10. Bölüm

167 11 11
                                    

Multimedya: Hizra

Çünkü bu yaratılış gereğiydi. Onun dudakları benimdi. Bana aitti. İlk öpüşmemin bir teknede veya bir kulübe gibi bir yerde olacağına inanırdım hep. Kendi balkonumda olma ihtimali... son sırada bile değildi. Ama önemli olan nerede olduğum değil. Kiminle olduğumdu. Ağzımın içi kupkuruyken nasıl oluyordu da dudaklarım ıslak oluyordu. Bunu diliyle o yapıyor olmalıydı. Durdurmam gerekip gerekmediğini kestiremiyordum. Neden beni öpüyordu?

'Bunu, seni veya her neyse özleyip özlemeyeceğim umrumda değil...' Neden böyle demişti? Gidiyor muydu? Ellerini hiç kıpırdatmadan belimde tutuyordu. Kaç dakikadır öpüşüyorduk? Yüz kaslarının gerildiğini gözlerim kapalıyken bile hissedebiliyordum. Ne yaptığımı ve ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum sadece onun yarattığı senfoniye ayak uydurmaya çalışıyordum. Ama hey lanet olsun hayatımda hiç birşey bu kadar iyi hissettirmemişti. Ben sana aşığım Shaun. Neden bana bunu yapıyordun? Üstümdeki herşey ağırlaşmaya başladı, taşıyamıyordum. Vücut ısım ise beni delirtmek üzereydi. Dur lütfen dercesine elimi göğsüne bastırdım. Nefes nefeseydik ikimizde. Ona hiç bu kadar yakından sahip olmamıştım. Ne diyordum ben? O beni öpmüştü. Keskin kokusu başımı döndürüyordu çünkü başım omzundaydı. Kalbinin ne kadar hızlı attığını görmek beni şaşırmıştı. Peki o ne hissetmişti? Bir eliyle başımı okşuyor ve diğer eliyle sırtımı ovalıyordu. Bense hala hızla nefes alıyordum. Elini yüzüme doğru kaydırdı. Yüzümü kaldırmak istedi ama ben izin vermedim. Ona bakamazdım. Israr etmedi. Daha ne kadar böyle kalabilirdim bilmiyorum ama ona bakamazdım.

"Hizra?" Ağzımı açtım ama cevap veremedim hala omzuna yaslanmış bir şekilde duruyordum.

"Birşey demek veya bana bakmak zorunda değilsin." Sesi kalbimi ısıtıyordu. Sanki oraya, kalbime seslenmek ister gibiydi.

"Beni suçlarsan seni anlarım." Dedi ve sesi soğuklaştı.

"Ben sadece senin kadar ne diyeceğimi bilmiyorum açıkçası." Keşke şuan onu duymamazlıktan geliyor olabilseydim.

"Shaun." Dedim yüzümü iyice omzuna gömdüm.

"Efendim?" Dedi ve halinden rahatsız olmuş gibi kıpırdanmaya başladı. Bende kendimi geri çektim hemen.

"Oh hayır geri yaslanabilirsin. Sadece rahat olduğundan emin olmak istedim." Odanın ışığı balkonu aydınlatıyordu. Keşke elektrikler sönseydi, böylece onunla göz göze gelmezdim.

"Ben üşüdüm." Dedim. Aslında sormak istediğim, aklımda binlerce soru vardı ama yapamıyordum.

"Sen yat ve bende gece bir ara evden çıkarım." Dedi. Gözlerini benden kaçırıyordu.

"Uykum yok." Saate baktım 12'yi biraz geçmişti.

"Pekala." Dedi ve arkasına yaslandı. Ayağa kalktım ve kapıyı açtım.

"Nereye gidiyorsun?"

"Pike alacağım burada donmak istemeyiz değil mi?" Dedim ve gülümsemek için zorladım kendimi. Peki nasıl davranmalıydım? iki tane pike aldım ve birisini ona uzattım. Bir koltuğun ucunda ben, diğerinde ise o oturuyordu. Şimdi de iki yabancıyı mı oynuyorduk?

"Titriyorsun." Dedi ve pikeyi uzattı.

"Ben iyiyim."

"Al şunu. Üşütmeni istemiyorum."

"Benimle gel. " dedim ve balkondaki koltuğu içeri taşıdık ve Shaun oraya uzandı. Işığı söndürdüm ve iyi geceler deyip yattık. Uzun bir gece olacaktı....

---

"Hizra?" Oh harika neredeyse bir saat geçmişti ve o da uyuyamamıştı.

"Hizra?"

Beni Anılarında TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin