Dudaklarımın arasından pervasızca dökülen kelimelerin çekimserliği ile başımı yerden kaldıramıyordum.
Tepki ver Meriç!
Bir şey söyle ya da bir şey yap...Hiç kıpırdamadan sessizce duran Meriç'in ayak uçlarına bakabilmiştim sadece.
Cesaretim yoktu yüzüne bakmaya ve onun bu tepkisiz hali karşısında yerin dibine girmek istemiştim.
Keşke hiç söylemeseydim diye düşünerek yüzüne hiç bakmadan çıkmıştım mutfaktan.
Doğruca yatak odasına gitmiştim.
Sinirle oturduğum yatağın üzerinden kapattığım kapıya bakıyordum.Peşimden gelmemişti.
Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk!
Zar zor söylediğim anlamlı bir kelimeye verdiği tepki bu muydu?
Hiçbir şey yapmamak!
Yapmaması gereken her şeyi yapmış olmasına rağmen şimdi neden bu kadar sessizdi.
Allah'ım kafayı yemek üzereyim bu kapı neden açılmıyor, Meriç neden içeri gelip bana iyi ya da kötü bir şeyler söylemiyordu.
Gelmemişti.
Odaya girdiğim iki saat olmuştu neredeyse ama o kapıyı açıp içeriye girmemişti.
Sensizlikten korkuyorum diyen bir kızı sensiz bırakmıştı.
Söylediğim şey ağır gelmişti sanırım...
Ve sanırım beni artık sevmiyordu..
Kapalı bu kapıdan ne anlamalıydım.
Aklıma gelen tek mantıklı açıklama vardı: mutfakta düşüp bayılma ihtimali.
Peşimden gelmemesini ancak mutfakta düşüp bayıldıysa anlayabilirdim.
Aksi takdirde duygularıma çok ağır bir hakeretti tepkisizliği ve kolay kolay affedebileceğimi sanmıyordum.
Uyandığımda gün ağırmıştı.
Sessizce telefonumu elime alıp saate bakmıştım.
Daha işe gitmeme vardı.Kapalı olan kapıya bakıp kara kara düşünmüştüm.
Şimdi bu odadan dışarı nasıl çıkacaktım...
Çıktım diyelim bir daha Meriç'in yüzüne nasıl bakacaktım...Nasıl söyledim ya...
Dilim kopsaydı da söylemeseydim..
Hep o Hayal denen kız yüzünden..
Gizlediğim duygularımın en büyük tetikleyicisi olmuştu.Ve bir an hissettiğim, benden başka bir kızı sever korkusu bana saçma sapan şeyler söyletmişti.
İsmi Hayal olsada hayatımın kabusu olmuştu resmen...
Çıkmam gerek!
Sonuna kadar bu odada kalamam..
Bir cesaret sessizce odanın kapısını açmıştım.
Etrafı kolaçan ederek parmak ucunda yürürken mutfağa kadar gelmiştim.
Meriç mutfakta yoktu.
Bayılma ihtimali de artık yoktu.
Oturma odasına geçip bakmıştım orada da yoktu.
Bayılma ihtimalinden bir kırıntı bile kalmamıştı.
Eee..
Bu çocuk nerede..Çalışma odası..
Sessizce koridorun sonuna gittiğimde çalışma odasının kapalı olan kapısını görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceye Bir ÇAY (Tamamlandı)
Roman d'amourAnsızın hayatıma giren bir adamın "Bir çay" sorusu ile başlamıştı her şey.. Sıradan bir kelime bile söylendiği yere ve zamana göre çok tehlikeli olabiliyormuş.. O zaman anlamıştım. Bedenimi korkudan zangır zangır titreten bu adamın ne işi vardı ka...