İlk önce şaşkın bir yüz ifadesi sonra daha duyarsız bir hale dönüştü. Umutsuz bakışlar görüyorum. Ama ne diyeceğini bilmiyorum. O güleç yüzlü kız değil mi ? Artık gülmüyor. Gözleri ise ıslak acaba biraz önce yağmaya başlayan yağmurdan mı? Yoksa içinde hüzünlü bir ıslaklık mı gözlerine vurmuş? Bilemiyorum sadece bekliyorum. Ne diyecek ?
"Sen..." dedi. Gerisi gelmedi.
Dilini çözmek için ve devam etsin diye:
"Evet , ben..."
Bir kaç saniye duraksamadan sonra gözlerinin bebeğine yoğunlaşıp:
"Senin için geldim." dedim.
Şöyle bir düşündü.:
"Demek benim için geldin öyle mi?"
"Evet sadece senin için,"
Gizemli bakışları tek tek ağzından çıkan gelimeler ama anlıyordum ki... içinde bir fırtına vardı. Ve volkan gibi patlayacaktı. Sanki ateş topu içinde büyüyordu."
"Gelmekte çok geç kaldın"
Neden böyle bir sözü sarf etti.:
" Neden? ,seni hala seviyorum."
Derin bir iç çekti.:
"Hala mı?"
"Evet hala"
"Seviyorsan, hakkını verdin mi?"
"Hep sevdim, hiç vazgeçmedim senden,"
Alaycı bir gülümseme yüzünde gözümün içine ok gibi bir bakış fırlattı.:
"Emin misin?"
Neden böyle konuşuyordu. Kendimi eksikli gibi hissettim. Sanki suçluydum.
" Seni sevmekten hiç vazgeçmedim."
Alaycı yüzü öfke ile bazen gözlerinin irileşmesi ile şekil değiştiriyordu.:
"Mesela... Ne yaptın? Beni uğurlamaya geldin mi? Yatay geçiş ne oldu? Hani gelecektin?"
benim bu düşüncelerinden hiç birinden haberim yoktu. İçimden öz eleştiri yapmaya başladım. Bunları düşünmek aklıma gelmedi.: Hareketsiz kaldım. Başımı önüme eğdim. Pişmanlık bütün bedenimi her hücresine kadar sarmaya başladı. Yoksa ben bu aşkın hakkını vermedim mi?
O savcı ben ise sanık gibiydim. Hüküm ise biraz sonra kalemi kırmasıyla idam kararıyla verilecek görünüyordu.
Derin bir nefes aldı. Artık içini dökmekten zevk alıyordu. Ve beni yargılamaya devam etti.:
"Gelip yanıma çıkma teklifinde bulundun. Ben sana öneride bulundum. Ne dedim? bir adres verdim. Evet geldin... Ya sonrası... Kulağına eğilip sana ne dedim.?" Biliyor musun?"
Savunma psikolojisiyle konuşmaya başladım.: "Orası çok gürültülüydü. Duyamadım ama ayıp olmasın diye anlamış gibi başımı salladım. Sonra ne dediğini çok merak ettim ama iş işten geçmişti."
O anı unutmadığımı anlayınca, beni bitiren itirafını yaptı.:
"Çıkma teklifini kabul ediyorum, demiştim. Ya sen ne yaptın? Sadece boş boş baktın."
Keşkelerin en acısını şimdi yaşıyordum. Ben ne yapmıştım? Oysa bu sözü duymak için ömrümü verirdim. Artık donup kalmıştım. Anlamamak insanı bu kadar perişan edebilir miydi?
Benim o halimi görünce sanki intikam almanın zevkini yaşıyordu. Devam etti yaralamaya...:
"Sen kendi aklında bu aşkı yaşamışsın ama onun için hiç bir şey yapmadın. Hayal dünyanda yaşamak istediğin kadar yaşadın , istediğin zaman ara verdin. Özleyince ortaya çıktın, işin olduğunda görünmedin. Kendine göre bir aşk yaşadın ama bana yararı yok bunların..."
Artık sadece dinliyordum. Sanki ayıldım. Meğer ben aşkıma sahip çıkmamışım. O konuşuyor. Ben dinliyordum. Hata yaptığımı söylüyordu. Ve kendim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gerçek bir aşk
RomanceGerçek bir aşk hikayesidir. Olaylar yerler isimler değiştirilmemiştir. 1986 yılı hatıra defterinden alındığı için hikaye kahramanı 24 yaşındadır. Olaylar ve duygular yazarın o anki canlı duygularıdır. Romantik bir tarzda yazılmıştır. Sevgili ara...