Seungmin öğle tenefüsünde birden kaybolmuştu ve bana hiçbir şey söylememişti. Nerede ve ne yaptığını merak etmeme rağmen onu bu kadar sıkmamam gerektiğini düşündüğümden sadece kafeteryadaki kuytu köşemde oturuyordum.
Artık Seungmin'e sadece kızlardan değil de, erkeklerden de teklif geldiğini fark etmiştim ve bu canımı daha da sıkmıştı. Neden ben hariç herkes ona bu kadar kolay açılabiliyordu?
Sonunda tuhaf bir yüz ifadesiyle kendini yanımdaki sandalyeye atan Seungmin'in nefeslerini düzenlemeye çalışmasını şaşkınlıkla izliyordum. Tanrı aşkına, ne olmuştu bu çocuğa?
"Minie, iyi misin? Ne oldu?" bana dönüp kafasını iki yana salladı.
"Hiç. Hiçbir şey. İyiyim, endişelenme." bunları söyleyenin o olduğuna inanamamam da neyin nesiydi? Neler dönüyordu?
"Seungmin, suratına bak. Korkmuş gözüküyorsun." derin bir nefes verdikten sonra omuzlarını düşürdü.
"Şey, yanına gelemememin sebebi ve bu halimin sebebi, bir çocuk yanıma gelip benimle konuşmak istedi ve arkabahçeye gittik. Orada bana aşık olduğunu söyleyip birşeyler anlattıktan sonra öpmeye çalıştı. Bende çocuğu itip buraya kadar koştum." Seungmin hem güzel hem yakışıklı bir erkekti ve herkesin ilgisini çekerdi fakat ona olan ilginin birden bu kadar artması da neyin nesiydi. Onunla konuşan ve aşkını itiraf eden herkes benden cesur muydu? Onları, teker teker hepsini kıskanıyordum. Seungmin'e yaklaşmalarını dahi istemiyordum. Onu sahiplenmek ve benim olduğunu herkese göstermek istiyordum fakat Seungmin benim değildi ve belli ki hiç olmayacaktı.
Sinirlendiğimi hissederken yumruklarımı sıkarak tırnaklarımı avuçlarıma batırdım. Bu kadar ezik olmak sinirlerimi bozuyordu ve ona bakan herkesi ateşe vermek istiyordum.
Masamıza yaklaşan kızla daha da sinirlenirken sakin kalıp, Seungmin'i üzecek bir şey yapmamaya gayret gösteriyordum.
"Seungmin-ah, teklifimi düşüneceğini söylemiştin. Cevabın ne? Benimle çıkacak mısın?" kızın söylediklerini duyar duymaz, Seungmin'in ne diyeceğini dinlemeden kalkarak hızla ilerledim.
Bodrum kata inen merdivenlerden hızlıca inerek bodrumun karanlık tarafında yere çöküp dizlerimi kendime çektim.
Hayatımın sonuna kadar yağmura muhtaçtım sanırım. Yağmur da dolaşıp hasta olacaktım hep ve yağmurum olabilecek kimse olmayacaktı hayatımda.
Hayat bana hüzne ve yalnızlığa mahkum olduğumu bir kez daha bağıra bağıra hatırlatıyordu.
*
Sizi seviyorum, kendinize cici bakın~!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rain ☘ hyunmin
Fanfiction"Yağmur artık benim için ruhumu dinlendiren efsunlu bir iksirdi." © yuu, 2019