Bölüm 26

467 26 4
                                    

Geceden kalma yorgunluktan öğleye doğru uyanmıştım.

Annem muhteşem pazar kahvaltısını hazırlamıştı.

Babam, annem ve kızlarla hoş sohbetler eşliğinde kahvaltımızı yapıyorduk.

Tazelenen her çay bardağında aklıma bir an Meriç geliyordu.
Düşünmemeye çalışmak bile düşünmeme neden oluyordu...
Bu duruma sinir olsamda masadaki muhabbete odaklanmaya çalışıyordum.

Meriç'in aldığı kaktüs çiçeği kahvaltımızın da ana konusu olmuştu.

Babam masada dönen muhabbete çok fazla tahammül edemeyip hızla kahvaltısını yapıp kalkmıştı.
Babam masadan kalktıktan bir kaç dakika sonra zil çalmıştı.

Annem oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru giderken
"Allah Allah kim geldi ki?"
diye söylenmişti.

Mutfağa geri dönen anneme
"Kim gelmiş?"
diye sormamla peşinden gelen Meriç'i görmem bir olmuştu.

Kızlar şaşkınlıkla Meriç'e bakıyordu.

Ne işi var burada diye düşünüyordum..

Annem hemen boş sandalyeyi gösterip
"Gel oğlum otur hemen"
diye söyledikten sonra bana doğru bakıp
"Kalk kızım Meriç'e çay doldur"
demişti.

Meriç hemen babamı sormuştu.

Annem babamın salonda olduğunu söyledikten sonra Meriç babama selam vermek için salona gitmişti.

Meriç mutfaktan çıkar çıkmaz annem yanıma gelip kolumu dürterek
"İnsan bir hoş geldin der"
dedikten sonra 
"Kalk temiz çatal falan koy"
diye devam etmişti.

Oflayarak kalkmıştım masadan.

Böyle durumlara alışmam gerekiyordu sanırım..

Bundan sonra müstakbel sözlüme hizmet etmek hayati görevlerimden biri olacaktı...

Karşımdaki sevdiğim bir adam olsa zoruma gitmeyecekti ama nefret ettiğim birine hizmet etmek o kadar kötü hissettiriyordu ki..

Mutfağa tekrar gelen Meriç kız arkadaşlarıma selam verip annemin gösterdiği sandalyeye oturmuştu.

"Benim için hiçbir şey hazırlanmanıza gerek yok. Ben kahvaltı yaptım. Sadece bir çay içebilirim" demişti Meriç.

Elimdeki çay bardağını Meriç'in önüne koyup yerime oturmuştum.

Annemde oturduktan sonra bana doğru bakıp
"Geleceğini bilmiyorduk."
dedikten sonra bakışlarını Meriç'e çevirip
"Bilseydik senide beklerdik" demişti.

Meriç hemen
"Telaş vermek istemediğin için Mihrimah'a da söylemedim."
dedikten sonra çayından bir yudum alıp devam etmişti.

"Kızları almak için geldim. Bu yorgunlukla otobüsle uğraşmasınlar istedim"
demişti.

Ne kadar da ince düşünceli bir sözlüm vardı.
Gerçekten hayretler içerisindeydim..

Acaba şu an karşımda oturan çocuğun annemi etkilemek dışında bir amacı var mıydı?

Zehra Meriç'e bakıp
"Sen Can'ı nereden tanıyorsun?"
diye sormuştu.

Merakla bende Meriç'in cevabını bekliyordum.

Meriç tebessüm ederek
"Teyzemin oğlu" demişti.

Geceye Bir ÇAY (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin