9. Bölüm

41.3K 2.3K 2.5K
                                    

Bu gece herkes yaşıtları ve hemcinsleriyle vakit geçirmeye karar vermişti.

Armağan, Aylin, Bergüzar, Tomris, Toprak, Zeynep ve Şirin bir arada evdeydi ve onlara bir misafir daha eşlik ediyordu. Armağan ve Zeynep'in yakın arkadaşı Yıldız Ege. Yıllar önce Bergüzar'ın gelinliklerini tasarlayan bu üç kadının dostluğu zaten herkes tarafından bilinirken, üçünün bir araya gelerek ortaya çıkardığı işlerde her zaman göz kamaştırmıştı. Bu sebeple onlara camiada 'büyük üçlü' derlerdi.

Ailenin genç kızları YLN Club'ta eğlenmeye karar verince mekan her zamanki gibi kapatılmıştı.
Derin, Mavi, Yağmur Suna, Nazlı Yadigar, Asena, Işıl, Destan Neşe, Mihriban Ada ve Derya kocaman bir masanın etrafında oturmuş sakin sakin muhabbet ediyorlardı. Bu gece kulüpte sadece slov parçalar çalıyordu.

Babalar meclisi, Stavro'nun Meyhanesine kapak atmış otururken arkada çalan 'Dönülmez Akşamın Ufkundayız' adlı Türk Sanat Musikisi eserine eşlik ediyordu.

Kadehler usulca havaya kalkıp birbirine çarptığında çıkan sesle hepsi aynı anda nefes alırken herkesin aklında bambaşka şeyler vardı ama hepsi çocuklarıyla ilgiliydi.

"Ben niye soda içiyorum ulan koca hergeleler!" Diyen Süleyman Bey'e dönen 'ciddi misin' temalı bakışlarla adam omuzlarını düşürdü ve

"Tamam be tamam! Zaten içersem ananız bu yaşımda beni eve almaz, kapıda kalırım!" Deyip kaderine boyun eğdi ve sodasını içmeye devam etti.

Alparslan, Atilla, Ertuğrul, Murat, Arda, Ömer ve Yaşar bu sözlerle kahkahaya boğulduğunda Süleyman da onlara bakıp gülmeye başlamıştı.

"Hanımları kızdırmamak lazım! Delirince de güzel oluyorlar ama ısırdıkları yerde iz bırakıyor canına yandıklarım." Süleyman'ın yılların deneyimiyle yaptığı bu tespitle hepsi yeniden gülerken, ailenin genç erkekleri ise Yalın Otelin terasını mesken tutmuş ve demlenmeye başlamışlardı. Onlarda tıpkı babaları gibi arkadan çalan sanat müziği eserlerine eşlik ediyorlardı.

"Söyleme bilmesinler bu aşkın bittiğini,
Neden beni bırakıp, terk edip gittiğini..." derken bir anda gözler Savaş'a dönüvermişti.

"Yolumuz ayrılsa da dost kalalım seninle
Yalan olan sevgimiz düşmesin el diline!" Diye mırıldanan Savaş, düşünceli bir şekilde manzaraya bakarken herkesin gözü onun üstündeydi.

"Abi... Gerçekten gitmesine izin verecek misin? Gerçekten böyle mi ayrılacaksınız?" Soru Mehmet Tuğrul'dan gelmişti. Şu ana kadar en sakin, aklı başında ve Mavi'ye destek olan aile ferdi Tuğrul'du. Savaş bakışlarını ona çevirip

"Onun kararlarına karışamam Mehmet. Böyle bir hakkım yok. Ben Mavi için kimim ki beni dinlesin!" Dediğinde ortama ağır bir hava çöküvermişti.

Bu sırada kulüpte oturan kızlarında gözü kulağı Mavi'deydi.

"Şanslıyız ki Alazoğlu ailesinin bir kızları yok. Bunun rahatlığıyla şimdi bize içini dökecek, rahatlayacak ve saçma sapan gitme fikrinden vazgeçeceksin." Asena'nın çıkışıyla Mavi önce ona sonra da diğer kızlara tek tek baktı.

"Konuşmazsam saçımı başımı yolacak gibi bakmayı keser misiniz?"

"Hayır! Dökül!" Bağırışları aynı anda kopunca Mavi şu an için kaçacak bir yerinin kalmadığını anlayıp derin bir nefes aldı.

"Ben sanırım... Yaptığımız evliliği bir anlık bile olsa gerçek sandım. Fuat ile yaşadıklarımdan sonra düştüğüm boşluk ve duygu karmaşasıyla ona tutunmak istedim ama... Savaş ile olmak ateşi tutmaya çalışmak gibi. Ben bunu umursamadan onu tutmaya değil, ona tutunmaya çalıştım ama yandım. Üstelik sadece kendimi değil, ailemi de aynı ateşle yaktım ve küle döndüm." Dediğinde kimseden çıt sesi bile çıkmıyor sadece arkada çalan şarkı duyuluyordu.

SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 1) Mavi ile Savaş (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin