1🤖

37K 1.5K 364
                                    



タワータワー!原因不明の理由でモーターから故障信号が発生します。
(Kule kule! Motorlardan belirlenemeyen bir nedenden ötürü arıza sinyali geliyor!)
私たちはエアスペーストルコを入力した後数分で推定したよう.
(Şu dakikalar itibarı ile tahminen Türkiye hava alanına girmiş bulunuyoruz.)
私たちはトルコの航空塔に連絡を取ろうとしました。そこに介入してください。聞こえますか?
(Türk hava kulesi ile irtibata geçmeye çalıştık. Siz de oradan müdahale edin lütfen. Bizi duyuyor musunuz?)
タワー!タワー!すべてのエンジンが倒産しました。
飛行機は落ちた。トルコの領域に収まるところ我々は予測することはできません
(Kule! Kule! Tüm motorlar iflas etti.
Uçak düşüşe geçti. Türkiye üzerinde neresi olduğunu kestiremediğimiz bir alana düşüyoruz!)
私達はすべての日本人に感謝の気持ちを送ります。副操縦士とすべての客室乗務員は神風のように感じます。フレンドリーな国は、トルコや土壌にあることが光栄です!
(Tüm Japon halkına minnetlerimizi gönderiyoruz. Yardımcı pilot ve tüm kabin görevlileri kendimizi kamikaze gibi hissediyoruz. Dost ülke Türkiye topraklarında yatacak olmak da büyük bir şereftir!)


BÖLÜM 1

Bir yavru kuş düştü biraz önce yuvasından. Yaklaşık dört kardeştiler. Yaklaşık diyorum çünkü bir tanesi henüz yumurtadan çıkmadı ve çıkmaya da pek gönlü yok gibi. Annesi onun yaşamak istemediğini düşünmüş olacak ki akşam yemeğinde bir şey bulamazsa bir iki gaga darbesiyle diğer kardeşlerine yem etmeyi planlıyor. Yuvadan düşen kuş ise aslında düşmedi, atıldı. Zira yine annesi onun ölümcül bir hastalığı olduğunu fark etti. Diğer yavrulara bulaşmasın diye ve hatta kendisi de hasta olmasın diye onu ölüme terk etti. Bu kulağa vicdansız gelebilir ama hayatın işleyişi bu yönde. Zayıf olan her zaman güçlülere yenilmeye mahkumdur. Hastalar ölmeli ve zavallılar yok olmaya bırakılmalı.

Eskiden hayatın sadece benim yaşadığımdan ibaret olduğunu sanırdım. Benim duygularım, benim düşüncelerim, benim bakış açım, olmayan annem ve babam, hatta evim ve çevrem. Tüm film sadece benim etrafımda dönüyor işte çizgilerim hep kırmızıydı. İnsanlara zarar verme, kırmızı çizgi! Günahsa yapma, kırmızı çizgi! Yalan söyleme, gıybet etme, hırsızlık yapma, kırmızı kırmızı kırmızı çizgi!

Sanki eğer tüm bu kırmızı çizgileri aşarsam bir şekilde dünya üzerine taş yağacak ya da bir bela ile cezalandırılacağım sanıyordum. Öte yandan eğer iyi bir insan olursam tüm kapılar ve yollar bana açılacak ve hatta kırmızı halılar serilecek diye düşlerdim. Tüm bunları bir başkasının hayatıma girmesine gelene dek net bir şekilde yaşadım. Lakin insanlar bana o kadar da etki etmiyordu. Ben yine aynı kurallara uymaya devam ediyordum. Fakat nereden bilebilirdim ki bu düzeni değiştirecek olan kişinin bir insan olmadığını...

Dünyanın diğer ucunda bir Afrikalı kız bulduğu bir yudum çamurlu suyu içtiği için mutlu ve diğer uçtaki Tayland'da bir katliam gerçekleşti. Benim yapmayacağım tüm kırmızı çizgiler Çin'de çiğnendi ve Amerika'da iyi bir insan biraz önce kapıdan kovuldu. Afganistan'daki masum çocukların kolları kesildi ve Filistin'de pek de çocuk kalmadı. Benim kendi dünyamda olmasından korktuğum her şey dünyanın diğer bir ucunda işlendi ve iyi olmasına rağmen birçok kişi ödüllendirilmedi.

Tüm bunlardan sonra anladığım tek bir şey var. Burası dünya... Ve burada hesap günü henüz gerçekleşmedi.

Din dan don! Din dan don!

Gözlerimi açtığımda zil sanki bozulmuş gibi çalmaya devam ediyordu. Hiç aralık vermeden basılan bu zil kulaklarımın içinde yankılanırken uykudan uyanmamak için kendimi zorlasam da bir işe yaramadı. Çalan kişi her kimse eve girmek için epey ısrarcıydı. Geç yattığım için az uyumam bir yana o kadar yorgundum ki kargo bile gelse alacak durumda değildim ama gelen kişi durmadı. İnsan bir ara vererek basar bu da neyin nesi şimdi?

"Kim bu ya?"

Başımı yastıktan kaldırıp yarı uykulu gözlerle dış kapının olduğu yöne doğru baktım sanki gelen kişiyi görebilecekmişim gibi.

"Benim kapımı bunca zamandır böyle çalan olmadı. Zil mi takıldı yoksa? Öyle bile olsa insan kendisi rahatsız olur ve bırakır. Yani kabus gibi bir şey. Biraz daha uyumak için çabalıyorum tüm dünya birleşip üstüme üstüme geliyor."

Bir süre daha bitmesini bekledim ama devam ediyordu.

"Belki de hapisten kaçmış bir kaçaktır?" diye sordum kendi kendime. "Saçmalama Hazan, öyle olsa kapı mı çalar?" Ve yine cevap verdim kendi kendime. "E o zaman kim bu?"

Yataktan hızla kalktığımda siyah küt saçlarımın tamamen birbirine girdiğini fark ettim. Hafif çekik gözlerim uykusuzluktan şişmiş, alt alta iki tane mor halka oluşmuştu. Diğer insanların çok uyuyunca gözleri şişerdi, benimse az uyuduğumda şişiyordu. Ve gözlerim şiştiğinde neredeyse yok oluyordu. İnsanın hiç gözü yok olur mu? Benim oluyor. Bir şiştiğinde bir de güldüğümde. Nadiren güldüğüm için bu konuda sıkıntım yok ama hep az uyuyorum ve genelde de şiş gözlerle geziyorum ne yazık ki.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin