Yorumlarınızı çok özledim cidden, bir sürü yorum yapın olur muuuu ❤💝💞💘💖
İyi okumalar!
-----------------------------------------------
Başımda toplanan gürültünün arasında kayboluyordum, arabanın içinde sıkışan bedenim acının sinyallerini beynime gönderiyordu fakat onu algılayacak durumda değildim. Kafamın içinde yalnızca beş dakika önce duyduğum cümleler vardı, eşim yok oluyordu belki de fakat ben burda kalmıştım, bu koca kalabalığın arasında tektim. Beni kurtarmak için her çabaladıklarında araba oynuyor ve olduğum yerde daha da sıkışıyordum. Her zorladıklarında, ortaya bıraktığım acı dolu sesleri canım acıdığı için sanıyorlardı, ancak ben yalnızca onu düşünüyordum. Bensiz kaldığı her saniye içindi bu ağlamalar, onsuz kaldığım her salise için.
Kaç dakika yada saat geçmişti bilmiyordum, artık hissetmediğim bacaklarım ve kanayan kaşım çokça zorluyordu beni. Muhtemelen bayıldığımı düşünüyorlardı çünkü o kadar seslenmelerine rağmen cevap vermemiştim. Veremiyordum ki, konuşacak halim yoktu, nefes bile almak istemiyordum. Benim ona ihtiyacım vardı sadece, eşime çok ihtiyacım vardı. Bir kaç dakika sonra gürültü iyice arttığında ambulansın geldiğini anlamıştım. İki üç kişi kapıyı tekrar açıp bana dokunduklarında, baygın gözlerimi onlara dikip, en azından onlara göre yaşadığımın sinyallerini vermiştim. Bir kişi bacaklarımı çıkarırken, diğerleri boynumu sarıyor ve kaşıma bakıyorlardı. Hiç konuşmamıştım, öylece durmuş beni çıkarmalarını izlemiştim.
Parçalanmış arabadan zar zor beni çıkarttıklarında, anında sedyeye bindirilmiş ve arabaya götürülmüştüm. Kukla gibiydim o an yalnızca, beni nereye çekerlerse oraya gidiyordum, bi aklım vardı benimle kalan o da zaten tamamen eşim ile doluydu. Ambulans hareket ettiği zaman sonunda kuruyan dudaklarımı araladım ve boyunluğumu düzelten hemşirenin koluna tutundum. Bakışları beni buldu ve endişeli halini düzeltip tebessüm etti. "B-ben.." dedim önce sadece. Gerisini getiremediğim için bir süre bekleyip yutkundum. Henüz konuşmaya dilim varmıyordu nasıl onu görecektim, nasıl bakacaktım ki ona ben, nasıl özür dileyecektim, bilmiyorum. "B-ben eşimi görmeye gidiyordum. O-o hastanede." dedim zorlukla. Parmaklarımı kolundan uzaklaştırıp sedyenin üzerine bıraktı tekrar; "Adını söyleyebilir misin bana?" dedi ve saniyelerdir aklımdan çıkmayan ismi söyleyiverdim. "Jeon Taehyung." Anlayışla başını salladı ve; "Senin için durumunu öğrenirim." dedikten sonra susup benimle ilgilenmeye devam etti. Bacaklarımı biraz oynattıkları sıra nerde çaldığını bilmediğim ama benim olan telefonum gürültüyle çaldığında herkes durmuş ve telefonu aramaya başlamışlardı. Kapanmaya yakınken içlerinden biri ceketimin ön cebinden çıkarmış ve ekrandaki ismi yüksek sesle okuduktan sonra kapatmıştı. Arayan Yugyeomdu, açmak istemiştim ama kolumu kaldıracak kadar iyi olmadığım için sadece yaşlı gözlerimi kapatıp iyi olmalarını dilemekten başka bir şey yapamamıştım.
Sürekli bir şeyler söylüyorlardı fakat ne gözlerimi açıyor ne de bir tepki veriyordum. Tamamen hissiz kalmıştım, yanlış anlamayın canım yandığı için değil, beni bekleyen eşim ve kızıma yetişmediğim için. Pişmandım, sinirle hareket etmiştim ve çekip gitmiştim aptal gibi. Kalabilirdim, kalıp konuşmayabilirdim, ama ben siktiri boktan bir bar taburesini tercih etmiştim. Yugyeom aramasa daha da gitmez, evin yolunu unutana dek içerdim.
Zaten ben hep Taehyungu unutmak için içer, evin yolunu unuturdum sadece.Ne kadar sürdü bilmiyorum ama sonunda ambulans durup, gürültüyle araçtan indirildiğimde aklımda sadece koşarak içeriye girmek ve onları görmek vardı. Nasıl gidecektim onu da bilmiyordum ama bir şekilde gitmeliydim, ne olursa olsun onlara gitmeliydim ben. Biraz hızla biraz da aceleyle içeri girdiklerinde kafamı biraz kaldırıp olduğumuz yere baktım. Acilde, yüzlerce hastanın içindeydim. Doktorlar kısa süre içinde başıma toplandıklarında, o kadar gürültünün arasında tek duyduğum çok önemli bir hasarın olmadığıydı, gerçi olsa bile şu anda umursamazdım. Bir kaç kişi son kez kontrol edip diğer hastalara yöneldiklerinde, hemşire de kaşıma dikiş atmayı bitirmiş ve elindeki tepsiyle uzaklaşmıştı. Fırsat bulduğum ilk saniye boyunluğu çıkarıp attım ve serumun iğnesini de çıkarttıktan sonra henüz hala hissetmediğim bacaklarımla doğruldum.