11

2.6K 244 93
                                    

Bu bölüme ciğerimi bıraktım arkadaşlar.

Allah aşkına bu bölümün nasıl olduğunu bana yazın ya özelde ya buradan fark etmez. Ama yazın. Mutlaka. Unutmayın.

Sizleri çok seviyorum. Umarım beğenirsiniz.

Muah.

-Lili

Jeongguk bacakları titreyerek otobüse  bindiğinde karşında Mi Cha'yı görmesiyle rahatladı. Burada olması kaza anını aklına getiriyordu ama tek rahatlatıcı şey Mi Cha'ydı.

" Nasılsın? " dedi Mi Cha ikisine de boş koltuk bulup otururken.

Jeongguk da onun yanına oturduğunda " İyiyim. Sen? " diye sordu.

Kalabalık değişmişti, az insan vardı. Otobüs değişmişti. İnsanları değişmişti. Burada değişmeyen sadece Jungkook ile Mi Cha'nın beraber olmalarıydı.

Sohbet ede ede istedikleri yere geldiklerinde otobüsten indiler. Mi Cha, Jeongguk'un koluna girip ona destek olmak istercesine gülümserken Jeongguk ona bakıp derin bir nefes verdi.

" Ben hastanedeyken çok yalnız kaldı. " dedi Jeongguk mezarlık kapısından içeri girerken.

" Hayır, o hep senin yanındaydı. " dedi Mi Cha Jeongguk'un iyi hissetmesini dileyerek. " Lütfen böyle düşünme. "

Jeongguk susup mezarın başına geldiklerinde Mi Cha yutkundu. Belki de en zor an buydu. Sevdiğini, özellikle annenin mezarının başında olmak.

Jeongguk daha gençti. Annesine daha çok ihtiyacı vardı. Özellikle babası böyleyken.

" Merhaba, anne. " dedi Jeongguk. " Bak sana kimi getirdim. "

Mi Cha " Merhaba. " diye fısıldadı. Gücü yoktu.

Mi Cha Jeongguk'un bitkin halde olan bedenine baktı. Sesi öyle bir çıkıyordu ki Mi Cha yere çömelip hüngür hüngür ağlayacaktı. Kelimeleri öyle duygu yüklüydü ki Mi Cha içindeki bütün gözyaşlarını akıtsa yine yetmezdi.

" Ömrün yetmedi ama belki ruhun yeter onu görmeye, anne. " dedi Jeongguk eğilip.

Mi Cha Jeongguk'un yanına geçip saçını yavaşça okşadığında Jeongguk " Yaşadıklarımı gördüğüne eminim anne ama ben iyiyim. Senin ve Mi Cha'nın sayesinde iyiyim. " dedi.

Mi Cha yaşlı gözlerle Jeongguk'a gülümsediğinde daha fazla  anlatması için sustu. Konuşmak rahatlatırdı.

" Babam da geldi. " dedi Jeongguk. " Yıllar sonra ilk defa babam karşıma çıktı. Hatırlıyorsundur bana oyuncak almaya gideceğini söylerek o evi terk etmişti çünkü ben onu bırakmak istememiştim. "

Mi Cha hıçkırıklarını ağzından kaçırmamak için dudaklarını birbirine sıkı sıkı bastırdı. Jeongguk dışarıdan ço iyi gibi görünebilirdi ama ruhu o kadar yaralıydı ki... İçinde o kadar çok şey yaşıyordu ki kimse onu anlayamazdı.

" Babam geldi ve yine canımı yakıp beni terk etti. " dedi Jeongguk. " Ama boşver, ben mutluyum, anne. "

Jeongguk öyle bir anne diyordu ki o ses göğsünden hissederek çıkıyordu. Anne olmayan kadın bile bu kelimeyle annelik duygusunu hisseder ve Jeongfuk'u kolları arasına alır şefkatle başını okşardı.

" Sana çiçek almadım çünkü... " dedi Jeongguk ayağa kalkıp elini kot pantolonun cebine götürerek. " Alacağım çiçek burada solacaktı ve ben solmasını değil, devamlı yaşamasını istedim. "

Jeongguk elinde çiçek tohumu olan paketi çıkarıp tekrar çömeldiğinde yağmur çiselemeye başladı.

" Üşümüyorsun değil mi anne? Üşümemeni umuyorum. " dedi Jeongguk. " Ama ben geceleri yalnız yatarken, sensiz yatarken çok üsşüyorum anne. Çünkü bana sarılam cennet kollar yok artık. "

Jeongguk yağmaya başlayan yağmurla toprağı titreyen elleriyle deşeleyip içine tohumları bıraktı. Toprağın biekaç yerine daha bu işlemi uygularken elleri çamur içinde kalmıştı.

Yağmur o kadar hızlanmıştı ki üstleri sırılsıklam olmuştu. Jeongguk'un upraştığı toprak çamur olmuştu ama Jeongguk işine devam ediyordu.

Ağlayarak.

Omuzları, sarsılarak üstüne düşen yağmur damlalarını canı acıya acıya kabul ediyordu. Gök de onlarla beraber ağlıyordu.

Jeongguk çamurlu elini gözüne götürüp gözyaşını sildiğinde yüzü az miktarda çamur oldu ama yağmurla beraber o iz silikleşti. Jeongguk bunu umursamadan gözyaşlarının izin verdiği ölçüde işini bitirip çamurlu ellerle toprağa baktı.

" Her çocuk annesine koşturarak gidip annesinin ellerine topladığı çiçekleri tutuşturur anne. " dedi Jeongguk boğuklaşam sesiyle. Hıçkırıkları boğazına dizilerek onu konuşmakta zorlandırıyordu. " Ben de sana aynısını yapıyorum şimdi. "

Jungkook mezar taşına sarılıp " Anneler günün kutlu olsun, anne. " dedi.

O gün hiç yağmur durmadı. Jeongguk'un ve Mi Cha'nın duygularını belli etmek amacıyla yağmur gün boyunca yağdı. Jeongguk gökkuşağı çıkana kadar mezarın başında ağladı. Mi Cha ise canı yana yana onun sakinleşmesini bekledi.

Evet, nasıldı bölüm? Uzun ve detaylı bir yorum istiyorum. -Lili


Bus 2 | chaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin