Acaba, peşinde olanları atlatmak için mi? Yurt dışına gittiği söyleniyordu. En doğru yanıtı öğrendim. Gerçekten Amerika'ya gitmişti. Habersiz, bir adres bırakmadan ve yine bilmecelerle dolu bir ayrılık başlamıştı.
Pes etmeyecektim. O bana çabuk mücadeleyi bıraktığım için kızmıştı. Bu kez ablasını telefonla aradım.
Ahizede: "Alo" sesi duyuldu. Onun sesine ne kadar çok benziyordu. Kalbim heyecanla atmaya başladı.:
"Ben Hakan şey... babanız nasıl oldu. "dedim.
Ablası sevinçli bir ses ile: "Çok şükür iyi " dedi. Şimdi sıra en kritik istekte idi.
"Çok sevindim. Geçmiş olsun. Şey... Neşe ile görüşebilir miyim?"
"Ne yazık ki görüşemezsiniz. Çünkü o yurt dışına gitti."
"Rica etsem, ona ulaşabileceğim bir adres yada telefon verebilir misiniz?"
Bir kaç saniye sessizlik oldu. Son umudumdu bu ve ...
"Arkadaşlarına daha sonra kendisi ulaşacakmış, merak etmesinler iyiyim diye herkese selam gönderiyor." dedi. Çok ilginç sanki konuşması o orada yanında var gibiydi.
Yarım kalan bir sevinç, içimde acı yoğunlaştı. Gözlerimde nem arttı. Boğazım düğümlendi. Sadece bir tek kelime zor ağzımdan çıkabildi.:
"Selamımı söyleyin...,"
"Ahize kapandı. Hemen karşıdaki parkta bir banka oturdum. Kim bilir kaç saat orada kaldım. Hiç bir şey yapamıyordum. Yağmur yağmaya başladı. Gittikçe hızlandı ama sanki onunla bedenimi temizlemek istiyordum. Şimşek çakmaya başladı. Birden aklıma Tunç geldi.
Elimdeki tek jetonla onu aradım.:
"Neredesin sen! " diye çıkıştı bana ve hızla anlatmaya başladı.:
"Onu garajda buldum. " deyince içime güneş gibi ışık geldi. Ve devam etti.:
"Ailesi onu yurt dışına göndermeye karar vermiş, izini kaybettirmek istiyor. Yanında eniştesi vardı."
Şimdi ise en zor soru.:
"Bana bir mesajı var mı?"
"Yanında eniştesi vardı. Rahat konuşamadık. ama... "
biraz kekeledi. Ve devam etti konuşmasına.:
"Haber beklesin" dedi.
"O kadar mı?"
"Evet ve otobüse binip İzmir'e yola çıktılar." diye devam etti.
Artık İzmir'de olduğunu düşündüm. Birden İstanbul onsuz bana soğuk gelmeye başladı. Yollar daha ıssız ve her şey daha manasızdı. Çünkü o burada yoktu. Gitmek zamanı gelmişti.
Ve anladığım kadarıyla daha buradaydı. En kısa zamanda İzmir'de olmalıydım. Topkapı garajından ilk otobüse bindim. Yol boyunca hep aklımdaydı. Hiç olmazsa, gitmeden onu göreyim istiyordum. Varır varmaz , mahallesine gittim. Evde ışık yoktu. Zira apartmanın birinci katında oturuyorlardı. Bir banka oturup hep gözetledim. Onu görmek zorundaydım. Böyle birden kaybolup gidemezdi. Aşkımız için beni avutacak bir umut vermeliydi. Bunu hak ediyordum. Aşkımız sahipsiz kalmayacaktı. Sonuna kadar savaşacaktım. Onu çok sevdiğimi ve asla ondan vazgeçmeyeceğimi bilmeliydi. Bir daha ayrılık düşüncesi beni çıldırtıyordu.
Birden bir ses ile irkildim.:
"İyi geceler."
Dönüp baktığımda karşımda yaşıtım bir genç vardı. Onu yazın hep gittiğimiz kafeteryadan tanıyordum. Erkek arkadaşıydı.:
"Merhaba!" dedim. Yanıma oturdu. Biraz sohbet ettik. Ama konuyu Neşe'ye getirdim.:
"Onu en son ne zaman gördün?" dedim.
Yanıt vermedi. Elini arka cebine götürdü. Ve cüzdanından bir zarf çıkardı.:
"Bu senin," dedi. Göz göze geldim ve bakışlarındaki gizemi gördüm. Başka hiç bir şey söylemedi. Hemen yanında hızla açtım. Onun yazısını tanıdım.:
Okuduklarım, zor bir döneme girdiğimizi anlatıyordu.
'Bizi rahat bırakmıyorlar. Şimdilik her şeyi erteleyelim. Yurt dışına gidiyorum. Lütfen beni hiç arama, ortalık bir yatışsın. Okulunu bitir. Askerliğini yap, beklemek zorunda değilsin. Zaman her şeyi çözecek. Elveda...'
Mektubu bir daha okudum. Sonra bir daha ve bu hep nakarat gibi devam etti.
Yanımdaki genç.: "İyi geceler" deyip yanımdan ayrıldı. Ben ve mektup sadece ikimiz kaldık.
Yüreğimde bir hançer vardı. Bu dayanılmaz bir acıydı. Belirsiz bir aşkın kollarında çaresiz kalmıştım. Önümüzde çok engeller vardı. Ve aşk için yine onun tarafından sınanmaya başladım.
Çıldırmış gibiydim. Apartmanlarına baktım. Sanki bir ışık yanar gibi olmuştu. Evet artık dayanamıyordum. Kapılarına gidip zili çalacaktım. Ses çıkmaz ise pencerelerine vuracaktım.
Hayır ben bunu kabul etmiyorum. Beni bırakıp gidemezdi. Koşmaya başladım.Yere düştüm yeniden kalktım. Zillerine basmaya başladım. Yan tarafta odanın ışıkları yandı. Karanlıkta birinci katın penceresi açıldı. Biri kapıya doğru bakıyordu. Seçemedim ..., kim olursa olsun ona seslenmeye karar verdim.
"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gerçek bir aşk
RomanceGerçek bir aşk hikayesidir. Olaylar yerler isimler değiştirilmemiştir. 1986 yılı hatıra defterinden alındığı için hikaye kahramanı 24 yaşındadır. Olaylar ve duygular yazarın o anki canlı duygularıdır. Romantik bir tarzda yazılmıştır. Sevgili ara...