|06| Jungkook buraya gel, bebeğimiz iyi değil!

6.3K 508 134
                                    


Bazı sabahlar vardır hani, daha uyanmadan o günün güzel geçeceğini hissedersiniz. Şu anda öyle güzel hissediyordum ki, uykulu gözlerimi hiç açmadan tüm günümü bu şekilde geçirebilirdim. Taehyung'un yüzüme kondurduğu öpücükler, uyanmam için fısıldadığı sözcükler, uyanmaktan çok sarhoş ediyordu bedenimi. "Gün aydı, uyan artık." demişti, dudakları kulağımın yanında , nefesi nefesimdeydi. Üzerimde ki ağırlığını hissedince, gözlerimi açmadan belini kavradım ve iyice göğsüme çektim. Başını boynuma yasladı, minik kıkırtıları kulağıma ulaşırken. Bedeninden burnuma yayılan koku, hiç kalkmak istenmeyecek kadar güzeldi. Çilek bahçeleri gibi bir kokusu vardı eşimin , içinde saflığı, masumiyeti barındıran. Kendine hasdı kokusu, parfüm sıkmazdı. Öyle güzel kokuyordu ki şu teni, nefes almak istediğimde burnumu boynuna koyasım gelirdi.

"Taehyung." dedim, sesim yeni uyandığım için hırıltılı çıkıyordu. "Nasıl bu kadar güzel kokuyorsun?" Kalbimin üstünde ki kalbinin hızlandığını farkettim, heyecanlanmıştı. "Jungkook." dedi söylediğim ismine karşılık. "Sen nasıl bu kadar güzel seviyorsun?" Ben güzel sevmiyordum ki, Taehyung'u sevdiğim için güzel oluyordu. Hiç bilmediğim tonlarca güzel sözler, sadece gözlerine baktığımda bile zihnimde yer ediniyordu. Kalbim ilk kez birinin avuçları arasındaydı, ve ben bundan ilk kez böylesine mutluydum.

"Seni seviyorum." dedim, elimin tekini saçlarına koyarken. "Seni seviyorum ve bu sevgimi güzel yapıyor." Başını boynumdan çekti, gözlerimi açıp ona baktığımda güzel gülümsemesi yüzünde belirgin, dudak kenarlarında ki ufak gamzeleri yerini almıştı. Bir iki saniye yüzüme baktıktan sonra dudaklarını , burnumun ucuna koymuştu. Nefesi dudaklarıma vuruyordu, onun dudakları burnumun ucunda, benim nefesim onun dudaklarındaydı. Belinde ki ellerimi gevşektirken , çektiği dudakları yüzünden sızlanacak durumdaydım. "Hayatım olmuşsun." Yüzüne bakarken, ağzımdan çıkan kelimelerin farkında bile değildim. Dedim ya sadece ona baksam bile zihnimde en güzel cümleler yerini alıyordu.

"Nefesin nefesim olmuş Taehyung, sen dünyam olmuşsun." Gözlerime öyle bir baktı ki, gözlerinde ki o parlaklığı gördüm. Öyle bir baktı ki, benim için atan kalbini hissettim. Bakışlarına ömrümü verdim de, eksik hissetmedim.

Bedenini hafifçe yana kaydırmış, kollarım arasına girmişti. Dudaklarımı alnına bastırıp geri çekerken, komidinin üstünde ki telefon çalmaya başlamış, tüm anı bozmuştu. Sinirle huysuzlanırken, Taehyung yüzüme bakarak gülmüş ve telefona ulaşmıştı. "Efendim." Karşıda ki kişi her kimse uzunca susmamıştı. Ki bu durum aklıma sadece tek bir kişiyi getiriyordu.

Jimin hyung.

Taehyung telefonu kulağından çekip, yatağın ortasına bıraktığında, tam ne yaptığını soracakken, çok özlediğim(!) hyungumun sesini duydum. "Jungkook ses versene mal." Gozlerimi devirip telefona iyice yaklaştım. Madem ses vermemi istiyordu vermeliydim değil mi?
Bir anda bıraktığım yüksek çığlığım odayı doldururken, Jimin hyung bir süre susmuş, Taehyung kapadığı kulaklarını açmıştı. Hiçbir ses yoktu, büyük ihtimalle bağırmam yüzünden bayılmış falan olmalıydı. Yani ben attım diye demiyorum ama çığlığım felaket iyiydi. Hala bir ses duymadığımda kendimi yatağa tekrar atacakken, telefonu bir anda Yoongi hyung almış ve beni harika(!) bir şekilde selamlamıştı. "O bağıran sokuk Jungkook dimi?" Taehyung yanımda kahkaha atarken, şu anlık ne kadar güzel göründüğünü düşünmeyi sonraya erteleyip, telefona döndüm. "Sana da merhaba hyung"

"Ya sen nesin?" demişti oldukça sinirli gelen sesiyle. "Hayır nesin sen amına koyayım? Oradayken bile pislik yapıyorsun." Telefonu kendinden biraz uzaklaştırıp homurdanmaya devam ettiğinde güldüm. Buraya geleli bir kaç gün oluyordu ama ne yalan söyleyeyim özlemiştim. Ailem gibiydi ikisi de ve ben güne Yoongi hyungun şahane iltifatlarını duymadan başlayamıyordum. "Hyung." dedim gülüşümün arasından. "Sizi özledik."

Sadece bir saniye sonra arkadan Jimin hyungun yaaa diye tiz sesini, Yoongi hyungun da ona karşı iç çekişini duymuştuk. "Sizsiz olmuyor buralar." Taehyung yanımda her an ağlayacak gibi duruyordu, hormonlar yüzünden kendini kontrol edemediğini biliyordum. "Jungkook'u dövmeden rahat edemiyorum ya." Yoongi hyung yine her zamanki gibi içinde ki yoğun sevgiyi bize göstermiş, ortamı tekrar neşelendirmişti.
Taehyung da gülüyordu ama yine de onları özlediğinin farkındaydım. Jimin hyungla çok yakınlardı, her saniyeleri beraber geçmişti ve şımdı birbirlerinden en uzak kaldıkları andı. Ona bakarken "Hyung" dedim tekrar. "Buraya gelsenize."

**

"Taehyung koşturup durma!" Arkasından sinirle bağırmama rağmen hala yavaşlamamış ordan oraya doğru koşan eşime bakıyordum. Yoongi hyunglara buraya gelmelerini söylediğimde, hemen yola çıkmışlardı. Ki bunu duyan Taehyung o dakikadan itibaren yerinde oturmamış, her şeyi yapmaya çalışıyordu. "Taehyung!" dedim tekrar ve yanımdan geçerken hızla kolunu yakalayıp durdurdum. "Yavaş ol biraz, hamilesin sen!" Elinde tuttuğu hediyelere kısa bir göz atarken çoktan ellerimden kurtulmuş, giderken "Bir şey olmaz Jungkook" diye söyleniyordu.

Dikkatli olmalıydı, karnında başka bir can vardı ve artık çok daha dikkatli olmalıydı. Taehyung hep hiperaktif biri olmuştu, onunla sevgili olduğumuz ilk zamanlar yaptığı hiçbir şeye ayak uyduramaz, hızına yetişemezdim. Evlenince belki biraz sakinler demiştim ama gelin görün ki hamile bile olmasına rağmen karşımda hala benim hızlı sevgilim vardı. "Sadece dikkat et tamam mı?" diye söylendim arkasından. Ama beni duyduğundan bile emin değildim. Peşinden gidip onu kontrol edeceğim sırada telefonum titremiş ve oraya gitmiştim. Gelen mesaji açtığımda Yoongi hyung geldiklerini belirten bir mesaj atmış otelin önünde beklememi söylemişti. Telefonu cebime koyup, ceketimi eline aldım. Odanın herhangi bir yerinde olan eşime çıktığımı haber verdim ve odadan ayrıldım. Kapıdan çıkınca içimi anlamsız bir huzursuzluk kaplamıştı. Göğsüm daralıyor, sanki her an hiç istemediğim şeyler olacak gibi hissediyordum. Tüm bu düşüncelerimi göz ardı etmeye çalışarak otelin dışına çıktım.

Yarım saatlik bir beklemeden sonra karşıdan gelen hyunglarıma bakmış, bana doğru koşarak gelen Jimin hyungu görmüştüm. Onlara doğru ilerlediğim sırada telefonum yüksek sesle çalmış, içimi kaplayan o huzursuzluk yeniden gelmişti. Elime aldığımda ekranda gözüken isim bile göğsümü sıkıştırmaya yetmiş, hızlıca açmıştım.

"Taehyung!" dedim, sesim benden bağımsız oldukça yüksek çıkıyordu. Belli belirsiz gelen sesler kulağımı doldururken, nefesim kesiliyordu. Nefesimin sesini duymuyordum, ömrüm gidiyordu. "Jungkook." demişti ama öyle güçsüz geldi ki sesi kulağıma, anlamama yetmişti.

"Buraya gel." dedi, nefes nefese. "Jungkook bebeğimiz iyi değil buraya gel!"






1k olma şerefine yeni bölümmm, artık sizde yorum yaparsınız dimi gsjabjaj

Vizelerim henüz bitmedi, yarın çok zor bir sınavım var ve galiba sınav bana girecek arkadaşlar qjbajabbabsb

Neyse ben gidip azıcık daha beynimi katledeyim, umarım beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum♡♡♡




mellifluous/taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin