° Tanıtım °

1K 50 24
                                    

                                   Dolunay | Nuntius 1

                                  12.04.19
         
        Buraya tarih ve saat bırakmanızı rica ediyorum

Karanlık...

Tek görebildiğim karanlıktan ibaretti. Üzerime al karısı gibi  çöken sis bulutu ise cabasıydı.

Kupkuru ağaçları olan bir ormandaydım. Ağaçlar sanki bir damla yağmur görmemiş gibiydi. Hem kuru hem de çok sıktı. Bir ağacın ardından peşi sıra bir çok ağaç vardı. Yürümek bile zordu.

Neredeydim bilmiyorum. Bu karanlık orman neresiydi hiç bir  fikrim yoktu. Ama şimdi yaşadığım bu bilinmezikten daha kötü bir bilinmezlik vardı zihnimde.

Kimdim ben?

Kendime dair hiçbir şey yoktu. Ne yaşadığım yer, ne de tanıdığım tek bir insan. Sadece ismimi biliyordum.

Elenor.

Zihnimde bir tek ismim dolanıyordu. Gerisi karanlıktı. Gözlerimi bu bilinmezliğe bir ağacın altında açmıştım. Bundan iki saat önce.

Ve ben iki saattir yürüdüğüm bu ormanda ağaçtan başka hiçbir şey görmemiştim. Şimdiyse yürümeye devam ediyordum. Etrafım ağaçlarla kapalıyken etrafımı çeviren sis yığını yürümemi iyice zorlaştırıyordu. Tepemde ki ay olmasa hiçbir şey göremeyecek haldeydim.

İyice bitkin durumdayım. karnım açtı, susamıştım. En önemlisi nerede ve kim olduğumu bilmiyordum. Zar zor ağaçlara tutuna tutuna ilerliyordum.

Ayrıca uyandığım ilk bir saatlerde  yardım için ve biri var mı? yok mu? Diye bağırdığım için boğazım tahriş olmuştu. O yüzden artık bağıramıyordum. Zaten hava kararmış muhtemelen saat sekiz olmuştu.

Bitkin ve yorgundum. Kendimi bıraksam saniyede uyuyacak durumdaydım.

Bu yorgunlukla bir adım daha atmıştım ki ayağımın bir dala takılmasıyla yeri boyladım. Kafam sert bir şeye değdiği an bütün bedenimi toprağın üzerine öylece bıraktım.

Sırt üstü yere uzanıp elimi kafamın arkasına götürdüğümde korktuğum gibi başım kanamıyordu. Galiba uyandığımdan bu yana yaşadığım ilk şans buydu.

Yavaşça yerden kalkarak bir ağaca yaslandım. Başım dönüyor gibiydi. Kafamı gökyüzüne doğru kaldırıp derin bir nefes aldım. O an gözlerimin ilk hedefi, gökyüzünde korkusuzca duran dolunaydı. Hemen benim hizamdaydı. Çok güzeldi, pasparlak bir biçimdeydi.

Bir süre dolunayı izledim. O sıra vücudumu diken diken eden o sesi duydum.

Bir uluma sesi.

Köpek mi kurt mu bilmiyorum. Ama çok yakından gelen bir ulumaydı. Gözlerimi hemen gökyüzünden indirip karşıma diktiğimde etrafımı kolaçan etmek için etrafımda döndüm. Ve o an gördüğüm parlak gözlerle dünya dönmeye başladı. Parlak gözler ve iri bir cüsse.

Gördüğüm kurttan başkası değildi. Simsiyah parlak tüylü bir kurt. İri cüssesiyle yaklaşık on metre ötemdeydi.

O an kalbim korkudan göğsümü yırtarcasına atmaya başladı. Ellerim uyuşmaya, gözümün önü kararmaya başlamıştı bile.

Ve o an dönen başımla istemsizce gözlerim kapanmaya başladı. Nasıl olduğunu bilmeden olduğum yere yığıldım.

Gözlerim kapanmadan önce göz bebeklerim de sadece iki şey göründü;

İlk önce gökyüzünde ki Dolunay daha sonra ise bana doğru yaklaşan siyah kurt..

                     

TÜM HAKLARI SAKLIDIR ©

   Herhangi bir çalıntı, kopyalama ve benzeri şeyler söz konusu olduğunda, gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır..!

Yazılmaya Başlandığı Tarih|12.04.19

İlk Yayınlanma Tarihi|08.06.19

Dolunay |Nuntius 1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin