Tırnaklarımı elimin içine bastırırken aynı zamanda merakla dudaklarımı kemiriyordum. Nickolas'ın söylediği kelimeler tek tek zihnimde bir kez daha yankılandığında merak duygum iyice artmıştı.
Eğer David'in Cezalandırmam gereken birisi var dediği kişiyi benim yüzümden sürüden kovduysa... Aman tanrım. Daha geldiğim ilk günden olay çıkarmam çok güzel olmuştu.
Kafamı yerden kaldırıp etrafıma baktığımda yanımızdan geçen bir kaç kişinin bize bakarak konuştuğunu gördüğümde tırnaklarımı iyice bastırdım elimin iç kısmına. O konuşanlara sert bir bakış attığımda hepsi önüne dönerek yanımızdan hızla geçti. Ben tekrar kızlara baktığımda ikisi de sus pus olmuştu. Nickolas'sa kısa süre önce yanımızdan ayrılmıştı.
Eminim kızlar ormanda olan kadının ben olduğumu düşünüyorlardı. Ve bencede haksız değillerdi. Ormanda başka hangi kadın vardı ki.
Diana'yla göz göze geldiğimizde bana ufak bir tebessüm ettiğinde ben kendimi zorlayarak ufakta olsa gülümsedim. Ama bir anda Carmen'in bıkkınlıkla verdiği nefesle ona döndüm.
"Elenor, yanlış anlamazsan birşey sorabilir miyim?" dediğinde ne soracağını tahmin etmiştim.
"Ne soracağını biliyorum. Ormanda ki kadın ben miyim diye soracaksın. Ama bilmiyorum. Benmiyim bilmiyorum." dedim.
"Senin olma ihtimalin yüksek." diyerek lafa karışan Diana'ya olumlu anlamda kafa salladım.
"Yüksek bir ihtimal benim."
"E napacaksın şimdi." diyerek bana merakla bakan Carmen'e ellerimi kaldırarak bilmiyorum işareti yaptım.
Daha sonra tekrar sus pus olduğumuzda ben tekrar etrafı inceledim. Bu böyle olmayacaktı. Gerip bakışlar altında kalmaktan ve meraktan dudaklarımı kemirmekten bıkmıştım. En iyisi David'i bulmaktı.
Oturduğum minderden yavaşça kalktığımda kızlar bana döndü.
"Ne oldu?"
"Ben David'in yanına gidiyorum Diana. Sonra görüşürüz." dedim.
"Ama... Peki tamam görüşürüz." dediğinde Carmen'e el salladıktan arkamı dönüp büyük binaya doğru ilerledim. Binaya biraz uzaktaydık o yüzden biraz yürüyecektim.
Binanın olduğu tarafa doğru döndüğümde bir anda önüme çıkan iki kızla birlikte yerimde durdum. Biri sarı saçlı birisi de siyah saçlıydı. Siyah saçlı beni gördüğünde gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. Onlara anlamaz bakışlar attıktan sonra yanlarından geçerek yürümeye devam ettim.
Binaya yaklaştığımda binanın merdivenlerinden aşağı inen David'i ve eve gelen oğlanı gördüm. Haraketli bir konuda konuşuyor gibiydiler. Onlara iyice yaklaştığımda David'in cümlesi zihnimi doldurdu.
"Onun casus olduğunu düşünmüyorum. Ama bu durumda tek yapmamız gereken Katherine'yı beklemek." dediğinde beynim algılamaz oldu.
Kimden bahsediyordu casus diyerek. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Bir kaç adım daha onlara yaklaşmıştım ki tanımadığım oğlan beni gördüğünde David'e beni işaret etti. David bana döndüğünde beni görünce gözlerini kısıp bana baktı. Ardından hızla yanıma yaklaştı.
"Birşey mi oldu?" dediğinde başımı olumsuz anlamında salladım.
"Ben sadece gitmek istiyorum buradan. Kendimi iyi hissetmiyorum." Yalan. Aslında çok iyiydim. Ama burada durmak istemiyordum. İnsanların bana garip garip bakması hoş değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay |Nuntius 1|
FantasíaO gözlerini bir bilinmezliğe açmıştı. Peki bu bilinmezlik nelere sebep olacaktı... Kapak tasarımı İnstagram :Wattpadedair