Ömer durduğu yerde duramıyor, ağzının içerisinde küfürler mırıldanarak koridorda volta atıyordu.
"Oğlum, sen bunu nasıl fark etmedin?" Öfke dolu gözleri bir anda Savaş'ı bulurken, ortam mümkünmüş gibi daha da gerildi.
"Erdem'i saat beşten sonra aldım. Eve geldiğimiz gibi hastalandığı için de doğruca hastaneye getirdim." Deyip olduğu yerde resmen delirirken Mavi yeniden yanlarına geldi.
"Erdem'i almak için geldiler!" Sesi titreyerek, herkesten ama özellikle de Savaş'tan gözlerini kaçırarak konuşmuştu.
"Böyle şey mi olur? Saçmalamasınlar kimse Erdem'i götüremez!" Savaş'ın sadece sesi değil, tüm bedeni ve yüreği isyan ediyordu. Cihangir usulca abisine yaklaşıp, kolunu boynuna doladı ve sıkıca sarıldı.
"Sakin olmazsan işleri daha da zorlaştırırsın abi. Elbet doğrular gün yüzüne çıkacak. Bırak herkes şimdilik işini yapsın. Erdem'i orada bırakacak değiliz. Sen yeter ki sakin ol ve oğluna destek ol. Baba gibi... Babam gibi..." diye kulağına fısıldadığı bu sözlerle Savaş'ın gözleri yaşlarla dolmuştu ama hiçbiri yanakları düşmemişti.
Bu sırada Erdem'i almak için gönderilen heyet ve Gözde koridorun başında belirirken, koridorun diğer tarafından da Yalın ve Karcan ailelerinin kadınınların yanı sıra Şirin Alazoğlu ve Zeynep Sarızeybek'te görüş alanlarına girmişti.
"Bu kadının burada ne işi var?" Oktay'ın buz gibi sesi ve öldürücü bakışları Gözde'nin üzerine kilitlenmişti. Tam ona hamle edeceği sırada önüne geçen Derin, bir eliyle göğsüne dokunup yalnızca
"Sakın yapma!" Dedi ve Oktay'ın buz gibi gözlerine kendinden emin bir şekilde baktı. Cihangir'in aynı öfkeye sahip gözleri önce annesini, hemen ardından da Yadigar'ı bulduğunda bir anlıkta olsa sakinleşti. Çünkü kara kızın gözlerinden ne demek istediğini anlıyordu ve Yadigar'ın şu an tek isteği Cihangir'in sakin kalmasıydı.
Tüm aileler yan yana gelip, resmen etten bir duvar örerken, Gözde'nin kinayeli sesi kulaklarına ulaştı.
"Ünlü iş adamı, Alazoğlu ailesinin veliahtı! Oğlunu dövdüğüne inanamıyorum." Demesiyle Savaş resmen ona doğru atıldı ama Mavi'nin önüne geçmesiyle durmak zorunda kaldı.
"Her yerde kameralar var ve eğer ona bir şey yaparsan Erdem'i tamamen kaybederiz. Amacının seni tahrik etmek olduğunu anlamıyor musun Alazoğlu?" Savaş'ın kasılıp kalan çenesi sinirden titriyordu. Bir elini yumruk yapmış sıkarken, gözleri alev alev parlıyordu. Mavi'nin adı gibi, denizleri andıran gözleri bile o alevi söndürmeye yetmiyor, Savaş milim milim Mavi'nin üstüne yürüyordu. Bu yaptığıyla istemsizce gerilen Ertuğrul, Tuğra, Tuğrul ve tüm Yalın erkekleri ise olabilecek her şey için tetikte bekliyordu.
Savaş, kocaman bedeniyle, aralarında hiç boşluk kalmayacak şekilde Mavi'nin önünde durduğunda başını eğip kızın gözlerine baktı.
"Çık aradan!" Yıllardır birbirlerini görselerde Savaş her zaman onlardan uzak duran sakin, soğuk, ketum ve asabi bir karakterdi. Hep birlikte büyüdük sözlerine Savaş'ı hiçbir zaman dahil edememişlerdi çünkü o, her zaman kalabalıktan kaçmıştı.
Çocukken odasından çıkmamış, liseyi ve üniversiteyi yurt dışında okumuş ve hep ailelerin o kalabalığından uzak durmuştu. Mavi, gözlerinde ateş varmış gibi bakan bu adamın bir kalbi olduğuna, duyguları olduğuna hatta oğlu dışında birine merhameti olduğuna inanmıyordu.
"Savaş her şeyi daha da zorlaştırıyorsun!"
"Oğlumu öylece alıp gitmelerine sessiz mi kalayım?" Diye bağırmasıyla Mavi gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 1) Mavi ile Savaş (TAMAMLANDI)
General FictionLütfen Dikkat! Bu hikaye Yalın Serisi'nin üçüncü kitabıdır. Hikayeyi anlayabilmek adına ilk iki kitabı okumanızı tavsiye ederim. İlk kitap Efsane, ikinci kitap ise Esmerim'dir...