2☘

899 113 32
                                    

Sokakta yürürken kendimce yanımdan öylece geçip giden insanların yaşadığı hayatlarla ilgili tahmimlerde bulunuyordum. Kendi kendime oyun oynuyordum ve bu oyun bana Babamdan kalma bir mirastı.

Birlikte bir yere giderken Babam, yanımızdan geçen insanların dış görünüşlerinden, yüz ifadelerinden ve kendi 'hissettikleriyle' bir yorumda bulunurdu. Bense o yorumu o zamanki çocuk aklımla allayıp pullar, tuhaf bir hikaye haline getirirdim. Babamı özlüyordum fakat Annem ve Abim'i üzmemek adına özlemimi sessizce içimden yaşıyordum.

Yürürken yüzümden gülümsememi de eksik etmiyordum. Bu bende huy haline gelmişti, yolda yürüyorken suratı asık veya değil herkese gülümsüyordum. Bu huyu da Babam sayesinde kazanmıştım.

Bana bir keresinde, iş seyahatine gitmeden önce şöyle söylemişti;

"Herkes üzgün, değil mi oğlum? Seninle sokakta yürürken ne kadar çok asık suratlı insan görüyoruz, dikkatini çekti mi? Bak oğlum, sokakta yürürken suratı asık olsun veya gülüyor olsun. İnsanlara gülümse, pozitif ol. Küçük bir gülümseme ne yapabilir diye küçümseme, belki de bir insanın hayatını kurtarmış olursun."

O gün bugündür sokakta gülümseyerek yürüyordum. Kim bilir belkide birilerinin hayatını kurtarmışımdır...

Havanın soğukluğuna daha fazla dayanamayan elim yüzünden, elimdeki torbayı bileğimi asıp, ellerimi kabanımın ceplerine yerleştirdim. Bu gece de yağmur yağacak gibiydi ve ben dün gece ki yağmur yüzünden hasta olmuştum yani dışarı çıkarsam Annem tarafından katledilirdim.

Suratımın asıldığını fark ettiğimde, gülümsememi suratıma geri yerleştirip hızlı hızlı yürümeye devam ettim.

Hedeflediğim yere vardığımda ellerimi cebimden çıkarıp içeri girdim. Hava çok soğuktu bu yüzden de yanımda bir battaniye getirmiştim ve onlar için yaptığım yuvaya koyacaktım.

Varlığımı fark eden Anne kedi, lia mırıldanarak yanıma ulaştığında eğilip başını okşadım.

"Bugün Anneme siz ikinizi yanımıza alabilir miyiz, diye soracağım umarım kabul eder." bugünkü planlarımın başını çekiyordu zira bu soğukta açıkta kalmalarına gönlüm el vermiyordu.

Diz çöktüğüm yerden ayağa kalkıp yuvaya yürüdüm.

"Siyah, minik şey~ Dışarı gelde oynayalım~" aegyolu şekilde seslenmemle, ağır ağır yuvadan çıkan kedicik endişelenmeme sebep olurken onun yerden temasını keserek kucağıma aldım. Minik kedi kafasını göğsüme sürterken titriyordu ve hasta gibi gözüküyordu.

Onlar için yaptığım tahtadan yuvanın arkasına bıraktığım orta boy koliyi alıp, kediciği kucağımdan indirmeden poşette getirdiğim battaniyeyi içine etrafından taşacak şekilde yerleştirdim. Siyah'ı içine koyduktan sonra bana karşı hep uysal olan lia'yı da yavrusunun yanına yerleştirdim ve üstlerini rahatsız olmayacakları şekilde örttüm.

Artık bu duruma el atma zamanım gelmişti.

*

sizi seviyorum, kendinize cici bakın~!

sizi seviyorum, kendinize cici bakın~!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
rain ☘ hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin