Medya: Seda- Berkay
Hayat bazen zor anlar yaşatır. Dünyanın en acı çeken insanı sanırsınız kendinizi. En mutsuzu, en bahtsızı, en yalnızı. Ama aslı öyle değildir işte. Daha kötüleri de vardır ve siz onları gördükçe bilirsiniz sizin aslında en kötü durumda olmadığınızı. Küçücük bir çocuğun acıyı çekme şiddeti, büyük bir insanınkinden çok daha fazladır. O küçücük yüreklere sığmayacak acılar, yükler bindirilir. Kendilerinden ağır acıları taşımaları istenir. Biz büyükler bile dayanamazken bu onlara büyük bir işkencedir. Ne olursa olsun, basit denilen küçücük bir şey bile çocukların yüreklerine bir yük olarak bırakılmamalı. Onlara yüreklerinde işkence edilmemeli.
Kıvırcık saçlarında elim geziniyordu usulca. Uyuyalı uzun zaman olsa da düşüncelerim onun yanında tutmuştu beni.
Berkay elinde iki tane bardak kupayla kapıda göründü ve fısıltıyla " Kahve yaptım, hadi gel." dedi.Gülümseyerek başımı salladım ve Eren'in alnına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra yerimden kalktım.
İçeri gittikten sonra bardaktaki kahveden bir yudum alıp " Teşekkür ederim." dedim.Gülümseyip " Afiyet olsun." dedikten sonra önündeki kağıtlara döndürdü gözlerini.
Sessizce onu izlerken bir haftanın ne çabuk geçip gittiğini ve ne ara hafta sonunun geldiğini düşünüyordum. Bir hafta önce neler olmuştu, neler atlatmıştık ama hemen normal hayata geri dönmüştük. Umarım her şey güzel gelişir diye temenni ederken Berkay'ın elinin önümde sallandığını farkettim.
" Dalmışsın. "
Kafamı hafifçe sallayıp " Gözüm dalmış bir an." dedim.
" Bir şey düşünmüyordun yani. İyisin değil mi?"
Kafamı olumluca salladım kahvemden bir yudum daha alırken.
"Peki." deyip tekrar kağıtlarla ilgilenmeye başladı.
O sırada ne kadar karizmatik biri olduğunu düşündüm. Kahve gözleri bir kısılıp bir açılıyordu. Gözlerinin altı yorgunluktan morarmıştı. Gür saçları arkaya doğru hafifçe taransa da artık dağılmaya başlamıştı. Kaşları da gözleri gibi hafif şekilde hareket ediyordu düşüncelerinin eşliğinde. Her hareketi ayrı bir havalıydı. Kim böyle bir kocayı ve çocuğu bırakıp gider ki? Bu kadar güzel aile ortamı, seni çok seven insanlar varken neden bunu yapar ki?
Berkay'ın gözleri üzerime doğrulunca gözlerimi kaçırdım. Adam beni yanlış anlayacaktı. Öylece gözümü dikmiş ne bakıyorsam. Tekrar işine dönmesiyle aklıma telefondan haberleri inceleme fikri geldi. Bardağı masanın üzerine koyup " Telefonunu alabilir miyim? Haberlere bakmak istiyorum." dedim.
Başını onaylarcasına sallayıp telefonun kilidini açtı ve bana uzattı.
Elime aldığım telefonun arka planında Eren ve Berkay'ın bir gemide çekindikleri ve oldukça mutlu oldukları fotoğrafı görünce yüzümde istemsizce bir tebessüm oluştu. Bir mutluluk küçücük kareye nasıl sığdırılabilir sorusunun işte cevabı karşımdaydı. Koskoca dünyaya mutluklarını sığdıramayan insanlar varken bu güzel kare insanın içini ısıtıyordu.
Düşüncelerimi dağıttım ve internete girip haberleri incelemeye koyuldum. Cinayetler, hırsızlık olayları, kazalar falan derken amcama ait bir şey göremedim. Gözümden kaçma ihtimaline dayanarak internete amcamın ismini yazdım. İlk çıkan haber benim hakkımda 'Aranıyor!' haberiydi. Daha sonra başarıları, anlaşmaları, gezilerini anlatan haberleri vardı. Amcamın yüzünü görmek bile canımı sıkmıştı. Haberlerden çıkıp sosyal medya hesaplarıma girmek aklıma geldi. Neredeyse kaçtığım o günden beri girmiyordum." Sosyal medya hesaplarıma da girebilir miyim?"
" Tabi, sormana gerek yok."
Gülümseyip Berkay'ın hesabından çıkış yaptım ve kendi hesabıma girdim. Bir sürü bildirim ve mesajlar vardı. Mesajları açtım ve teker teker kim olduklarını 'görüldü' yapmadan göz gezdirdim. Hepsi tanıdık arkadaşlardan oluşuyordu. 'Neredesin?' gibi mesajlardan ibarettiler. Mesajlarda Emre'nin ismini görünce dayanamayıp açtım mesajı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğlumun ANNESİ Olur Musun?#Wattys2019
Ficção GeralNedir çaresizlik? İki şeritli bir yolda ilerlerken aniden önünüzü göremeyecek kadar yoğun, beyaz bir sisin içinde bulmaktır kendini. Geri dönmek isteyip dönememektir. Ağacın tepesinde bir dala tutunduğun anda kırılmasıyla ani bir hareketle bir diğer...