[16] Öyle çok konuşuyorsun ki, bana öpmekten başka çare bırakmıyorsun.

4.6K 332 313
                                    

Yorum görmek istiyorum, beni üzmezsiniz değil mi?

Sizi seviyorum, iyi okumalar♡

----------------------------------------------

"Jungkook indir beni, bak belin ağrıyacak sonra." Kucağımda debelenen, aynı zamanda kahkahalar atan Taehyung'a baktıkça kır çiçekleri doluyordu içime. Sonunda buradaydı, başından beri olması gereken yerde, yanımda. "Kuş kadarsın Taehyung bir şey olmaz." dedim yatak odamızın kapısını açıp içeriye girerken. Dizimi yatağa koyup, yavaşça bıraktım örtünün üstüne. Kollarını gevşetip, elini enseme yerleştirdiğinde, ağırlığımı tam vermeden üstüne uzandım. Saçlarımı usulca okşarken; "Evimizi çok özlemişim." dedi. Parmağımı yanağında gezdirdim, burnumu boynuna götürüp günlerdir uzak kaldığım nefesimi çektim derince. "Ben de evimi özlemişim." dedim iyice soluyarak. Elinin tekini de sırtıma koydu, kulağımın hemen arkasına naif bir öpücük bıraktı ve ben kelimenin tam anlamıyla titredim.

Bacaklarını biraz daha açarak, bana girmem için yer bıraktı. Karnına dikkat ederek üstüne eğildim ve dudaklarımı dudaklarına örttüm. Çarşaftaki diğer elimi de karnına koyarak, parmaklarımı gezdirdim. Yavaş fakat çokça özlemle öptüm onu, ayrı kaldığımız günlere inat yeniden ezberledim tadını. Geri çekilip nefes nefese dudaklarını yaladığında, gülüp alnımı alnına yasladım. "Seni seviyorum." dedi fısıldayarak, gözlerinin tam içine bakarken; "Seni seviyorum." dedim. "Seni seviyorum, seni seviyorum." diye durmadan devam ettim. Gözlerinde tekrar o eski pırıltılar yer edindiğinde; "Taehyung." dedim. Efendim der gibi baktığında dudaklarımı burnunun ucuna bastırmadan hemen önce; "Sana aşığım." diye fısıldadım.

Kahkahaları nefesime karışırken, sayısız kez öptüm burnunu. Huylandığı bir diğer yeri burasıydı fakat ben öpünce sadece gülerdi. Sonunda durduğumda, derin bir nefes alarak; "Duşa girmem gerek." diye mırıldandı. Kafamı sallayarak üstünden kalktım ve elini tutarak oturur pozisyona getirdim. Onun dolabı yerine kendi dolabımı açınca; "Kiyafetlerim temizdi." diyerek valizini önüne çekti. Elini tutup valizi geri ittim ve önünde eğildim. "Seni.." dedim iki elini de avuçlarımda toplayarak. "Seni benim kıyafetlerimle görmeyi özledim." dediğimde gülümseyerek saçlarımı öptü ve benden önce uzanıp bir tişört kaptı. "O halde bunu giyeyim." diyerek göz kırptığında, kulağına yaklaşıp; "Altına bir şey giymemen şartıyla." diye fısıldadım. Gözlerini kocaman açıp beni geriye ittiğinde, surat ifadesine kahkaha attım. "Ben gidiyorum." diyerek yataktan zar zor kalktığı gibi banyoya koştu. Utanmasını bile öyle çok özlemiştim ki, gülüşüm zamanla tebessüme döndüğünde farketmiştim bunu.

Çok mutluydum, Taehyung yeniden gelmişti bana, evimizde, benimleydi. Havaalanından çıktığımızdan beri sayısız kez özür dilemiş ve öpmüştüm. Bana affettim seni dese de, içinde hala kırgın olduğunu biliyordum. Bu yüzden hayatımın geri kalan her anında ondan özür dileyecek ve şiirler söyleyecektim tenine. O benim herşeyimdi, aşık olduğum adam, kızımızın babasıydı. Ama hepsinden önce, benim arkadaşımdı. Taehyung benim ömrümün geri kalanı, diğer yarım, biricik eşimdi.

Bir kaç dakika sonra suyun sesi kulağıma ulaştığında, aklıma gelen fikirle banyonun kapısına ilerledim. Onu özlemiştim, ama kızımız bu kadar büyümüşken ve tehlikeli olacağını bildiğimden sevişmek değil, sevmek istiyordum onu. Yeterince ayrı kalmıştık zaten, bir saniye daha kalmak istemiyordum. Banyonun önüne geldiğimde, içerden Taehyung'un küçük mırıltılarını duydum ve gülümseyerek kapıyı açtım. Kendi sesinden ve içeriye dolan buhardan farketmemişti geldiğimi. Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra üstümde ki tişörtü çıkarıp kenara koydum. Hala burda olduğumu anlamazken, kabini açarak esmer teninin gözümün önüne düşmesini sağladım. Elinde ki lifle şaşkın şaşkın bana bakarken, bir adım atıp içeriye girdim ve kabini tekrar kapattım. "Jungkook." dedi anlamazca. Lifi elinden alarak parmaklarıma sardım ve sırtını kabine yasladım. "Jungkook." diye mırıldandı tekrar, gözlerinin içine bakarak; "Izin ver, affettireyim kendimi." diye fısıldadım bende. "Izin ver, her bir santimini tekrar ezberleyeyim." derken lifi göğsüne sürdüm. Yavaş bir şekilde hareket ettirdiğim sırada, eli koluma dolandı ve dolu gözleriyle baktı bana. "Jungkook." dedi çok kısık şekilde. "Ben seni affettim."

mellifluous/taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin