Mavi üstünü giyinirken, Çiçek Hanım da Güneş'i güzelce muayene etmişti ancak yine de bebeği alanında bir uzmanın muayene etmesi için, çocuk doktoru arkadaşlarından birini eve çağırmıştı.
''Bence bu küçük kız gayet sağlıklı. Tek sıkıntısı var o da aç olması.'' Derken Güneş bebeği annesinin kollarına bıraktı. Mavi, pencerenin önünde duran ikili koltuğa güzelce oturup kızını kolları arasına yatırdı ve onu ilk kez emzirmeye başladı. Güneş'in doğduğu andan beri kıpır kıpır olan dudakları sonunda aradığı şeyi bulmanın huzurunu yaşarken, evi dakikalardır birbirine katan ağlaması da kesilivermişti. Çiçek,
''Ben şu kaynananı arayıp, 'doğum başladı yetiş' diyeyim. Telaşla eve gelip, torununu görünce yaşayacağı şok da yıllarca beni emekli etmemesinin intikamı olsun.'' Deyip şuh kahkahasıyla gülerek odadan çıkacağı sırada Savaş'ta banyodan çıkmıştı.
''Gel buraya taze kız babası...'' Çiçek ve Savaş gülümseyerek birbirlerine sımsıkı sarıldıklarında
''Teşekkür ederim Çiçek teyze. İyi ki varsın.'' Diyen Savaş, onu duygulandırıp gözyaşlarını akıtmayı başarmıştı. Çiçek odadan çıkarken Savaş da yavaşça Mavi'nin yanına gelip ayaklarının dibine oturdu ve çenesini karısının dizlerine dayadı.
''Erdem'i kollarının arasında bana ilk kez getirdiğin an, seni gelinlikle gördüğüm an, sizi küvette birbirinize sarılmış halde bulduğum an ve şu an... Bu dördünü asla unutmam.'' Yüzünde kocaman bir tebessümle kızı ile karısına bakarken gözlerinin içi parlıyordu.
''Bizimkilerin, özellikle de Erdem'in Güneş'i ilk gördükleri anda verecekleri tepkileri düşünebiliyor musun?'' Bazı kadınlar kendi çocukları olunca doğurmadıklarını çocukları yerine koymaz ve onu eskisi gibi sevmez ya, işte Mavi hiçbir zaman böyle olmayacaktı. Onun masmavi gözlerinde saklı olan heyecanı, 'Erdem' derken titreyen sesi Savaş'ı karısına bir kez daha aşık ediyordu. İşte hepsi bu kadardı. Mavi, düşünmeden, art niyetsizce, en masum haliyle sevdikçe Savaş'ın ona olan sevgisi, saygısı, aşkı, hayranlığı artıyordu.
''Gerçek olduğuna ben bile inanamıyorken, onlardan inanmalarını beklemek aptallık olur.'' Burnunun ucunu hafifçe Güneş'in boğum boğum olmuş boynuna sürtüp, kokusunu içine çekiyordu ki gördüğü şeyle gözleri kocaman oldu. Onun yüz ifadesini gören Mavi ise kızını kendinden ayırıp boynuna baktığı an oradaki doğum lekesini görüverdi. Annesinden kendisine geçen doğum lekesinin aynısı şimdi kendi kızında da vardı. Şaşkın, mutlu, yaşlarla dolu gözleriyle kocasına bakarken
''Doğum lekesi!'' diye fısıldadı ve gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Savaş önce Mavi'nin, ardından da Güneş'in boyunlarına öpücük kondurup
''Benim kızlarım.'' diye mırıldandığı sırada alt kattan gelen seslerle birbirlerine gülerek baktılar.
''Sanırım uçarak falan geldiler.'' Savaş'ın bu tespitiyle gülen Mavi kızını kendinden azıcık uzaklaştırıp, kıyafetini düzelttikten sonra yavaşça ayağa kalktığında Savaş ona yaklaşıp yüzünü boynuna saklamış, sakallarını ise tenine sürtmeye başlamıştı.
"Savaş!" Mavi'nin kendisiyle eğlenen sesi kulaklarında çınlarken
"Mavim..." diye mırıldandı. Bu sırada yatak odasının önünde yükselen seslerle birbirlerinden uzaklaşıp göz göze geldiler. Savaş o anda aklına gelen şeyle telefonunu buldu ve video modunu açıp, kapıyı gören bir yere güzelce yerleştirdi.
"Eğlence başlasın!" Derken ki hali bu durumdan gerçekten keyif aldığını belli ediyordu. Odanın kapısı telaşla vurulduğunda Mavi pencerenin önüne ilerleyip, kapıya sırtı dönük bir halde durmuş, Savaş ise
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 1) Mavi ile Savaş (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralLütfen Dikkat! Bu hikaye Yalın Serisi'nin üçüncü kitabıdır. Hikayeyi anlayabilmek adına ilk iki kitabı okumanızı tavsiye ederim. İlk kitap Efsane, ikinci kitap ise Esmerim'dir...