Bir konuda anlaşalım, eğer uğur böcekleri güzel olmasaydı ve aynı zamanda kelebekler de bu kadar çok sevilmezlerdi. Hamam böcekleri ve kertenkeleler de güzel görünseydi onlar da çok sevilirdi. Lakin yaratıcı için dış görünüş bir hiçtir o yüzden güzel de görünce kelebeklerin ömürleri kısa, kertenkeleler ise kuyrukları kopsa bile yaşamaya devam edecek kadar uzun ömürlüdür. Yani bu dünyada ne kadar güzel olduğunuzdan ziyade Allah katında ne olduğunuz önemlidir. Doğruyu söylemek gerekirse dışarıdan itici biri olsam da içimde ve kalbimde hep yaradana yönelip onun seveceği şeyleri yapmaya çalışmışımdır. Beni bu hayata tek başıma göndermesi de bu sevgimin önüne geçmemiştir. Hayatım evet zor ama yine de yaşamak için seçildiğimi kabullenip en iyi şekilde günlerimi geçirme kararı almışımdır. Şimdi karşımda muhtaç bir robot var ve gitmem diye de diretip duruyor. Ben ne yapayım? Evden dışarı atsam bir dert, polislere haber versem ayrı bir dert, burada kalsa ayrı dert. İçimdeki iyi ruh bırak bu gece misafir olsun sabah ne yapacağına karar verirsin, hem bir gecede Japonya Türkiye'ye gemi gönderemez diyor ama bilemiyorum."Sanırım siz rahat olamayacaksınız. Dışarıda kalayım ben."
"Dur dur, sadece düşünüyorum. Az kaldı bekle biraz daha."
Gülümseyerek bana baktı ve gözleriyle onayladı. Mimiklere de bak gören de kırk senelik insan sanır.
"Benden başka üretmediler mi dedin sen?" diye sordum.
"Dış görünüşümüz büyük ihtimalle farklıdır çünkü bizi sipariş veren kişinin istediği şekilde üretiliyoruz. Ama evet, üstün zekâ olarak benden daha iyi bir robot üretmediler. Yani evet benden başkası yok şu an için."
"Hımm. Demek öyle. E madem şey yapalım, yani madem bu kadar değerlisin, kal bu gece bende o zaman. Bu odada kalsan sorun olur mu? Yatak falan mı gerekli? Ya da ne bileyim fişini takman gereken bir priz yeri mi istersin."
"Priz mi?"
"Evet, şarj olman için."
"Ha yok, şarj şu an için yeterli. Gerek de yok aslında."
"E o zaman tamam. Eminsin değil mi yetkililere haber vermiyoruz? Alıp ülkene götürseler senin için daha iyi olmaz mı? Amerika'ya da gidersin belki? Baştan bir şeyler yaparlar belki reset meset atarlar?"
"Çok naziksiniz ama imkansız artık."
"Aman canım sende ne nezaketi, başım belaya girmesin diye söylüyorum yani. Neyse tamam o zaman saat geç oldu zaten. Benim aracım falan yok ve en yakın emniyet şubesi de iki durak ötede kim yürüyecek gece gece değil mi? Tamam madem uyuyalım güzelce."
Evimde kalmasına karar verdiğim üstün zekâlı robottan sonra daha fazla yanına oturmadım ve ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldim. Ayağa kalkınca yine verdiğim karardan pişman olmuştum ama bir kere lafı ağzımdan çıkmıştı. Şimdi pişman oldum sen neyse dön Japonya'ya da diyemezdim ki. Elimi kilit bölümüne götürdüğümde son kez ona baktım.
"Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordum.
"İyi," dedi gülümseyerek. Yine ellerini önünde bağlamış saygılı bir şekilde bekliyordu. "Siz nasıl hissediyorsunuz?""Ben iyiyim teşekkür ederim. Sen iyisin değil mi?"
"İyiyim iyiyim çok teşekkür ederim."
"Yani üzerine kapıyı kilitliyorum ama seni hapsetmişim gibi falan algılama tamam mı? Kapıya vurursan, yani herhangi bir ihtiyacın olursa, ne bileyim lavaboya gitmek istersin belki ya da acıkırsan gelip açarım tamam mı? Bunalırsan pencereyi açabilirsin ama tel var. Canın sıkılırsa da televizyon izle. Tam olarak bir robotla nasıl ilgilenilir bilmiyorum o yüzden sen kafana göre takıl tamam mı?"
Bu sefer bayağı bayağı dişlerini göstererek güldü. Ya bunun dişleri bile inci gibi beyazdı. Daha öncekiler gülümseme değildi sanki. Şimdi öyle bir gülmüştü ki kalbim titremişti.
"Biz yapay zekâlar ne lavabo ihtiyacı karışlarız ne de tam manasıyla yemek yeriz. Siz, içiniz rahat bir şekilde uyuyun lütfen. Ayrıca kapıyı kilitlemeniz de beni hiç rahatsız etmiyor. Burada önemli olan sizin rahatınız. Siz kendinizi nasıl daha huzurlu hissederseniz ben o şekilde mutlu olurum."
Alt dudağımı beğendiğimi belli edercesine yukarı kaldırırken başımla da onayladım."Böyle kibar konuşmalar yapmayı da nereden öğrendin? Japonlar kibar olurlar ama sen bayağı bayağı yürüyen kibarlık tablosusun."
Gülümseyerek karşılık verdiğinde "İyi hadi madem Allah rahatlık versin. İyi geceler. Dediklerimi unutma ha, tek bir isteğinle açarım kapıyı," dedim ve kapıyı yavaşça kapattım. Sonra da iki kere kilitledim. Tam odama doğru gidiyordum ki mutfaktan iki sandalye alıp kapının önüne set şeklinde dizdim. Sandalyeler gözüme az görününce diğer odadan bir sehpa getirip onu da koydum. Son kontrolleri iyice yapmıştım ki içim rahatlamıştı. Koridordaki ışıkları açtım sonra da arkama baka baka kendi odama geçtim. İyi mi yapıyorum kötü mü yapıyorum bilmiyorum ama sanki bunları yapan ben değilim. Sanki biri beni yönlendiriyor. Normalde olsa asla! Asla böyle bir şey yapmam. Aslında polisi arayıp bildirmem lazım ama elim de varmıyor. Hem de onun gitmek istemediği her halinden anlaşılıyor. Yine de robot bile olsa onunla ne zamana kadar yaşayabilirim ki?
"Sırf bu yüzden ülkede vatan haini ilan edilirsem ne olur?"
Başımı hafif yukarı kaldırdığımda hayali bir bulut açıldı. Polisler kapımı basmıştı ve o çok değerli Haruki robotunu almak için yüzlerce Japon bahçemde birikmişti. Karete yapıp sağa sola uçarlarken Türk polisi linç edilmeden beni zırhlı araçlara almıştı. Yol boyunca Japonlardan kaçarken mahkemeye çıkarılıyordum. Sonra hapse girip yemek olarak da suşi yiyordum.
Hızla başımı indirip gözlerimi kapattım. Bulut puf gibi dağılırken içimdeki tüm nefesi boşalttım.
"Kendine gel Hazan. Saçma saçma hayallere dalma. Böyle bir şey olmayacak elbette. Tamam bu gecelik kalmasına izin verdim ama kendimi daha fazla tehlikeye atmamak için yarın ona kendisine başka bir ev bulmasını söyleyeceğim. Evet. Hem ben genç bir kızım, o ise robot bile olsa bir erkek. Asla ama asla olmaz."
Kendi odamın kapısını da iki kere kilitleyip önüne ağır aynalı masayı yerleştirdim. Bu setler sebebiyle Allah muhafaza gece yangın falan çıksa ikimiz de geberip giderdik. Sağa sola bakıp bir de geçen sene dürüp köşeye koyduğum halıyı yerleştirdim. Hani dolabı çekerse halı korusun diye."Tamam yeterli herhalde. Artık bundan daha fazlası da yani sumo falan olur. Açamaz tüm bunları. Evet, yeterli," dedim alnımda biriken teri silerek.
Yatağıma yatmadan pijamalarımı giydim. Aklımda sürekli Haruki vardı. Bugün yaşadıklarım şaka gibiydi. Kendimi seçilmiş gibi hissediyordum.
Bu hayatta zaten yapayalnız yaşıyordum, bir de ta Japonya'dan gönderilen robot tarafından katledilirsem iyice ağlamaklı bir hayat hikâyem olurdu. Yine de tüm bu şeyler benim seçimimdi. Ya baştan eve almayacaktım ya da aldıysam polislere haber vermeliydim. Şimdi evimde dururken hayıflanmam boştu.
Her şekilde kendimi son kez emniyete aldım ve ışığı açık bırakarak uykuya çekildim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPAY ZEKÂ
Ciencia FicciónJaponya'dan Amerika'ya gönderilmesi gereken bir kargo uçağı Türkiye'de düştü. İçinden sağ çıkan şey sadece o oldu. Haruki, Amerikalı iş adamı için özenle tasarlanan üstün zekalı bir robottur. Kargo uçağı Türkiye'de düşünce tüm planlar alt üst olur. ...