Sessizce kalktığım kahvaltı masasından arabaya geçmiştim.
Büyük bir marketin önünde arayı park eden Meriç,
"Evimizin ilk alışverişini yapalım"
demişti.Markete girdiğimizde Meriç hemen market arabalarından bir tane alıp yanıma gelmişti.
Gülümseyen gözlerle bana bakarken
"Market arabası ve ben emrinize amadeyiz"
demişti.Market arabasını tutmaya çalışıp
"Arabayı bana ver. Ne almak istiyorsan al"
dediğimde Meriç kaşlarını kaldırıp
"Bu görev bana ait, ben alışverişten anlamam"
dedikten sonra market arabasını sebze reyonuna doğru sürerken
"Hiçbir şeyimiz yok. Her şeyden biraz alsak mı?" diye eklemiştim.Bir yanım Mihrimah bu saçmalığa son ver dışarı çık, ne alırsa alsın diye düşünürken, diğer yanım kahvaltıda söylediklerini düşünüyordu..
Kahvaltıda bir söz vermiştim.
Meriç'in benden bıkması için elimden geleni yapacağıma dair..Bunları düşünerek Meriç'in peşinden gidip reyondaki bütün sebzelerden fazla fazla poşetlemiştim.
Meriç şaşkınlıkla bana bakarken,
"Bunlar biraz fazla değil mi?"
diye sormuştu.Hiç umursamadan her şeyden almaya devam ediyordum.
Peşimden gelen Meriç
"Mihrimah biraz abartıyorsun sanki?"
diye tekrardan söylediğinde her markadan bir şampuanı market arabasına atmak ile meşguldüm.Meriç daha fazla tahammül edememişti.
Market arabasını bırakıp elimde tuttuğum diş macununu çekip almıştı.
"Mihrimah iyi misin?"
Meriç'in gözlerine bakıp,
"İyiyim ne oldu ki"
demiştim umursamaz bir tavırla.Meriç market arabasına attığım şeylere şaşkınlıkla bakarken
"Ülkedeki fakir insanlara mı market yapıyoruz? Herşeyden çok fazla almıyor musun sence?"
diye sormuştu.Arkamı dönüp reyondan bir diş macunu daha alırken
"Babanın parası bitecek diye mi üzüldün"
diye mırıldanmıştım.Meriç kolumdan tutup beni kendine doğru çevirdikten sonra gözlerimin içine bakıp
"Ne dedin sen az önce bir daha söyle"
diye sert bir çıkışta bulunmuştu.Sımsıkı tuttuğu kolum canımı yakıyordu ama ondan korktuğumu sanmasın diye gözlerimi kaçırmadan
"Niye zoruna gidiyor ki! Babanın parası ile yaşamıyor musun?"
demiştim.Meriç kolumu bırakıp market arabasındaki aldığım fazla diş macunlarını seçerken
"Yanlış anlamışsın küçük hanım. Kendi hayatımı, kendim kazanıyorum."
diye söylenmişti.Reyonlara diş macunlarını geri koyarken sert bir üslupla
"İhtiyacımız olanını al. Fazlasını karşılayabilecek bütçem yok"
demişti.Şaşkınlıkla Meriç'e bakmıştım.
Artistlik taslıyordu aklı sıra ama bende bunlara inanacak göz yoktu.
"Tabi tabi hayali bir işten gerçek para kazanılıyor mu? Öyle bir iş varsa bana da ayarlar mısın?"
demiştim dalga geçercesine.Meriç suratında gayet ciddi bir ifade ile
"Ne istiyorsan onu düşün"
dedikten sonra başka bir şey söylemeden arabadaki fazlalıkları boşaltıp götürüp yerlerine koymuştu.Meriç'ten böyle bir hareket beklememiştim.
Biraz söylenir gıcık olur diye düşünmüştüm sadece..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceye Bir ÇAY (Tamamlandı)
RomanceAnsızın hayatıma giren bir adamın "Bir çay" sorusu ile başlamıştı her şey.. Sıradan bir kelime bile söylendiği yere ve zamana göre çok tehlikeli olabiliyormuş.. O zaman anlamıştım. Bedenimi korkudan zangır zangır titreten bu adamın ne işi vardı ka...