluştu.

" Nasıl ya... Nasıl öğrenir?"

" Bilmiyorum." diye başımı yana sallarken Berkay önümden geçerek hışımla pastaneden çıkıp evin yolunu tutmuştu bile.

Merdivenden çıkarken hala daha "Nasıl olur?" diye söyleniyordu.
Açık olan evin kapısından içeri girip Eren' in kapısının önünde kapıyı açmaya çalıştı ilk önce. Açamayınca kapıyı vurup o da benim yaptığım gibi Eren'e seslenmeye başladı. Serhat da Berkay'ın yanında onunla birlikte Eren'e sesleniyordu.
Ama Eren'in söylediği tek şey " Bana yalan söylediniz. Yalancısınız, yalancı." oluyordu.

" Eren oğlum, lütfen aç kapıyı konuşalım. Her şeyi anlatacağım sana."

Ağlama sesinden başka bir şey duyulmuyordu içeride. Çaresizce kapıya başını dayamış, gözlerini kapatıp " Oğlum, lütfen." derken yanaklarına göz yaşları akın eden Berkay' a içim o kadar çok acımıştı ki. Bir baba olarak oğlu için giriştiği bu oyun onun için hüsranla sonuçlanmıştı.

BERKAY

Bıçağın ucu sol yanımdaydı sanki. Kanıyordu akın akın. Delik deşik paramparça ediyordu orayı.
Neden dedim kendime. Neden bunu oğluma yaptım dedim. Kendi bencilliğimdi bu işe karışmak. Onun sesini duymak için böyle kötü bir oyuna girişmiştim. Sonrasında oğluma ne olacağını hiç düşünmemiştim. Öğrenirse ne halde olur diye düşünmeden ya da bunu düşünmek istemeden başlatmıştım bu oyunu.

" Allah benim belamı versin."

Fısıltıyla çıkan sesimle ilk önce yavaş bir şekilde kafamı kapıya vurdum. Daha sonra daha da hızlanarak ve sesim gittikçe artarak kafamı vurdum kapıya.

" Allah benim belamı versin."

"Allah benim belamı versin!"

Serhat omuzlarımdan tutup " Abi yapma." diye geri çekmeye çalıştı ama ben daha da hızlı kafamı kapıya vuruyordum.

Oğlumun ANNESİ Olur Musun?#Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin