Babamı aradım baba dediğime bakmayın kendisinden tiksiniyorum.. Evet yaptıklarıyla herkesçe saygın biri olabilirdi. Ama onun asıl yüzünü hiç kimse bilmediği için o herkesçe gördüğü o sevgiyi bırakın saygısını bile ona vermiycektim. Onunda beni önemsemediği için sıkıntımız yoktu.
-Derayı buraya gönderirken ne düşündüğünü bilmiyorum ama, en azından onun burada ne aradığını söyleyebilirdin.
-Amacım sadece sana ulaşmaktı kızım. Yoksaki o adamların hepsi benim. Şu an telefonu kapatmıycaksın çünkü kapattığın an seni alırlar. O adamlar boşuna orda durmuyor onun senaryosu var.
Ordan tiksindiriçi bir şekikde kahkaha attı karşımda. Ben eğer istediğini yapmazsam polislere beni söyleyeceğini söylüyordu. Yoksa neden beni burda istesinki çok mantıklıydı ama neden?
-Sen şimdi eve gidiceksin hiç bir şey olamamış gibi deryayla hiç oraya gelmemişsiniz gibi. Daha sonra ben sana neler yapacağını söyleyeceğim ve unutma bu görüntülerle bitersiniz.
Telefonu kapatıp adamların olduğu odaya girdim. Bana sabahtan beri batan bir adam vardı onun önünde durdum. Gençti ama fazla değil orta yaşlıydı yani. Karşısına geçtim ellerini çözdüm ve ayağa kaldırdım.
-Sakın sakın bana vurmamazlık yapma. Benimle dövüş.
Karşısına geçip hınçımı çıkartana kadar onunla dövüştüm ben yenmiştim ama hala kendime gelememiştim eğer ben dediklerini yapmassam hepimizin hayatını bitirecekti. Kardeşlerim yanımda olmassa bende hiç olurdum.
Daha sonra başka bir adamın ellerini çözdüm karşısına geçtim kısa bir bakışmadan sonra oda bana vurmaya kalkıştı ama o kadar hırslı ve kendimden geçmiştim ki onuda yerle bir etmiştim.
Bir kaçıyla karşılıklı dövüşmüştüm bazen yalpalayıp bir kaç darbe yesemde dövülmüşlerdi. Hırsımı hepsinin dövülmesine rağmen alamayınca kendime zarar verecek duruma geldim sakinleşmem lazımdı. Adamlara babama selamımın olduğunu söyleyip çıktım adamları görünce anlardı zaten. Motora binip ordan uzaklaştım o aradada babama adamlarını alması için mesaj atmıştım. Deryayıda eve göndermiştim. Motorla gezdim. Nereye niçin gittiğimi bilmeden gezdim. Gezdim denilemez ama o hırsla ve o hızla gittim. Düşüncelere boğularak gittim. İyi değildim. Kendimi dağıtmıştım. Bizim evin olduğu sokağa girdiğimde hızımı düşürdüm bizim evin önüne gelip motoru yerine koydum. Kıçım titreşince telefonu çıkarıp baktım babamdan mesaj vardı "sokağın başına gel sana görev vericem ama yürü motor fazla ses çıkartıyor."
Bu adama sinir oluyordum. Telefonu hırkamın cebine koyup sokağın başına yürümeye başladım. Gördüğüm kadarıyla adamlar vardı fazlaydılar. Allah bilir neye bulaşmışdıda bu kadar adamla dolaşıyordu.
Yanına gidip yüzüne baktım. Beni neden çağırmışdı gecenin birinde?
-Neden çağırdın beni bu saatte sabahı bekleyemedin mi?
Tükürürcesine konuşmuşdum.-Hayır tabikide biricik kızım. Sadece fazla önemli ve acele bir işdi.
Kızımı bana inat bastırarak söylüyordu. Pislik herif.
-Söyle o zaman. Benimde işlerim var.
Bana bir adım daha yaklaştı ve yüzüme baktı.
Birbirimize o kadar öfke ve kin dolu bakıyorduk ki. Karşıdan biri görse kesinlikle birbirimizi azılı düşmanımız zannederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuzak!
Teen FictionHer şey korkunç bir kazadan ibaret miydi? Yoksa kaza süsü verilmiş cinayetler mi vardı? Hiç bir düşmanları yokken ikizlerin ölmesi saçma değil miydi? Belki de düşman olduğu kişiler vardı? Peki ya aileleri işlemişse bu cinayeti? O zaman inanır mısı...