Hazel'in söylediklerinden sonra sessiz kalmış düşünüyordum. Aynı zamanda da başımı önüme eğmiş parmaklarımla oynuyordum.
Artık gariplikleri sorgulamıyordum. Çünkü artık delirecek gibi oluyordum. Hani derler ya her şeyin bir sınırı vardır diye. Ve sen ne kadar uğraşırsan uğraş o sınırı geçemezsin. Ne kadar çabalarsan çabala bir duvara çarparsın. İşte bende bu olanlardan ne kadar kurtulmaya çalışsam da hep bir duvara tosluyordum. Çünkü artık zihnimin sınırına ulaşmıştım.
Ya da ulaştığımı zanediyordum..
"Bu kitapta da hiçbir şey yok."
Hazel'in sitem dolu sesi düşüncelerimi sustururken kendime geldim. Kafamı kaldırıp onlara baktığımda neredeyse bütün kitapları yere dökmüş olduklarını gördüm. Bu halleri komiğime gitti. Belki biraz da zoruma gitti, bilmiyorum. Ama onlar resmen bu ışıltı olayının ne olduğunu öğrenmeye çabalarken benim burada öylece oturmam bencilceydi.
Mantığım bazen bu olayların bir delilik olduğunu söylüyor beni kendine inandırıyordu. Ama sonra gördüklerim her şeyin gerçek olduğunu anlıyordum. Ama hiçbir şey yapmadan öylece duruyordum. Daha hiç tanımadığım insanlar benim hafıza olayım ve diğer gariplikler için uğraşsa da ben sadede oturuyordum. Çok bencilceydi. Kabul ediyorum.
Artık bu olanları sindirmeli ve kendim için elimden geleni yapmalıydım.
Hızla oturduğum yerden kalkarken onların yanına ilerledim.
"Bizden daha bilgili birilerine sorsak. Belki birşey bilen vardır." dediğimde David elinde ki kitabı hızla kapatıp okuduğu diğer kitapların yanına fırlattı.
"Katherine olmadan olmaz. Ondan başkasına güvenemeyiz."
"Hangi cehennemde öyleyse bu kadın." dedim Hazel'in oturduğu yerin yanına otururken.
"Bilsek burada olurdu değil mi?" dediğinde hızla ona döndüm.
"Düzgün bir cevap verirsen o çok havada olan burnun düşmez merak etme." dedim kaşlarım çatılırken.
Cümlemle birlikte onun da kaşları çatılırken pek umursamadan elime bir kitap alıp karıştırmaya başladım.
"Sen latince biliyor musun?"
Hazel'in sorusuyla onu onaylayarak başımı salladım.
"Aslında bilmiyordum. Ama bir anda oldu. Başıma bir ağrı girdi ve ben okuyamadığım o kitabı artık okuyor oldum."
"Nasıl yani?" dediğinde anlatmaya başladım. Garip bakışlar altında beni dinlerken son kelimeleri mi de söyleyip ne diyeceğini bekledim. Bir süre sessizce bekledikten sonra elinde ki kitabı okumaya devam etti.
Birşey söylememesi ile omuz silkerek bende elimde ki kitaba döndüm.
*
Kitaplıkta ki kitaplar artık bitmişti. Ben sadece bir kitabı bitire bilmiştim. Ama David ve Hazel çok hızlı kitap okuyorlardı. Yine doğa üstü bir olaydır diyerek pek üstünde durmadım.
"Burada birşey bulamadık. Ben evde ki kitaplığa bakarım." diyerek yanımdan kalktı Hazel.
"Kitaplara bakma. Katherine'yı bul."
"Daha ne kadar söylemem gerek. Ortada yok. Gideceği her yere baktım. Yok işte." diyerek üstünü düzelti Hazel.
"Ayrıca artık Elenor'u cadı evine görürsem iyi olacak. Bizim aramızda olursa daha iyi olur. Bir kaç büyü denemesi yapmasına yardımcı oluruz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay |Nuntius 1|
FantasyO gözlerini bir bilinmezliğe açmıştı. Peki bu bilinmezlik nelere sebep olacaktı... Kapak tasarımı İnstagram :Wattpadedair