|01| Tebrikler , çünkü baba oluyorsunuz evlat.

25.9K 1K 677
                                    

Yeni bir fikle burdayım.
Umarım batırmam ve umarım istediğim gibi olur.

Desteklerinizi ve yorumlarınızı esirgemeyin.

***

Gece üç civarıydı telefonum titremeye başladığında. Uykumun arasında kulağıma dolan titreşimleri dinlerken kafamı komidine doğru kaldırmıştım. Gözlerim açılmıyordu ve ben kimin aradığını bilmiyordum. Başımı hafifçe ovaladıktan sonra neredeyse düşecek olan telefonu parmaklarım arasına almış ve zor olsa da açmayı başarmıştım.
Alo dememe gerek kalmadan Yoongi hyungun olduğunu umduğum ses kulaklarımı doldurdu.

"Jungkook." demişti telefon açılır açılmaz. "Jungkook." Adımı mı ezberliyordu bilmiyorum lakin konuştuğu tek şey buydu. Sesi öyle telaşlı geliyordu ki kelimeleri bir araya toplayıp cümle yapamıyordu. Konuşmasını bekliyordum ancak derin nefeslerinden başka bir şey ışitmiyordum. Tekrardan Jungkook diyeceği zaman sözünü yarıda kesmiştim.

"Hyung yarın çok önemli bir toplantı var ve benim şu anda uyuyor olmam gerekiyor. Eğer çok önemli değilse yarın konuşsak olur mu?" Sözüm arada esnemekten dolayı yarım kalmıştı ancak anladığını umuyordum. Gözlerim her an kapanacak gibiydi , deli gibi uykum vardı ve şu an tek isteğim bedenimi yatakla buluşturmaktı.

"Jungkook önemli." Telaşlı sesini bir kez daha duyduktan sonra vücudumu biraz daha dikleştirmiş ve uykumu açmaya çalışmıştım. Ne olduğunu sormak için ağzımı açmıştım ancak o benden önce davranmıştı. "Taehyung.." demişti sadece ve ben olduğum yerde donmuştum. Saniyeler önce uyumak için kıvranan gözlerim şımdı duyduğu isim sayesinde biriken yaşları tek tek akıtıyordu. "Ne oldu hyung? Konuş ne oldu ona?" Elimin altında ki yorgan parmaklarım arasında ezilirken inat eder gibi konuşmuyordu. Aldığı nefesler geliyordu kulağıma ve bu benim delirmem için yetiyordu. "Hyung!" Sesim yükselirken , boğazını temizlemiş ve sonunda konuşmuştu.

"Düşmüş." dedi önce. Aradan saniyeler geçerken kendimi kaybediyordum. Ona bir şey olduğu düşüncesi aklımı yerinden oynatmama neden olurken , şımdı bununla yüzleşiyordum. "Komşular duymuş sesini. Eve çıkıp bakmışlar , banyoda baygın yatıyormuş. Hastanedeyiz şımdı." Öldüğümü hissetmiştim o an , canı yanmıştı ama ben yanında değildim. Nefeslerim teklerken , yanlız olduğu her dakika için deli gibi ağlamak istiyordum. "Hyung." Sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama o demek istediğimi anlamış ve beni bir nebze de olsa rahatlatan şeyleri söylemişti. "Şu an uyuyor , ama buraya gelmen lazım Jungkook. Doktor seninle konuşmak istediğini söyledi."

O an doktorun neden benimle konuşmak istediğini veya neden Taehyung'un uyuduğunu düşünmek istememiştim. Yorganı üstümden attığım gibi ayağa kalkmış ve koşarak dolaba gitmiştim. "Geliyorum." demiştim önce. Sonra aynada dolan gözlerime bakarken fısıldamıştım. "Geldiğimi söyle ona , kollarıma almak için geldiğimi söyle."

**

Busan'dan ayrılalı bir saat oluyordu ve çoktan Seul'e gelmiştim. Tanıdık yolları hızla geçerken , köşede ki hastaneyi gördüğüm de içimde bir şeyler kopuyor gibi hissetmiştim. Taehyung önümde ki lanet olası hastanedeydi ve ben ilk kez onun yanına gitmek istemiyordum. Direksiyonu sıkıca tutan parmaklarım gevşemiş ve hızlıca arabadan inmiştim. Hastaneye doğru koşarken bir kaç bakış bana dönmüştü ama bunu umursayacak halim yoktu. "Taehyung." demiştim danışmanın önüne geldiğimde. "Jeon Taehyung nerde ?" Kız kafasını önünde ki dosyaya indirmiş , bir kaç dakikanın ardından başıyla ilerdeki koridoru göstermişti. Kıza son kez baktıktan sonra , az ilerde olan eşime doğru koşmuştum. Ilk Yoongi hyung girmişti görüş açıma. Sonrasında onun elini tutan ve minik parmaklarıyla camdan bakan Jimin.

Adımlarım önlerinde durduğunda Yoongi hyung başını kaldırmış ve bana bakmıştı. Lakin ben ona bakamadan , odada beyaz çarşafların içinde yatan meleğim çarpmıştı gözüme. Ayaklarım camın önüne giderken , daha bu sabah bana gülen dudaklarında kalmıştı gözlerim. Ince bir çizgi halinde duran dudakları yakışmıyordu ona , gulmeliydi benim sevgilim. Tam şu an kollarını boynuma dolamalı ve Tanrı'nın bile hayran kaldığı kare gülüşünü sunmalıydı.

"Sevgilim." demiştim ellerimi cama dayarken. "Burdayım." Sesim çıkmadı daha fazla. Öylece o camın önünde seyrettim onu. Daha yeni boyadığı gri saçları yatakta dağılmış , uzun süredir ıslatmadığı dudakları kurumuştu. Ayrı kaldığımız bir hafta da on kilo verdiğine emindim. Çünkü kemikleri sayılacak gibiydi. Ne kadar uzun bakılabilirse o kadar baktım , hayran kaldığım yüzüne. Dudaklarım arasından tek onun ismi çıkıyordu ve ben deli gibi ağlıyordum. Onu kaybetmekten öyle çok korkuyordum ki , aklımı yitirecek gibi oluyordum. Sadece bir saniye uzaklaşsa köpek gibi özleyen ben , şımdı içerde öylece yatmasını izliyordum. Tanrı biliyor ya çok seviyordum.

Orda öylece kaç saat durdum bilmiyorum lakin , omzuma dokunan parmakla zar zor ayırmıştım gözlerimi içerde ki sevgilimden. "Jungkook." Yoongi hyung ona döndüğüm de bir kaç saniye yüzüme bakmış sonrasında arkasında olan doktora beni göstermişti. "Iyi mi?" demiştim hemen. Doktor hafifçe gülümsemiş ve başını sallamıştı. Dudaklarımda kocaman bir gülümseme yer edinirken , odadan çıkan hemşire doktora bakmış ve uyandığını söylemişti. On saniye. Sadece on saniye sürmüştü odanın içine doğru koşmam. Yatakta hafifçe doğrulmuş , bana bakan şaşkın gözlere karşılık verirken , gözlerim dolmaya başlamıştı bile.

"Jungkook." Saatlerdir herkesin söylediği ismim onun ağzından çıktığında kocaman gülümsedim. "Ne zaman geldin?" demişti benim konuşmayacağımı anladığında. "Taehyung." Sesim özlemimi yansıtırcasına yüksek çıkınca , daha fazla dayanamamış ve küçücük olan bedenini yaslamıştım bedenime. Elleri anında boynumu bulduğunda , ağladığını biliyordum. Dudaklarımı saçlarına bastırdığımda "Ağlama." demiştim. "Yalvarırım ağlama Taehyung. Ağlama güzelim." Boynumdan hafifçe geri çekildiğinde kızarmış gözlerini gördüm. Dudaklarım göz kapaklarına yer edinirken , cennetinden akan yaşlar süslüyordu yanaklarını tekrar.

Dudaklarımı geri çektiğim de bu sefer onun elleri yüzümü bulmuştu. Parmaklarıyla yüzümün her bir yerini okşarken, öyle güzel bakıyordu ki ömrümün geri kalanını burda geçirmek istiyordum. "Çok özledim." Yanaklarıma koyduğu ellerini tutmuş ve avuç içlerini öpmüştüm. "Çok özledim Jungkook."

"Çok korktum." demiştim sesime yansıyan korkuya engel olamazken. "Taehyung sana bir şey oldu diye çok korktum."
Gözlerime bir kez daha baktıktan sonra , dudaklarını hissetmiştim dudaklarımda. Ikimiz de dudaklarımızı oynatmamıştık. O bunun için fazla yorgundu ve ben de canını yakmaktan korkuyordum. Saniyeler sürmüştü belki ama içimde ki depremler durmuştu o kısacık zamanda. Dudaklarımız ayrıldığında aptal gibi gülmüş ve göğsüme yaslamıştım başını. Varlığı her şey demekti benim için. Kalbimin hemen üstünde duran dudakları , koluma yasladığı eli , leylak gibi kokan teni , benim ömrümün özetiydi. Jeon Taehyung benim dünyamda , dünya kadardı.

Saçlarını seven parmaklarım , gelen öksürük sesiyle durdu ve bakışlarımı bizi gülümseyerek izleyen doktora çevirdim. Taehyung da başını göğsümden kaldırmış ve merakla bakmaya başlamıştı.. "Nasıl hissediyorsun Taehyung?" Boğazını hafifçe temizlemiş ve iyi olduğunu söylemişti. "Başının dönmesi sonucu bilincin kapanmış ve bayılmışsın." Doktor tekrar konuştuğun da Taehyung'a neden bayılmış olabileceğini sorduğumda bilmiyorum demişti. Tekrardan konuşmaya başlayacağım sırada doktor izin vermemiş ve devam etmişti.

"Aslında gelmeniz oldukça iyi olmuş. Bir kaç test yaptım ve neden bayıldığını buldum." Meraklı bakışlarımız doktora çevrilmişken , elinde tuttuğu dosyayı tekrar masaya bırakmıştı. Gözleri ıkimiz üzerinde dolaşırken , gülümsemesi tekrar yüzünde belirmiş ve "Tebrikler." demişti.
Taehyung'la birbirimize anlamazca bakarken , kafamı sallamıştım. "Anlamadım doktor bey , ne için tebrik ediyorsunuz?"
Doktor biraz daha yatağa yaklaştığında gerilmiştim. Kötü bir şey söyleyecek diye öyle korkuyordum ki.

"Tebrikler." demişti tekrar. "Tebrikler çünkü baba oluyorsunuz evlat."


mellifluous/taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin