2.Bölüm

544 55 18
                                    

Büyük bir gök gürültüsüyle yerimden sıçradım.Dışarı baktığımda deli gibi yağmur yağıyordu.Oysa uyumadan önce hava gayet güneşliydi.

Garip bir şeyler var gibiydi.Tam o sırada telefonum çaldı.Arayan Selena'ydı.

''Efendim Selena''

''Nerdesin??''

''Evdeyim neden sordun?'' dedim bıkkınlıla.Selena genelde işi olmadığı zaman aramazdı.

Barışmıştık fakat bana çok soğuk davranıyordu.Eskisi gibi değildi işte.''T-shirtüm senin evinde  kalmış onu bana getirir misin diyecektim?Arkadaşlarla bara gidicez.''dedi umursamaz bir ses tonuyla.

''Yine uyuşturucu alıcaksın değil mi?Sana o lanet şeyi kullanmamanı söyledim!!'' dedim bağırarak.

''Bana bağırma ve seni ilgilendirmez Bieber'' dedi ve yüzüme kapattı.Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Biraz dışarda yürümenin iyi olacağını düşünüp yağmurluğumu ve anahtarları alıp dışarı çıktım.

Arabama bindikten sonra hızla sürmeye başladım.Sisli bir hava vardı.Yağmur damlaları hızla cama çarparken silecekleri çalıştırıp yavaşlamaya başladım.

Uçuruma geldiğimde arabayı park edip arabadan indim ve yağmurun yağmasını umursamadan ormandaki patika yolda ilerlemeye başladım.

Büyük ihtimalle yarına hasta olucaktım ve başta annem , Scooter ve Belieberlarım olmak üzere hepsi birden azarlıyacaktı beni ama biraz şirinlik yapsam affederler herhalde.

Patika yolda ilerlerken bir ağacın altında kararma gördüm.Sisten dolayı ne olduğunu anlayamamıştım.

Biraz daha yaklaştığımda bunun bir kız olduğunu fark ettim.Kafasını ağaca yaslamış uyuyordu.Ağaç gerçekten çok büyüktü ve dalları ıslanmasını engelliyordu.

Titrediğini gördüğümde onu uyandırmam gerektiğini anladım...

MADISON

Yanıma biri gelmişti bunu ayak seslerinden anlamıştım.Uyuyor numarası yapıp gitmesini bekledim.Bana dokunduğu sırada hızla yüzüne bir yumruk geçirdim.İnleyerek geri çekildiğinde arka cebimden bıçağı çıkarıp ona doğrulttum.

Yüzünü bana döndüğünde bıçak elimden düştü ve çığlık attım.Bu Justin Bieber'dı.

O sırada bir eli hala burnundayken diğer eliyle ağzımı kapattı ve "Hey! Sana tecavüz ediyorum sanıcaklar" dedi.Belki sert bir kız gibi görübebilirim ama bu büyük bir belieber olduğum gerçeğini değiştirmez ve az önce resmen idolümün burnunu kırıyordum.

Yanına iyice yaklaşıp burnundaki elini çektim.Çok fena kanıyordu."B-ben özür dilerim" dedim mahçup bir şekilde."Neyse boş ver.Şu an düşünmem gereken arabama tekrar nasıl gideceğim."dedi bıkkınlıkla.

Sis çok yoğundu çünkü az önce konsey burdaydı.Bu olay biraz karışık.Daha sonra anlatırım.

"Araban nerde ki?" diye sordum merakla."Uçurumun kenarında" dedi.Bu orman benim evim. Yani her yerini ezbere biliyorum.

Ben normal bir insan değilim. Lanetliyim.Ve az önce konsey diye bahsettiğim şey beni lanetleyenler.Lanet ne bilmiyorum çünkü anlatmıyorlar.Bir ailem yok bu yüzden tek başıma ormanın içindeki evimde yaşıyorum.

Ben önden giderken o da beni takip ediyordu.En sonunda uçuruma geldiğimizde arabasının yanına gitti.

Geri döndüğüm sırada "Hey !Bekle" dedi ve yanıma geldi. "İyi bir tanışma değildi.Başa alalım. Ben Justin" dedi elini uzatarak ben de elimi uzatıp "Madison" dedim gülümseyerek.

"Peki. Tanıştığıma sevindim , sonra görüşürüz" dedi ve arabasına bindi. Daha sonra arabadan garip sesler çıkmaya başladığında arabadan inip "Lanet şey" diye fısıldadı.

Bir yandan kıkırdarken "Yardıma ihtiyacın var gibi" dedim.

Sonra ciddi bir sesle "Hava karardı , burda telefon da çekmez yarına kadar benimle kalabilirsin sabah da yamaca gideriz orda telefon çeker" dedim.

"Bu bir teklif mi?" dedi şakayla.Kaşlarımı kaldırıp "Gelmek zorunda değilsin. Soğuk donarak ölürsün zaten soğuktan ölmesen bir zehirli örümcek seni ısırır ve o şekilde ölürsün " dedim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

Örümceklerden korktuğunu biliyorum bu yüzden söyledim yoksa burda zehirli örümcek pek olmaz.

Arkamdaki ayak seslerinden geldiğini anlayabiliyordum.Adımlarını hızlandırıp yanıma geldi.

Yağmur hala yağıyordu fakat az öncekinin aksine daha sakindi.En son evin önüne geldiğimde anahtarı paspasının altından alıp kapıyı açtım.

İçeri girdiğimizde sıcak hava yüzümüze çarptı.Şömine yanıyordu.Evim tek katlıydı bu yüzden şöminenin ateşi evi ısıtmaya yetiyordu.

Loş bir ışık vardı. Dışardan gören bizi başbaşa oturan sevgililer sanabilirlerdi.

Ama onun Selena'sı vardı (!) Belki iyi biridir onu tanımıyorum sonuçta ama nedense ondan hoşlanmıyordum.Justin etrafı incelerken şakayla "Senin evin kadar büyük değil ha?" dedim.

Bana dönüp "Ben hep saray gibi evlerde yaşamadım.Çocukluğum böyle evlerde geçti ki bence çok sevimli bir evin var." dedi. Gülüseyip "Aç mısın?" dedim. Umarım aç değildir çünkü evde hiçbir şey yok.

Kibarlık olsun diye sordum. Kafasını olumsuz yönde sallayarak "Hayır , teşekkürler" dedi. O sırada duvardaki küçüklük fotoğrafımı gördü. Sonra geri çekilip başını tutmaya başladı.

Ne olduğunu anlamadan birden yere yığılmasıyla çığlık attım...

Kaç gündür yazıyorum yazıyorum sonra yok böyle yazarsam sıkılırlar diyip siliyorum ve başka bir şey yazıyorum. O yüzden gecikti.

Lanetli MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin