° Sekizinci Bölüm °

259 25 3
                                    

İçimi gıdıklayan bir duyguyla birlikte gözlerimi yavaşça açtım. Baygın bakan bakışlarım bulunduğum ortamı süzdü bir süre. Daha sonra dün girdiğim odada olduğumu anladım. Oturduğum koltukta uyuya kalmış olmalıydım. Üzerimde ki bataniyeyi kaldırıp yerimde oturur pozisyona geçtim.

Bakışlarımı odada gezdirdikten sonra küçük olan cama çevirdim başımı. Güneş  doğmuştu. Ve muhtemelen saat dokuz civarıydı.

Kollarımı havaya kaldırıp birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra yerimden kalkıp odadan dışarıya çıktım. Koridorda ilerleyip önce David'in odasına girdim burada yoktu. Bende onun yokluğunu fırsat bilerek banyoya ilerledim. Elimi, yüzümü yıkadıktan sonra ellerimi kirli saçlarımda gezdirdim. En yakın zamanda banyo yapmalıydım. Ha bir de giyecek birşeyler bulmalıydım.

Saçlarımı iyi kötü biraz düzelttikten sonra banyodan çıkıp salona ilerledim. Salonda da kimse olmayınca mutfağa geçtim. Ama burada da yoktu. Gözlerimi mutfakta gezdirirken masanın üzerinde ki sandviç ve bir bardak meyve suyunu gördüm. O an acıktığımı anladım. Sandalyeyi çekip hızla oturduktan sonra sandviçi alıp yemeye başladım.

Biten sandviç ve meyve suyumla birlikte arkama yaslandım. Karnımı doyurmak iyi olmuştu. Bakışlarım mutfakta bir süre dolandıktan sonra yavaş adımlarla salona geçtim. O sıra eve doğru gelen siyah jipi gördüm. David'in jipiydi. Arka bahçeye açılan kapıdan çıktıktan sonra kollarımı tahta korumalıklara yaslayıp ona baktım. Arabadan indikten sonra seri adımlarla eve yaklaştı.

"Yeni mi uyandın?" dedi son basamağı da çıktığında.

"Sayılır."

"Mutfakta sandviç vardı. Yedin mi?"

"Evet" dedim onun peşinden eve girerken. "Sen neredeydin? "

"Sen bilmem kaçıncı rüyanı görürken benim ne yaptığımı pek umursama." dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım.

"Çok meraklıydım zaten senin ne yaptığını öğrenmeye." dedikten sonra kendimi koltuklardan birine bıraktım.

O da karşımda ki tekli koltuğa kendini attı. Direk gözlerini kapatırken bende bunu fırsat bilerek onu inceledim. Siyah saçları alnının üzerine düşmüştü. Yüzü solgun görünüyordu.

" Rengin atmış. Hasta mısın?" dedim. Daha sonra bu dediğime pişman oldum. Beni tersleyeceğini biliyordum.
Ama o beni şaşırtarak normal bir şekilde cevap verdi.

" iki gündür uyumuyor gibiyim." dedi. Daha sonra kapalı gözlerini açarak bana baktı.

"Sende baya iyi görünüyorsun. Ay ışığı sana iyi gelmiş." dediğinde yarım ağız gülümsedim.

"Sen geç dalganı." dedikten sonra elimi kirli saçlarımda gezdirdim.

"Hazel gelmeden banyoyu kullana bilirmiyim. Çok kirli duruyorum." dediğinde bakışlarını saçlarımda gezdirdikten sonra kafasını evet manasında salladı. Ayağa kalkıp David'in odasına doğru ilerlerken durup tekrar ona döndüm.

"Şey.. Kıyafete ihtiyacım var." dediğimde bir süre sessiz kaldıktan sonra cevap verdi.

"Banyoda makine var. Kuru temizleme yapıyor. Sen banyo yapana kadar o kurur."

"Teşekkürler." dedikten sonra hızla odaya girip banyoya geçtim. Üzerimdekileri makineye attıktan sonra kısa bir süreliğine duşa girdim.

Kısa süre sonra duştan çıkmış üzerimi giyinmiştim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı elimle biraz düzelttikten sonra kendimi inceledim

Dolunay |Nuntius 1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin