5.Bölüm

26.9K 2.2K 942
                                    

Koridorda kendilerine koşarak gelen Erdem'in gözlerindeki mutluluk mu onları ağlatmıştı yoksa arkasından bakan arkadaşlarının hüzünlü gözleri mi bilinmez ama Savaş ve Mavi gözyaşlarına hakim olamamışlardı.

Erdem tüm gücüyle babasının kollarına atlayıp, boynuna sarılırken

"Babam..." deyişi onları izleyen kurumda görevli herkesi de gözyaşlarına boğmuştu. Mavi ve Savaş dışında ailenin hiçbir ferdi bilerek binaya girmemişti. Bu ufak rica daha önce burası gibi bir yerde büyümüş olan Bergüzar ve Toprak'tan gelmiş, onlar ise bu durumu şöyle açıklamıştı.

"İçeride bir ailesi olmasını dileyen onlarca çocuk var ve hepimiz içeri girip Erdem'i hasretle kucaklarsak bu onları üzebilir." Bergüzar'ın bu sözleriyle babası Osman Bey yaşlarla dolan gözlerini kızından kaçırmış ancak ona ve Toprak'a sımsıkı sarılmayı ihmal etmemişti. Şimdi onlar dışarı sabırsızlıkla Erdem'e kavuşmayı beklerken Savaş oğlunu kucaklıyordu.

Bu sırada Mavi ise Erdem ile vedalaşmayı bekleyen, ona bu kısa süreli yolculukta arkadaş olan çocukların arasına karışmış, hepsiyle tek tek tanışmaya başlamıştı.

Kalabalığın içindeki küçük kızlardan biri hayranlıkla Mavi'ye bakıp

"Gerçekten Erdem'in anlattığı kadar güzelmişsin Mavi." Dediğinde herkes kahkahalara boğulurken Savaş'ın dudaklarında silik bir tebessüm belirmişti.

Mavi gençti, güzeldi, bir bakanın usanmadan defalarca bakacağı bir yüze ve çekiciliğe sahipti. En önemlisi ise akıllı, başarılı, çalışkan bir doktordu. İnsanlarla, özelliklede çocuklarla kurduğu muazzam ilişkiler her zaman takdir edilmişti.
Bazen dünyanın bir ucuna, su bile olmayan kurak topraklara gidip oradaki anneler ve çocuklarıyla ilgilenmiş, bazen ise kendi vatanında zorluk içerisinde olan annelere ve çocuklara elini uzatmıştı.

Karşılık beklemeksizin, sadece sevgi bağıyla tüm bunları başarabilmesi, hatrı sayılır bir servetin içerisinde büyüyüp, hayatın bir de bu yönünü görebilmesi onun belki en güzel özelliğiydi.

"Erdem bizi bir daha görmeye gelmeyecek değil mi?" Sorusunu soran erkek çocuğunun gözlerine bakabilmek için dizlerini kırarak eğildi ve onun ellerini sıkı sıkı tuttu.

"Her zaman sizi görmeye geleceğiz. Söz veriyorum." Derken sesinin titremesine engel olamamıştı.

"Giden herkes aynısını söylüyor ama kimse bizi hatırlamıyor. Biz hep unutulan o zavallı çocuklar oluyoruz." İşte bu isyan karşısında söylenecek tek bir kelime bile bulamamıştı. Çünkü bu çocukların bazıları koruyucu ailelere verilip, sonrasında bir eşyaymış gibi davranılarak yurda geri bırakılmıştı. Zaten hayatlarında bir kez terk edilen bu canların canını böylesine yakmak hangi vicdana sığardı Mavi bunu anlayamıyordu.

Çantasından telefonunu çıkartıp

"Bergüzar anne, hepiniz buraya gelebilir misiniz?" Deyip aramayı sonlandırdığında Savaş onun ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı.

Dakikalar sonra içeri giren Yalın, Karcan, Alazoğlu, Sarızeybek ve Özden ailelerinin fertleri oluşturdukları kalabalık görüntüyle çocukları şok etmişlerdi.

"Çocuklar onları bir daha görmeye gelip gelmeyeceğimizi soruyorlardı bende özellikle sizleri çağırdım. Belki Bergüzar ve Toprak annem onlarla konuşmak isterler diye düşündüm." Dediğinde hepsinin gözleri hüzünlü bir gülümsemeyle parlıyordu. Bergüzar ve Toprak, Mavi'ye gülümseyip çocuklara bakarken, kendi çocuklukları hafızalarının tozlu raflarından gün yüzüne çıkmaya başladı.

"Merhabalar, sanırım kurumun müdürü sizsiniz." Diyen Bergüzar hemen yanlarında duran babacan adama elini uzattı.

"Evet Bergüzar Hanım, kurumun müdürü benim. Ahmet Karlı."

SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 1) Mavi ile Savaş (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin