Bizimkilerin öğrenmemesi lazımdı umarım söylemezdi.
-Bizimkilere hiç bir şey söyleme! Ben söylerim vakti gelince.
Bana hafif yaklaşıp sırıttı. "Neden söylemiyeyim ki?". Bende ona inat ona biraz yaklaşıp onun gibi sırıttım " söyleyemezsin çünkü söylesende söylemesende eline bir şey geçmiycek!" Canım biraz acımaya başlamıştı. Biraz daha öyle kalırsam tutulucakmışım gibi olduğum için geri yaslandım. O ifade yüzümede vurmuş olacak ki rüzgar ne kadar gıcık olsada az önceki bakışıyla şuanki bakışı aynı değildi.
-Ben eve gidicem ve sende bu olanları berkay ve berkeye söylemiyceksin!
-Meraklı değildim seni ifşalamaya.... Sadece gecenin bu saatinde neredeydin de böyle oldun yani bu kadar büyük kavga nasıl olabildi ya da. Off boş versene çok boş konuştum!
-Çok boş yaptın. Haklısın.
Ben onun cümlesini düzeltirken o bana dik dik bakmaya başladı.
-Bu kadar yara almana rağmen çenen yerinde ya helal. Ne diyim..
Bu böyle uzayıp gidicekti bunu hissediyordum. O yüzden direk kesmek istedim bu konuşmayı.
-Ben eve gidiyorum.
Bana olan bakışları bir anda değişti öfkeyle karışık bir şeydi. Anlayamamıştım gerçi ne bekliyordum ki! İki gündür tanıdığım birini nasıl anlayacağımı düşünmüştüm.
- Saçmalama deniz! Hiç bir yere gitmiyorsun bu haldeyken.
Karnımın acımasına rağmen ayağa kalktım. Beni burada tutamazdı.
- Ne varmış benim halimde be. Gidicem diyorsam gidicem işte zorla mı?
Refleksle o da ayağa kalktı. Benim sesim istemesemde yüksek çıktığı için o da sesini bir doz yükseltmişti.
- Evet zorla! Var mı diyeceğin?
-Evet var! Beni burda zorla tutamazsın! Sen mi engel olucaksın bana ?
-Evet ben engel olucam deniz.
Öfkeden çıldırmak üzereydim. Hem canım yanıyordu hem de rüzgara sinirlenmiştim. İkisi bir araya gelincede çıldırmama ramak kaldı.
"Bak ben gidiyorum" dedim sakince ve tane tane, eğer inatlaşırsam hem bizimkilere söyleme olasılığı çok yüksekti hem de biraz daha bağırırsam bayılacağımı hissediyordum. Halsizdim. Rüzgar dikkatlice bana baktı. Gitmeme izin vermek istemiyor gibiydi ama nedenini anlayamamıştım da " Deniz bak iyi değilsin! Şu an ayağa kalkman bile şaşırtıcı diyebilirim çünkü durumun çok kötü. Ben ciddiyim ufak sıyrıkların var ama bıçaklanman yani... ben kendimi anlatamadım boşver" dedi. Benim gibi o da sesini alçaltmıştı. Ve doğru söylemişti kendini anlatamamıştı. Daha sakin olduğumuza göre camdan atlama fikrini kafamdan sildim. Rüzgar sakinleştiği için yine aynı yere oturmuştu.
-Gitmek istiyorsan seni tutamam deniz.
Gerçekten bir an şaşırmıştım ama bu bizimkilere bişi demiyceği anlamına da geliyordu " he salak he, çocuk öyle bir şey demedi! sen ne diyorsun desene ben öyle anlamak istiyorum diye. Bahane arıyor bir de" ya hangi insanın iç sesi ona karşı çıkmış acaba? Sen niye bana karşı çıkıyosun evet böyle anlamak istiyorum ve böyle anlıycam tamam mı? Kes. "Makas yok ki" ben senin yapacağın espiriye tükiriyim ya allah senin cezanı verrr.... ya da vermesin. Sonra o cezayı ben çekerim.
Rüzgara döndüm. O da banaa bakıyordu " teşekkür ederim yani gitmeme izin verdiğin için" hafif kafa sallar gibi oldu ama sonra vazgeçmiş olacak ki " benden izin isteme deniz. Sen benden izin isteyecek bu hale gelme yeter." dedi. Ne yani o kadar kötü müydü durumum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuzak!
Teen FictionHer şey korkunç bir kazadan ibaret miydi? Yoksa kaza süsü verilmiş cinayetler mi vardı? Hiç bir düşmanları yokken ikizlerin ölmesi saçma değil miydi? Belki de düşman olduğu kişiler vardı? Peki ya aileleri işlemişse bu cinayeti? O zaman inanır mısı...