Sena 'dan
Kafayı yemek üzereydim. Kan bulmak için az bi vaktimiz vardı ve hepimiz sokağa çıkmıştık. Ben ve Ege , Çağatay ile de Acar kan bulmaya çalışıyorduk.Birini bulmuştum ama o da uyuşturucu kullanıyormuş.Bu yüzden de işime yaramamıştı. Çocuk ta uyuşturucu kullanacak zamanı bulmuş haa. Kimsede bulamıyorduk ya da iğneden korktukları için kan grubuna sahip olmadıklarını söylüyorlardı. Cidden nasıl insanlar vardı böyle ? Kardeşim hayatını kaybetmek üzereydi ama bunlar küçücük iğneden korkuyorlardı. Ya Dilara nın şu an çektiği acı umurlarında bile değildi.Bu yüzden çıldırmak üzereydim. Ağlamaktan gözlerim şişmişti.Bir gelişme olup olmadığını sormak için Çağatayı aradım ama onlar da bi gelişme olmadığını söyledi. Ve üstelik Deniz e de ulaşamıyorduk, telefonu kapalıydı. Eğer onu elime bir geçirirsem çok fena yapacaktım.
Kaldığımız otelin oraya kadar gelmiştik.Ege yerde bir şey gördü ve eğilip aldı. Elindeki şey bir pasaporttu, Caroline Argent adında bir turistin pasaportu. Pasaportu olmazsa geri ülkesine dönemezdi ama şuan bu pasaportu sahibine ulaştıracak zamanımız yoktu. Bir an önce hastahaneye gitmemiz gerekiyordu.
" Pasaportun sahibini bulmalıyız." dedi Ege
"Saçmalama ! Bunun için vaktimiz yok! " diye bağırdım.
"Bilgilere bak!" Diye cevap verdi.
"İngiltereli olması beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor, şimdi onu aldığın yere koy da gidelim Dilara yı umursamıyor olabilirsin ama benim umrumda hatta sen naparsan yap ben gidiyorum." Dedim ve tam arkamı dönmüş gidiyordum ki ,
"İngiltere li olması ilgilendirmez ama kan grubu ilgilendirir. Dilara sadece senin umrunda mı sanıyorsun? Şu halimize bi bak ya bu soğukta
Sokakta insanlara tek tek sorarak kan grubu arıyoruz. Umrumda olmasa bu kadar uğraşır mıyım? Tamam belki yerinde farklı kişi olsa yine aynısını yapardım ama bu başka anlıyor musun? Dilara yı seviyorum ve kan bulmaltan vazgeçmeyeceğim! "
Diyecek birşey bulamıyordum. Çünkü haklıydı.
"Çabuk şu kadını bulalım ve hastahaneye götürelim , eğer kabul etmezse sürükleyerek de götürebiliriz." dedim ve otele girdim. Ege de arkamdan gelince beraber resepsiyona ilerledik.Görevlilerin hepsi bir yere koşuşturuyordu büyük ihtimalle pasaportu arıyor olmalıydılar.
"Biz bu kadını arıyoruz.Caroline Argent." diyerek Ege elindeki pasaportu gösterdi. Resepsiyondaki bayan rahatlayarak pasaportu alacaktı ki hemen ben aldım.
"Hanımefendi siz verin ben kendisine ulaştırırım şuan tüm çalışanlarımız bu pasaportu arıyor."
"Olabilir ama bu kadın bize lazım."
"Bakın hanımefendi lütfen beni uğraştırmayın."
"Acelem var lütfen şu kadını çağırır mısınız?" Sabrım taşmak üzereydi.
"Hanım efendi.."
" Yeter be ne diyorsam onu yap hemen !" Diye bağırmamla Ege bile yerinden sıçradı. Kadın da korkmuş olacak ki elleri titreyerek birilerine telefon açtı.Biraz sonrada bi kadın geldi. Turist olduğu her halinden belli oluyordu, güzel bi fiziği vardı . Resepsiyondaki bayan kadına ingilizce birşeyler söyledi. Kız da ona birşeyler söyledi. Resepsiyondaki bayan :
"Şuraya geçin lütfen.Ben size yardımcı olacağım." diyerek bize lobideki koltukları gösterdi. Ege
"Gerek yok ben konuşabilirim." Diyince onunda burada olduğunu hatırladım. Kadın bozularak tekrar yerine geçti biz de koltuklara oturduk. Ege konuşmaya başladı. Ne dediğini anlayabiliyordum ama konuşma konusunda iyi degildim.
"Bak Caroline yardımına ihtiyacımız var . "
"Lütfen pasaportumu verin acelem var dönmem gerekiyor."
"Bizimde acelemiz var , bizim 0 Rh - kana ihtiyacımız var. Sen arkadaşımıza kan ver biz de sana pasaportunu?"
"Ben iğneleri sevmem , bakın şirkette bi sorun var ve buradan halledemiyorum ilk uçakla dönmeliyim."
"Eğer sen kan vermezsen biz de pasaportu vermeyiz.İğneyi sevmemen umrumuzda değil. " onlar konuşurken Çağatay a kanı bulduk siz hastaneye geçin diye mesaj attım.
"Bu yaptığınız yasadışı , buna inanamıyorum!" Diye sesini Yükseltti kadın.
"Umrumuzda değil , kanı veriyor musnuz vermiyor musunuz? "
Kadın seslice nefesini dışarı bıraktı.
"Tamam . Çabuk olalım."
Vakit kaybetmeden hastahaneye geldik. Ben Caroline eşlik ederek onu kan alınan yere götürdüm. Caroline kanı verdikten sonra ona uçak bileti aldık ve pasaportunu verip onu gönderdik. Bu sırada da kanamayı durdurup Dilara ya kan verdiler. Şu an normal bir oda da uyuyordu. Doktorun dediğine göre de biraz geç uyanabilirdi. Hastanede Çağatay , ben ve Ege kalmıştık Acar kanı bulduğumuzu haber verdiğimizde gitmişti zaten. Çağatayı ise ısrarlarıma rağmen gonderememiştim. Erkekler koridorda beklerken ben Dilara nın odasındaki yatağın yanındaki koltuğa oturdum ve gözlerimi kapattım . Bugün gerçekten çok yorucuydu. Saat de 11' e geliyordu. Cebimde olan telefonumun titremesiyle tekrar gözlerimi açtım. Arayan Deniz di . Daha rahat konuşabilmek için montumu ve şapkami alıp bahçeye çıktım . Tam bağıracaktım ki Deniz benden önce konuştu.
"24 kez aramışsın kızım bu ne ya ?,Allahtan telefonum kapalıydı ya değilse kızın yanında rezil edecektin beni."
Rezil edecekmişim bide ya !
" ... Hastanesine gel hemen."
" Ne ol.. " cümlesini bitirmesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattım . Merak etsin dimi ama ? Deniz 10 dakika sonra koşmaktan nefes nefese kalmış ve yüzü kızarmış bir şekilde geldi.
"Ne old.." yine cümlesini bitirmesine izin vermeden sert bi tokat attım.
"Sabahtan beri nerdesin sen ha ? Neler oldu biliyor musun sen ? !"
"Anlatırsan bilicem ." Bu çocuğun galesizliği beni deli ediyor .
"Cidden sabrımı mı sınıyorsun şu an ? "
"Ya ne abarttın ya alt tarafı kızın biriyle çok güzel vakit geçirdim."
"Gel de gör ne olduğunu !" dedim ve hastahaneye doğru yürüdüm.
Dilara nın odasının önüne geldigimizde Deniz ,Ege ye ne oldu anlamında başını salladı ama Ege de Deniz e kızgın olduğundan cevap vermeden sadece ona kızgın bir şekilde bakmakla yetindi. Kapıyı açtım ve ona Dilara yı gösterdim.
" N-ne oldu ?"
Olan her şeyi Ege nin de bana anlattıklarıyla beraber başından sonuna kadar Deniz e anlattım.
"Ben. Ne diyeceğimi bilemiyorum. "
"Bence de deme zaten! Git ve şu köşede utancını yaşa ! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Kötü Kız•
Fiksi RemajaHep iyi kız kötü çocuğa aşık olur. Peki ya iyi çocuk kötü kıza aşık olursa?