6. Bölüm

224 15 10
                                    

Umarız beğenirsiniz bu bölümüde. Her zaman ki gibi uzun oldu :-) Desteğinizi eksik etmeyin. İyi okumalar.

Multimedia: Chang Min

Şarkı: Radiohead - Creep (Hae Won'un platonik aşkını anlatıyor)

Dilara-Hazal

"Evet?" Bir köşeye geçtik ve oturduk.

"Ben bunları ilk defa birine anlatıyorum. Sabah gördüğün kızı hatırlıyorsundur. Herşey ortaokulun sonlarında başladı, biz Hae Won'la sınıf arkadaşıydık ve cidden ona arkadaş olarak çok değer veriyordum. Ama onun bana daha da fazla değer verdiğini farkettim, bunun arkadaşça bir yönü yoktu." Gözlerini kapattı ve bir süre sonra açıp devam etti:

"O benim için bir arkadaştan öteye geçemeyecek biriydi ve arkadaş olarak çok değerliydi, ama o yaptıklarıyla tüm değerini öldürdü. Ben onun bana olan farklı sevgisini görünce onu kendimden uzaklaştırmak istedim." Başını öne eğip acı bir şekilde gülümsedi ve devam etti:

"Ama o daha çok yaklaştı. Hiç beklemediğim bir anda sana aşığım dedi. Bununla baş edemeyeceğimi anladım ve onunla arkadaşlığımı sürdürmemeye karar verdim. Teklifini reddettim, uzaklaştım ondan. O deli gibi sevmeye devam etti beni, olduğum her yerde gölgem gibi onu görüyordum. Sürekli beni takip ediyordu. Bir süre sonra liseye geçtim, ve onuda aynı lisede gördüm. Benim için, çalışıp benim olduğum liseye gelmişti. Ve ben yine okul hayatım boyunca beni takip etmelerini, sürekli gelip benimle konuşma çabalarını çektim. Lise bitince bitti sanmıştım. Türkiye'ye aşırı bir hayranlığım vardı. Biliyorsun savaş zamanı gelip bizimle savaşmıştınız Kuzey Kore'ye karşı ve daha binlercesi.. Burada okumaya karar vermiştim. Burada yeni bir başlangıç yaptığımı ve oradaki bu saçmalıklardan kurtulduğumu düşünüyordum. Ama o, o yine beni takip etmiş ve buraya gelmiş. Burada okumaya karar vermiş ve benim için Türkçe bile öğrenmiş.." Derin bir nefes aldı, ben ise nefesim kesilmiş bir şekilde onu dinliyordum:

"Benim için ilgisi olmadığı bir ülkede okuyor. Ne için bütün bunlar? Karşılık alamadığı saçma bir aşk için. O, o artık vazgeçmek zorunda Hizra, benim yüzümden acı çekmesi beni de üzüyor. Bir zamanlar çok değer verdiğim birinin bu hallerde olması utandırıcı ve üzücü. Vazgeçmesi için hiç olmadığım biri gibi davrandım bazen ona, ama o asla vazgeçmedi. Böyle bir aşkın zavallılıktan başka birşey olduğunu düşünemiyorum. Yani aklım almıyor. Aşk böyle birşeyse ben de istemiyorum." O an düşünmedim. Düşünmek istemedim. Sadece yaptım.

"Sarılmak ister misin?" cevap vermeden direk sarıldı. Kalbinin atışını hissedebiliyordum. Korkuyordu, endişeliydi ve sevmişti.

---

Sabah goblinlerin sesiyle uyandım yine, ne zaman vazgeçecekler acaba şu bağırış çağırıştan. Chang Min'in anlattıklarını aklımdan çıkaramıyorum hayatta gerçekten böyle aşklar var mı? Cidden Chang Min için çok üzülmüştüm, kendimi onun yerine koyuyorum da.. bir kabustan başka birşey değildi. Ama yinede aşktan soğumamalıydı. Yani aşk acıtır, keser ama ısıtırda.. Ama bir yandanda düşünmeden edemedim, acaba bende ona göre zavallı mıydım? Sonuçta günlüğümü okumuştu. Banyoya doğru yürüdüm. Kesin benide o kız gibi görüyordu. Yinede düşüncelerine katılamıyordum. Aynaya baktım. Senin o kızdan bir farkın yok Hizra diye düşündüm. En azından onun gözünde... Telefonumun çalmasıyla irkildim, cebimde unutmuşum. Tanımadığım bir numaraydı. Banyodan çıkıp odama geçtim. Ve cevapladım:

"Buyrun?"

"Ben Rüzgar, dans hocanım... ım Hizra değil mi?" dedi sevecen bir sesle.

"Evet ben Hizra. Sizi dinliyorum?" dedim. Ay hep bir erkekle konuşurken heyecanlanırdım. Kim olursa olsun.

Beni Anılarında TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin